Peygamberimizin Abdullah B. Abbas’a Duası yine Abdullah B. Abbas’ın teyzesinin evinde kaldığı bir gece olmuştur. Peygamberimizin Abdullah B. Abbas’a Duasını kendisi bize şöyle anlatmıştır.;
Allah Resûlü (a.s.m.) gece namazına kalkınca suyun hazır olduğunu gördü. Eşine:
– Abdest suyunu kim hazırladı? diye sordu.
– Kız kardeşimin oğlu, dedi. Allah Resûlü (a.s.m.) elini omzuma koyarak beni sevdi ve
– Allah’ım! Onu dinde anlayışlı kıl! Ona tevili öğret! diye dua buyurdu.
Abdullah b. Abbas, Hz. Peygamber ile geçirdiği bir başka geceyi de şöyle anlatır:
“Bir gece Allah Resûlü’nün (a.s.m.) yanında yatıyordum. Bir süre uyuduktan sonra kalktı. Su kırbasının yanma gitti. Abdest aldıktan sonra biraz su içti. Kendi kendime dedim ki,
– Vallahi Allah Resûlü ne yaptı ise bende kalkıp aynısını yapacağım. Kalkıp abdest aldım, onun gibi su içtim. Sonra namaz kılmak için arkasına geçtim. Beni fark eden Allah Resûlü sağ tarafında hizasına geçmem için işaret etti. Ama ben geçmedim. Namaz bittikten sonra:
– Dediğim gibi yapmanı engelleyen neydi? Niçin hizama gelmedin? diye sordu. Ben:
– Ya Resûlallah! Sen benim gözümde çok değerlisin. Seninle aynı hizada bulunmayacağım kadar büyük birisin, dedim.
– Allah’ım ona hikmeti öğret! diye dua buyurdu.”
Allah Resûlü (a.s.m.), diğer çocuklar gibi onu da çok sevdi. Bunu bizzat Abdullah b. Abbas şöyle anlatır:
“Allah Resûlü beni kucağına oturtarak başımı okşadı, benim için dua buyurdu.
Allah Resûlü (a.s.m.) bana çokça hayırlara nail olmam için dua etti ve,
– Sen ne güzel Kur’ân tercümanısın! buyurdu.
Elini başıma koyarak:
– Allah’ım! Ona hikmet ver! Ona tevili öğret! diye dua etti. Sonra elini göğsümün üzerine koydu. Elinin serinliğini göğsümde duydum. Benim için,
– Allah’ım! Onun içini hikmet ve ilimle doldur. Onu ölünceye kadar bu ümmetin âlimi yap! buyurdu.
Peygamberimizin Abdullah B. Abbas’a Duası bu şekildedir.
Müslim-, Fedâilü’s-Sahabe, 138; Tirmizr, Menâkîb, 42; İbn Mâce, Mukaddime, 166; Taberânî, 12/70.
İbn Hacer, İsâbe, 4783; Ebu Nu’aym, Hilyetü’l-Evtiyâ, 1/315.
ibn Sa’d, Tabakât, 2/365; ibn Manzûr, Muhtasar, 12/298.