İyileştikten Sonra Sağlığın Değerini Anlamak

By | 5 Kasım 2014

Kalbi Riya Hastalığından Korumanın İlacı• İbn Abbas’tan -radıyallâhu anh- rivayet edildiğine göre Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-: “İki (büyük) nimet vardır ki insanların çoğu onlarda aldanmışlardır: sağlık ve boş vakit.”buyurmuştur .

Açıklama:

Yüce Allah sana sıhhat lütfedince O’na hamdet ve bu büyük nimetine şükret. Bil ki gerçekte şifa veren ancak Allah’tır. Şifayı takdir eden de, sebeplerini kolaylaştıran da O’dur. Sebepleri de sonuçları da yaratan O’dur.
Bil ki, sıhhat en büyük ve en değerli nimetlerdendir.Hz Peygamber – sallallahu aleyhi vesellem- bu hadiste, birçok insanın bu iki büyük nimetten yana aldanmış olduklarım haber vermiştir. Aldanmak; bir şeyi pahasının kat kat fazlasına satın almak veya malı değerinden az paraya satmak demektir .

İbn Cevzi (rh. a) der ki: “İnsan bazen sağlık içinde olur, ama geçim meşgalesinden dolayı boş zamanı bulunmaz. Bazen zengin olur ve çalışmaya gerek duymaz, ama bu defa da sağlığı yerinde olmaz. Bu ikisi bulunduğu halde ibadet hususunda tembellik yaparsa, işte o aldanmış kimsedir. Konuyu açacak olursak… Dünya ahiretin tarlasıdır. Kârı ahirette ortaya çıkacak ticaret orada yapılır. Bu durumdaki birisi boş vaktini ve sağlığını Allah’a (c.c.) itaatte değerlendirirse, asıl gıpta edilecek kişi odur. Her kim de bunlan Yüce Allah’a isyanda kullanırsa asıl aldanmış da odur. Çünkü boş vakti meşgale, sağlığı hastalık takip eder. Hiç bir şey olmasa ihtiyarlık gelir çatar. Şairin dediği gibi:

Uzun süren sağlığı ve yaşamının devamı gence neşe verir.
Sağlıklı uzun yılların ona neler yapacağını nasıl bilir.
Sağlıklı ve güçlü halden sonra genci öyle bir hale getirir ki,
Ayağa kalkmakta bile zorlanır, bu bile ona ağır gelir .

Vehb b. Münebbih (rh.a) der ki: Davud (a.s.)’ın hikmetli sözleri arasında şu yazılıdır: “Sağlık gizli saltanattır.”

Sağlık en değerli nimetlerden olduğundan dolayı kulun kıyamet günü ilk sorulacağı nimet odur.

• Ebu Hureyre’den -radıyallâhu anh- rivayet edildiğine göre Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: “Kul kıyamet günü nimetlerden sorguya çekilirken ona evvela “Sana bedenini sağlıklı yapmadık mı, seni soğuk suyla sulamadık mı?” denir .

Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi vesellem- bize sağlıklı günlerimizi ibadetle ve Allah’a (c.c.) yaklaştıran amellerle değerlendirmemizi tavsiye etmiştir.

• İbn Abbas’tan -radıyallâhu anh- rivayet edildiğine göre Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- bir adama şöyle nasihat etti: “Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil: ihtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, fakirliğinden önce zenginliğinin, meşgalenden önce boş vaktinin ve ölmeden önce hayatının.”

Bil ki kulun sağlık ve diğer nimetler karşılığında yapacağı en büyük şeylerden biri onlardan dolayı Allah’a (c.c.) hamd etmesidir.

• Enes’ten -radıyallâhu anh- rivayet edildiğine göre Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah herhangi bir kula bir nimet bahşeder o da “Elhamdülillah” derse (kulun) verdiği aldığından daha fazla olmuş olur.”

Başka bir rivayet şöyiedir: “Yüce Allah bir kula ailesi, malı ve evlatları hususunda bir nimet verir, o da “Elhamdu lillahi rabbil-âlemin” derse verdiği aldığından daha fazla olmuş olur.” “Verdiği”; yani yaptığı ve yerine getirdiği şükür ve hamd. “Aldığından”; yani eline geçen nimetten. Yani Allah’ın (c.c.) kulunu hamd ve şükre muvaffak kılma nimeti ona verdiği sağlık, mal, evlat vb. nimetlerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü Allah’a hamd ve şükretmek büyük bir nimet ve lütuftur. Kulu buna muvaffak kılan ve lütfeden ise Yüce Allah’tır.

• Abdullah b. Gannam’dan -radıyallâhu anh- rivayet edildiğine göre Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: “Her kim sabahladığında “Allahumme mâ asbaha bî min ni’metin ev biehadim min halqıke feminke vah- deke lâ şerike lek, felekelhamdu velekeşşukr” (Allah’ım sabaha kadar bana veya her bir yarattığına her ne nimet ulaştıysa o şendendir. (Bunda) sana hiçbir ortak yoktur. Onun için hamd ancak sana mahsustur ve şükür ancak sanadır.) derse o günün (gündüzünün) şükrünü eda etmiş olur. Her kim bunu akşam söylerse o gecesinin’şükrünü eda etmiş olur.”