İlim Öğrenmek İçin Yola Çıkmak

By | 27 Ekim 2014

ilim-ogrenmek-icin-yola-cikmakEnes b. Mâlik (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa geri dönünceye kadar Allah yolunda (cihad etmiş gibi) sevab alır.”

Kesîr b. Kays (rahmetullâhi aleyh)’den rivâyet edilmiştir:

“Ben, Dımaşk/Şam mescidinde Ebu’d-Derdâ ile birlikte bulunuyordum. Ona bir adam gelip:
– ‘Ey Ebû’d-Derdâ’! Ben sana Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in şehrinden bir hadis için geldim. İşittiğime göre bu hadisi Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’ten sen rivâyet etmişsin. (Buraya) başka bir ihtiyaçtan dolayı gelmedim’ dedi. Ebu’d-Derdâ’ da şöyle cevap verdi:
– ‘Gerçekten ben Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şöyle derken işittim: Her kim ilim tahsil etmek amacıyla bir yola gidecek olursa Allah onu cennet yollarından bir yola sokmuş olur. Kuşkusuz ki melekler ilim yolunda olan bir kimseden hoşnutluklarından dolayı (ona) kanatlarını sererler ve göklerde ve yerde bulunan (yaratık)lar ile suda bulunan balıklar (tümüyle Allah’tan o) âlimin bağışlanmasını dilerler. Muhakkak ki âlimin âbide (olan) üstünlüğü, ayın on dördüncü gecesindeki dolunayın diğer yıldızlara (olan) üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur.”
(Sahbera (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kim ilim öğrenmek için yola koyulursa, (yaptığı bu iş,) geçmiş günahlarına kefaret olur.”
Konuyla ilgili olarak İ. Lütfü Çakan şöyle der:
Hadislerin, Kur’an âyetleri gibi resmen yazdırılıp bir araya getirilmemiş olması ve fetihlerle birlikte ashabın çevreye dağılması, bir başka öğrenim faaliyetinin başlamasına sebep oldu: Rihle denilen ilim yolculukları.Hiç şüphesiz, sünnet bilgisi bakımından en zengin merkez Dâru’s-sünne diye bilinen Medine idi. Hac ya da Umre için Mekke’ye gidenler bile görevlerini bitirir bitirmez Medine’ye koşuyor, oradaki sahâbilerden hadis dinliyorlardı. Buhârî’nin hocalarından olan Ali b. el-Medinî (ö. 234/848), “Bir kere haccettim ama gerçek niyetim hadis dinlemekti” diyerek bahsettiğimiz gelişmeye ışık tutmaktadır.
Sahabe devrinde bizzat sahâbîler tarafından başlatılan ilim yolculukları hiç şüphesiz, sadece Medine’ye yönelik değildi. Onlar, tahkik etmek istedikleri hadisi bilen kişi nerede ise, oraya yolculuk yaparlardı. Câbir b. Abdillah Şam’a, Ebû Eyyûb el- Ensârî Mısır’a sadece bir hadisi sormak için gidenler arasındadırlar.
Zamanla şartların ve nesillerin değişmesi, ilim yolculuklarının şeklini de değiştirmiştir. Binitli binitsiz aylarca, hatta ve çoğunlukla yıllarca, büyük eziyet ve sıkıntılara katlanarak yolculuk yapanlar olmuştur. Aynı yerlere defalarca gidenler, devrin ilim merkezlerini teker teker dolaşanlar, gittiği yerde yıllarca kalanlar görülmüştür.
Bugün “bilgi ve görgü artırmak” ya da “ihtisas yapmak” için yurt dışı ilim merkezlerine belli sürelerle gidilmesi, geçmişte özellikle hadis derlemek maksadıyla yapılan yolculukları değerlendirmemize yardımcı olmaktadır. Ancak sahâbîlerin bu yolculukları başlatmış olmaları düşündürücü olabilir. Zira ilk bakışta onların, hadisleri bilen kişiler olması gerektiği akla gelmektedir. Fakat hemen herkesin her hadisi bilemeyeceğini de unutmamak gerekir.
