Hacc İçin Gerekli Bilgiler

By | 13 Ocak 2015

hacc-icin-gerekli-bilgiler“Arefe günü (besmele ile ) bin ihlas okuyanın bütün günahları af olur ve duası kabul olur.”

“Arefe günü oruç tutmak, bin gün (nafile) oruç tutmak gibi sevaptır.”

“Bu günlerin her biri, fazilette bin güne, Arefe günü ise on bin güne eşittir.”

Allah’ın Arefe gününden daha fazla Cehennemden kul azad ettiği bir gün yoktur.

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), Zilhicce Ayının ilk on gününde yapılan amellerin, diğer aylarda yapılan amellerden daha kıymetli olduğunu bildirince,

Sahabeler:

-Ya Rasulullah! Allah yolundaki cihaddan da mı daha kıymetlidir? diye sorunca; Efendimiz [Sallallahu Aleyhi Vesellem}: -Evet, ondan da kıymetlidir. Ancak canını, malını esirgemeden cihada gidip şehid olanın cihadı daha kıymetlidir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem] buyurdu ki:

“Ne güzel gündür, Arefe günü. Hayır, günüdür, rahmet günüdür, mağfiret günüdür, bereket günüdür. Her kim Arefe günü oruçlu olursa, Arafatta vakfeye duranların sevabından ona hisse verilir.”

Arefe günü: “Bugün sizin dininizi kâmil eyledim. Hiç bir hükmü değişmez. Nimetimi üzerinize tamam eyledim. Bütün dinlerden üstün İslam dinini size seçtim.”

Bu Ayet’i Kerime Arafatta inmiştir. Peygamberimiz bu ayetten sonra 81 gün yaşayıp, mübarek ruhunu rahmete kavuşturmuştur.

Asr-ı saadetten günümüze kadar her ülkeden Müslümanlar, her türlü meşekkati göze alıp kutsal topraklara gelerek hac ibadetlerini sabırla, aşk ve şevkle ifa etmişlerdir.

Hac ayları girmeden hac görevlerinin hiçbiri yapılamaz. Ancak Hanefî ve Malikilere göre, mekruh olmakla birlikte henüz hac ayları başlamadan ihrama girmek câizdir. Çünkü onlara göre ihram, haccm rüknü değil sıhhat şartıdır. Diğer ibadetlerde olduğu gibi şartın yerine getirilmesi için vaktin girmesi gerekmez.

Şafii mezhebinde ise ihram şart değil, rükündür. Bundan dolayı hac aylarından önce, hac için ihrama girilemez. Hac aylarından önce ihrama girildiği takdirde, bu ihram umre ihramı olarak geçerli olur.

Umre yapmanın özel bir vakti olmadığından umre için her zaman ihrama girilebilir.

Hac, İhram ile başlar. İhrama girmek için ise hem yer hem de zaman bakımından belirli bir konumun bulunması gerekiyor. Bu konuma “MİKAT” denilir. Erkekler, İzar ve Rida’dan oluşan dikişsiz iki parça kıyafetleri ile ihrama girerler. Erkeklerin bu özel kıyafetine de ihram denilmektedir.

İzar: Asıl avret mahallerinin örtülmesi için alt kısma sarılır.

Rida ise: Sırta sarılır.

Kara yolu ile gelenler için istikametlerine göre Mikat yerleri şöyledir:

MIKAT YERLERİ:

ZÜLHULEYFE:

Medine-i münevvere yakınlarındadır. Âbâr-ı Ali ve Ebyâr-ı Ali diye de anılır. Mekke-i Mükerreme’ye en uzak olan yerdir. Yaklaşık 450 km uzaklıktadır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında bu mikattan ihrama girmiştir.

CUHFE:

Harem-i şerife göre kuzeyde Rabiğ yakınlarındadır. Rabiğ’de ihrama giren bir kimse Cuhfe’den biraz önce ihrama girmiş olur. Mekke’ye uzaklığı 283 km’dir. Türkiye ve Avrupa ülkeleri gibi ülkelerden uçak ve gemilerle Cidde’ye sefer eden hacı adayları Cuhfe’ye geçmeden ihrama girmiş olmalıdırlar.

KARN:

Taif yakınlarındadır. Mekke-i Mükerreme’ye en yakın mikatyeri burasıdır. Yaklaşık 75 km uzaklıktadır.

YELEMLEM:

Güneyde Yemen tarafında bir mikat yeridir. Mekke-i Mükerreme’ye uzaklığı 92 km’dir.

ZÂTÜIRK:

Irak istikametinde mikat yeridir. Mekke-i Mükerreme’ye uzaklığı 94 km’dir. Mekke hududu ile bu bölgeler arsında oturanlara El-Hıl denir. Cidde şehri bu bölgede yer alır. Mikat yeri sınırının dışında kalanlar afakiler ve ehl-i afak diye isimlendirilirler. Bundan dolayı bu sınırlar dışında kalan dünya halkı afakidirler. Dolayısı ile Medine halkı da afakidirler.

