Korku Namazı Nedir ve Nasıl Kılınır?

By | 1 Nisan 2015

korku-namazi-nedir-ve-nasil-kilinir    Korku namazı kılabilmek için şu dört şartın gerçekleşmesi gerekir:

1) Öldürülmesi mubah olan bir düşman bulunmalı

2) Düşman kıble yönünden başka bir tarafta olmalı

3) Her an saldırıya uğrama ihtimali bulunmalı

4) Müslümanlar, iki gruba aynlıp her biri üç ve daha fazla sayıda bir grup oluşturacak kadar kalabalık olmamalıdır.
Bu namazın kılınışı şöyledir: Gruplardan biri düşmana karşı nöbet tutar, diğer grup ise onların arkasında namaz kılar. İmam onlara bir rekât kıldırıp ikinci rekât için ayağa kalkınca bu grup imamdan ayrılmaya niyet ederek ondan ayrılır ve namazlarını tek başlarına tamamlarlar. Çünkü özel bir niyet olmaksızın cemaatin imamdan ayrılması caiz değildir. Sonra selâm verirler ve düşmana karşı nöbet tutmaya giderler. Ardından ikinci grup gelerek iftitah tekbirini alırlar ve imamla birlikte ikinci rekâtı kılarlar. İmam otururken onlar ayağa kalkarlar ve ilk rekâtı kılarlar, sonra oturup teşehhüd duasını okurlar ve imamla birlikte selâm verirler. Ancak imam ikinci rekâta kalkınca ilk grup namazı tamamlayıp nöbet yerine varıncaya ve nöbet tutmakta olanlar gelip o ayakta iken iftitah tekbirine yetişinceye kadar kıraati uzatır. İkinci gruptakilerin birinci rekâtlarını tamamlayıp selâma yetişebilmeleri için teşehhüdü de uzatır. Böylece ikinci grup imamla birlikte selâm verme; ilk grup ise imamla birlikte namaza başlama sevabını alır.

Allâh Rasûlii (s.a.v.) Zâtü’r-rikâ Gazvesi’nde Müslümanlara böyle namaz kıldırmıştır.

Sehlb. Ebî Hayseme’nin naklettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İmam bir saf, arkasında ve bir saf da önünde olarak namaza durur. Ar kasında duranlara bir rekât ve iki secdeyi yapacak kadar kıldırır. Son ra onlar ikinci rekâtlarını tamamlayıp diğerleriyle nöbet değişimi yapın caya kadar kıyamda bekler. Sonra ikinci grup gelerek imamın arkasında namaza durur. İmam onlarla da bir rekât kılar ve iki secdeyi yapar. Sonra birinci rekâtı tamamlayabilmeleri için oturup bekler ve ardından onlarla birlikte selâm verir. ”
Ahmed b. Hanbel’den savaşın kızıştığı ve sıcak çatışmaların yaşandığı anlarda namazın bu durum geçinceye kadar ertelenebileceği yolunda bir görüş de nakledilmiştir.

Kılmışını anlattığımız bu namaz, sabah namazları ve bir de yolculuk sırasında kısa kılınabilen dört rekâtlık namazlar için geçerlidir.
Akşam namazında ise imam ilk grupla iki rekât, ikinci grupla tek rekât kılar ve ondan hiçbir rekâtı eksiltmez. Çünkü akşam namazı kısaltılmaz. Ancak ilk grubun, imanı ilk teşehhüde otuıunca mı, yoksa üçüncü rekâta kalkınca mı ondan ayrılacağı konusunda Hanbelî mezhebinde iki görüş vardır.
Şehirde yerleşik iken; yani yolcu değilken korksalar imam (dört rekâtlık namazlarda) ilk gaıba iki rekât kıldırdıktan sonra geriye kalanını kendileri kılarlar. İmam onları dört gruba ayırırsa hem kendi namazı, hem de üçüncü ve dördüncü grupların namazı bozulur. Birinci ve ikinci grubun namazlarının bozulup bozulmayacağı konusunda ise Hanbelî mezhebinde iki görüş vardır.
Buraya kadar anlattıklarımız, düşman kıblenin ters yönünde, sağda veya solda olduğu zaman için geçerlidir. Kıble yönünde olduklannda ise iki taraf birbirini görür ve arkadan saldırıya uğrama korkusu olmaz. Bu durumda onlara korku namazını şöyle kıldırır: Sayılarının azlık veya çokluğuna göre cemaati iki veya üç safa ayırır ve namaza hepsiyle birlikte başlar. İlk rekâtı tamamlayıp secdeye gidince ilk saf haricindekiler de onunla birlikte secdeye gider. İlk saf ise diğerleri ayağa kalkıncaya kadar ayakta bekleyip onları korur. Sonra secdelerini yaparlar ve diğerlerine kıyamda iken yetişirler. İmam ikinci rekâtdansonra secdeye gidince birinci rekâtta onunla birlikte secdeye giden saf ayakta bekler ve imam teşehhüd duası için oturuncaya kadar onları korur. Sonra hemen secdesini yaparak cematte teşehhüd duasında yetişir ve hepsi birlikte selâm verirler.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Usfan vadisinde böyle yaptığı nakledilmiştir.

Ayakta bekleyip diğerlerini koruma işini ilk saf, ikinci rekâtta, ikinci saf ise birinci rekâtta yapsa bu da caiz olur.
Korku ileri derecede olup sıcak çatışmalar olduğunda insanlar, tek başına veya cemaat halinde; ayakta veya hayvan üzerinde; kıbleye önü veya arkası dönük olarak, ima ile ya da ima etmeden her nasıl kolaylarına geliyorsa o şekilde kılabilirler. Namaza başlarken kıbleye dönük olmanın gerekip gerekmediği konusunda da Ahmed b. Hanbel’den iki görüş nakledilmiştir.
Namaz kılınırken düşmanın direnci kırılır ve güvenlik hali geri dönerse namazlanna kaldıkları yerden devam ederler ve hayvanlarından inerek kıbleye yönelirler.

Güvenlik içindeyken namaza başlamışlar ve sonradan bir tehlikeye maruz kalmışlarsa hayvanlarına binerler ve çarpışmaya ve saldırıp geri çekilmeye ihtiyaç duyarlarsa namazlarını korku namazı olarak tamamlarlar.Yırtıcı hayvan, sel, eşkiya vb. her türlü tehlikeli durumda bu namaz kılınabilir.Düşmanı takip ediyorlar ve yenilgiye uğradığında namaz vaktinin çıkacağından endişe ediyorlarsa Ahmed b. Hanbel’den nakledilen iki görüşten birine göre yine bu namazı kılabilirler.