Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Bu namazı kıldırmaya en lâyık olan kişi ölenin vasiyetini uygulamakla görevlendirdiği kişi, sonra devlet başkanı, sonra da en yakın asabesidir (yani pay sahipleri paylarını aldıktan sonra mirasın geriye kalanını alacak olan kişidir.)
Cenaze namazı kılınırken cenaze erkekse imam göğüs hizasında, kadınsa ortasında durur. Birden çok kişi ölmüşse namazları kılınırken başları aynı hizaya getirilir. Farklı nitelikte kişiler iseler en faziletlileri kimse, o, imamın en yakınına konur. Mesela erkekler, kadınlar, köleler, çift cinsiyetliler ve çocukların cenaze namazı birlikte kılmıyorsa önce erkekler, sonra köleler, sonra erkek çocuklar, sonra çift cinsiyetliler, sonra da kadınlar konur. Ahmed b. Hanbel’den çocukların kölelerden öne alınacağı görüşü de nakledilmiştir.
Sonra diğer niteliklere bakılır ve ilim, Kur’ân bilgisi, dindarlık ve takvâ bakımından hangisi daha faziletli ise imamın en yakınına o konur.
Denilmiştir ki: Bir kadın ve erkeğin cenaze namazı birlikte kılmıyorsa kadının ortası erkeğin göğüs hizasına denk getirilir.
İmam namazı kıldırmak üzere safın önünde durunca sağına ve soluna bakarak diğer namazlardaki gibi safları düzene sokar. İstiğfar eder, günahlarından tövbe eder, gün gelip kendisinin de öleceğini derhatır eder ve âhireti gözünün önünde canlandırır. Ölüm şerbetini herkesin, önünde sonunda içeceğini ve er ya da geç herkesin bu dünyadan göçeceğini düşünür. Duasının daha tez kabul edilmesi için kalbini toplar ve huşulu olur. Sonra da cenaze namazını kıldırır.