• Hastalık halinde, kan aldırarak (hacamat), damar kestirerek, dağlayarak, ilaç ve şurup içerek, ameliyat olarak, bir organ kangren olup diğer organlara yayılma tehlikesi bulunduğunda kesilerek ve basur kesilerek tedavi olmak ve bedene faydalı olan diğer tedavi yollanna başvurmak caizdir.
Çünkü rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) kan aldırmış ve doktora danıştığı olmuştur. Şöyle ki bir defasında iki doktora,
“Siz işiniz tedavidir” demişti. Onlar, “Ey Allah’ın Rasûlü! Tedavi, iyi bir şey midir?” diye sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), “Derdi yaratan, elbette devasını da yaratmıştır” buyurdu.
Ahmed b. Hanbel’e dağlamanın hükmü sorulmuştu. O şöyle dedi:
“Bedeviler bunu yaparlar; Ayrıca Hz. Peygamber ve sahabe de (r.a.) tedavide dağlama yöntemine başvurmuştur.”
Bir başka yerde ise şöyle demiştir;
“İmran b. Husayn (r.a.) kadınların damarını kesmişti.”
Ancak Ahmed b. Hanbel’den bunun mekruh olduğu yolunda bir görüş de nakledilmiştir.
• -Şarap, zehir, leş ve diğer pis maddeler gibi,- haram olan bir şeyle tedavi olmak caiz değildir. Evcil eşek sütüyle tedavi olmak da böyledir. Çünkü Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir;
“Haram kılınmış bir şeye ümmetim için şifâ olma özelliği verilmemiştir. ”
• Mecbur kalmadıkça şınnga ile vücuttan kan aldırmak ise mekruhtur.
• Veba hastalığının yayıldığı bölgeden kaçmak caiz değildir. O bölgenin dışında bulunan kişi ise, vebaya yakalanıp kendi ölümüne sebep olmamak için oraya girmemelidir.