Afakiler hac veya umreye niyet ettiklerinde mikat noktalarını geçmeden ihrama girmelidirler.
Kadınlar bütün hac ve umre görevlerini erkekler gibi yaparlar. Ancak erkeklerden farklı bir takım uyulması gereken kuralları vardır. Bunları sizlerle paylaşalım.

KADINLARA AİT ÖZEL BİLGİLER

1- Hanefî ve Hanbelî mezhebinde amel edilen görüşe göre kadının hac yolculuğuna çıkabilmesi için kendisine refakat edecek mahreminin bulunması şarttır.”Mahrem”den kasıt, kadının eşi veya nikahı ebediyen kendisine haram olan kişilerdir.

Kadının hacca gidebilmesi için yanında eşi veya mahreminin bulunmasını şart koşan âlimler, seferilikle ilgili olarak bir kadının beraberinde mahremi bulunmadan sefer mesafesi yolculuk yapmasını yasaklayan hadisleri esas almışlardır. Bu hadislerden bazıları şunlardır:

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe inanmış bir kadının, yanında mahremi olmadan bir gün bir gecelik yolculuğa çıkması helâl olmaz.

İbni Abbas (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah “Bir erkek, yanında mahremi olmayan kadınla yalnız kalmasın; hiç¬bir kadın da yanında mahremi bulunmaksızın (tek başına) yolculuğa çıkmasın” buyurdu. Bunun üzerine bir sahâbî, “Ey Allah’ın Resulü! Kanm hac için yola çıkmak üzere, ben de falanca savaşa katılmak için yazıldım” dedi. Bunun üzerine Resûlullah, “Git, karınla birlikte haccet!” buyurdu:

Ebû Salih’in Ebû Said’den rivayetine göre de Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Bir kadın, üç günlük veya daha fazla bir yolculuğa ancak bir mahremi ile çıkabilir.”

Nafi de İbn Ömer’den Resûlullah’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Allah’a ve âhiret gününe iman etmiş bir kadının, yanında mahremi olmadan üç gün veya daha fazla sürecek bir yolculuğa çıkması helâl olmaz.”

Bu hadislerin açıklamasında hadis âlimleri şu açıklamayı yaparlar:

Hanefi âlimlerine göre, bir kadın beraberinde kocası veya mahremi olan bir erkek bulunmadığı halde üç günlük veya daha fazla mesafeye yolculuk edemez. Fakat bundan az mesafeye beraberinde bunlardan kimse olmaksızın yolculuk etmesi caiz dir Hidaye’de de, kadının yanında mahremi olmadan yolculuk müddetinden az olan mesafeye gitmesi mubahtır.

2- İhramlı iken kendilerine ait her çeşit dikişli, normal elbise ve eldiven, çorap, ayakkabı, çizme ve mest giyebilirler. Süs eşyası takabilirler. Sadece yüzlerini örtmezler.

3- Telbiye, tekbir, tehlil, salavat-ı şerife getirirken ve dua yaparken seslerini yükseltmezler, kendileri işitecek kadar bir sesle söylerler.

4- Tavafta “ıztıba-remel” yapmazlar.

5- Sa’y da, yeşi ışıklı sütunlar arasında “hervele” yapmazlar.

6- İhramdan çıkmak için saçlarının uçlarından sadece bir parmak kadar keserler.

7- İzdihama sebep olduğundanHacer-i Esved’i istilam etmezler ve Makam-ı İbrahim’de namaz kılmazlar. Erkekler arasına karışıp Cebel-i Rahme’de vakfe yapmazlar.

8- Özellikle namaz kılarken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar.

9- Parizyen türü çoraplar giymek kesinlikle uygun değildir. Nitekim Ali Haydar Efendi Hazretleri “İslamı yıkacak giysiler geldi. Kimki ayağına teninin rengine benzeyen şeyler giyerse bilsinki ayağı ateştedir.” buyurmuştur.

10′ Umre için ihrama girmesi gereken bir kadın, eğer hayız ise ihram namazı kılmaksızın umreye niyet edip telbiye getirerek ihrama girer.

11- Beyaz renkli elbise veya vücut hatlarını belli edecek derecede dar ve ince kıyafetler giymemeleri gereklidir. Çünkü altını gösterecek incelikte, beden hatlarını da belli edecek darlıkta bir giyim, tacizli, tahrikli bakışları önlememekte, aksine daha da baktırıcı cazibeye bürünmektedir. Şu hadis-i şerif de giyimli, fakat çıplak kadınların dünya ve ahiretteki, sıkıcı hallerini belirtir. “Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir” Başka bir rivayette; “onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar” ilavesi vardır.