Sahâbîler, kendi duymadıkları bir hadisi rivâyet ettiğini işittikleri Medine dışındaki bir başka sahâbîye gidip ilk ağızdan o hadisi dinlemek ihtiyacı ile seyahatleri başlatmışlardır. Yani ilk kaynağa müracaat, bilgiyi kaynağından bizzat almak, suyu menbaından içmek onları böylesi yolculuklara sevk etmiştir. Günümüzün İlmî araştırmalarında konunun ilk ve en muteber kaynaklarını görmek ve tetkik etmek vazgeçilmez kriter olarak aranmaktadır. Bu anlayış, tarihte sahâbîlerle başlatılmış olan ilim yolculuklarının ana amacıdır.
Sahâbîlerden sonraki dönemlerde görülen ilim yolculuklarının maksadı da, aynı olmakla beraber, ayrıca o hadisleri rivâyet etme hakkını alabilmek gibi bir başka İlmî maksat da görülmektedir.
İlk hicrî asırdan itibaren âdet halini alan ilim yolculukları, hadisle ilgili hemen her konuda şüpheler uyandırmaya özel dikkat ve gayret gösteren müsteşriklerce de takdirle karşılanmıştır. Meselâ Goldziher (ö. 1340/1921) şöyle demektedir:
“Yorulma bilmeyen hadis talipleri, İslâm dünyasının bir köşesinden başka bir köşesine, Endülüs’ten Orta Asya’ya yürüdüler ve kendi dinleyicilerine nakil için her yerden hadis topladılar. Muhtelif bölgelere dağılmış bulunan hadisleri, sahih bir şekil içinde toplamayı sağlayan yegâne metod bu idi. Hadis tâlibleri, bütün bu memleketleri manzara seyretmek ve tecrübe kazanmak için gezmediler. Bilakis tıpkı ağaca sırf meyvelerini toplamak için konan kuş gibi onlar da bölgedeki hadisçilerle buluşmak, onların her birinden hadis dinlemek ve istifâde etmek için seyahat ettiler.”
İlmin gurbet ürünü olduğunu kesin şekilde belgeleyen rıhle’nin temin ettiği faydaları şöylece özetlemek mümkündür:
1. İslâm dünyasının her köşesine dağılmış hadisleri toplamak.
2. Unutulmaya yüz tutmuş, yazıya geçirilme şansı olmayan rivâyetleri gün ışığına çıkarmak.
3. İslâm merkezleri arasındaki ilim alışverişini artırmak, ilim adamlarının birbirleriyle tanışma ve fikir teatisinde bulunmalarını sağlamak, İlmî kongrelerin lüzumunu ortaya koymak.
4. Hadis metinlerinin farklı senedlerle rivâyetlerinin tespiti ve bunun neticesi olarak isnad fikrinin yerleşip gelişmesi, hükümler konusunda görülen uygulamaların bağdaştırılmasını sağlamak.
5. Hadis ricalinin tetkik ve tahkiki.
6. Ali isnad yani daha kısa senedli hadisler elde etmek, senedlerin uzayıp gitmesini bir ölçüde önlemek
Ayrıca bu hadis, bilginin ve araştırmanın önemini çarpıcı bir şekilde ortaya koy-maktadır. Çünkü bilgiyi araştırarak elde etmek ile araştırmadan elde etmek arasında elbette bir farklılık vardır. Araştırarak elde edilen bilgi, tahkik açısından değerlidir. Özellikle de ilk dönem hadis alimleri, hadislerin nakli konusunda diyar diyar gezip hadisleri toplamaya çalışmışlardır. Ayrıca bu hadiste dikkate değer bir hususta, araştırmacı ilim adamı yetiştirmeye vurgu yapılmaktadır.