Müslümanın, Allah ve sevgilisi Muhammed (sav)’in her bildirdiğine kayıtsız, şartsız inanması lazımdır. Allah ve Rasulü’nün bildirdiği bütün esaslara can ü gönülden inanmalıdır! En küçük şüphe ve tereddüt göstermeden.
Bazı kimseler, “Kur’an’daki ayetlerin bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız” derler. Bu şekilde iman, asla iman olmaz.
“Ben aklıma, mantığıma uyan ayetleri kabul ederim, aklıma uymayan ayetleri kabul etmem” derse bu da asla iman olmaz.
Böyle düşünen insanların nasıl imanı olur ki? Allah’ın emirlerine, Allah’ın yarattığı aklı ters görüyor. Halbuki gerçek mü’min, Allah ve Rasulü’nün emirlerine derhal inanır, Allah emirlerinin bütün görüşlerin üstünde olduğuna inanmalıdır. Dünyadaki bütün düşünürler yanılabilir ama Allah ve Rasulü asla yanılmaz. İşin garibi, bu tip kişiler hem Allah’ın emirlerini kabul etmezler ve hem de Müslümanlıklarına toz kondurmazlar. Bunlar kendilerinin çok samimi Müslüman olduklarını iddia ederler.
Allah’ın emirlerinin bir kısmını inkar edenlere “kafir” dense kıyâmet koparırlar.
Şu fıkra bu gibi kimselerin durumlarına çok uymaktadır: Hükümdarın birisinin çok sevdiği bir atı vardı, kim onun öldüğünü haber verirse başını koparırım derdi. Bir gün at ölür, hiç kimse öldüğünü haber vermeye cesaret edemez. Ama hazır cevap birisi: “Ben haber veririm” der. Hükümdarın huzuruna gider: “Hükümdarım sizin atınız upuzun yattı, gözleri donuklaştı, ağzından, burnundan nefes almıyor” der. Hükümdar: “Şuna öldü desene” der. O ise “Hayır, ben öldü demedim. Siz öldü dediniz” der.
Hem Allah’ın emirlerinin doğru olmadığını, Allah’ı yalancılıkla itham et, hem de müslüman olduğunu iddia et, öyle olur mu? Böyle müslü- manlık olur mu? Müslüman, Allah ve Rasulü’nün bildirdiğine inanan kimsedir. Allah bizi bu imandan ayırmasın, Âmin.