Sahih-i Müslim’de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların cehennemlik olduklarını, cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler.
Diğer taraftan kadınlar gerekli örtüyü sağlamak zorunda oldukları gibi, erkeklerin dikkatini çekecek bakışlardan, konuşmalardan ve yürüyüş tarzından da sakınmaları gerekir:

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan] korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler.

Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler.

Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar] örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babalan, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları [mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsi güçten düşmüş) hizmetçiler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.

Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar.

Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.”

İşte hür kadınların, bu istisna edilmiş kimselerden başkasına zinetlerini göstermemeleri, kendi iffet ve korunmaları ve güzel geçimleri noktasından gayet önemli olduğu gibi, yabancı erkekleri etkilememek, günaha sokmamak, edeb ve iffet telkin etmek noktasından da çok önemlidir. Özellikle bu noktayı da düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şumülünü bir daha hatırlatmak üzere, yürüyüş tavırlarının bile düzeltilmesi için buyuruluyor ki: gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar, yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edeb ve vakar ile yürüsünler.

12- Adeti kesin olarak bitinceye kadar Harem-i Şerife gi¬remez, tavaf yapamaz.

13- Safa ile merve arasında sayda yapamaz.

14- Temizlenerek umresini yapıp ihramdan çıkıncaya kadar, ihramın bütün yasaklarına riayet eder. Herhangi bir yasağı yapar ise cezası vacip olur.

15- Temizlendikten sonra gusül alıp umrenin tavafını ve sa’y ını yapar, saçlarının ucundan keserek ihramdan çıkar.(Buradan anlaşılıyor ki kendi saçını kesip ihramdan çıkabilir.)

16- On gün tamamlanmadan temizlenip umre yapan bir kadın ihtiyaten ihramdan çıkmaması uygun görülmüştür. Çünkü ongün tamamlanmadan tekrar hayız kanı görülebileceğinden bunu dikkate alması gerekir. Aksi halde umrenin tavafını hayızlı, sa’y ını ise muteber olmayan bir tavaftan sonra yaptığı için iki ceza kurbanı kesmesi vacip olur. İhramdan çıktığı için tavaf ve sa’y ı iade etmez.

17- Ancak temizlendikten sonra on gün içinde tekrar kan görse ve bu kanamalar ongünü geçerse en son hayız müddetine bakılır. Fazlası özür olmuş olur. Pamuğun dışına taşmayacak şekilde az ise özür dahi olmaz. O vakit yaptığı tavaflar ve sa’y da sahihtir.

18- Bir önceki hayızı yedi gün olan bir kadın yedinci gününde beyaz veya temzilik günlerinde gördüğü rengi görerek temizlense gusül alıp umrenin tavafım ve sa’y ını yapar. İhtiyaten ihramdan çıkmaz. Tekrar leke görmez ise onuncu gün tamamlandığında saçını keserek ihramdan çıkar.

19- Temizlenerek umresini yaptıktan sonra sekizinci, dokuzuncu veya onuncu günü tekrar kan veya leke gelse ve onuncu gün bitmeden kesilse hepsi hayızdır. İhramdan çıkmadığı için temizlendikten sonra umrenin tavaf ve sa’y mı iade eder. Hiçbir ceza gerekmez. (İhramdan çıkmış olsaydı kurban cezası gerekirdi)

20- Eğer lekelerin devamı onuncu günü geçerse az az olsa bile yapmış olduğu ilk tavaf ve sa’y sahih olur. İadesi gerekmez. Çünkü bir önceki hayız müddeti olan yedi günden fazlasının özür olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak onuncu günden önce bunu tesbit etmek mümkün değildir.

21- Hac ve umrede hayız olmamak için ilaç kullanan hanımlar hayız ve temizlik tarihlerini çok iyi takip etmeleri gerekir. İlaç alırken eğer hayız renklerinden bir renk görürlerse, temizleneli en az on beş gün 360 saat tamamlanmamışsa özür olur. Fakat onbeş gün temiz kaldıktan sonra lekeler başlamışsa on günü geçmedikçehepsi hayız olur. On günü geçerse bir önceki âdetinden fazlası özür olur.

İlaç aldığı halde leke gören hanımlar sağlıkları için zararlı olmadıkça ilacı artırarak lekeleri kesmeye çalışabilirler. Fakat yine lekeler kesilmiyorsa ilaç bırakılmalıdır. Çünkü koyu renk kesin hayızdır.

Mesela ilaç aldığı halde on beş gün temiz kaldıktan sonra kahverengi bir leke gören hanım ilacı artırarak bekler. Beyaz veya temizlik günlerinde gördüğü rengi görürse namaz kılar, Harem-i şerife girip tavaf yapar.

O ilk lekeyi gördüğü tarihi saatiyle not eder. Daha sonra tekrar leke gördüğünde ilk lekeden itibaren hayız sayılıp sayılmayacağını inceler. Eğer temiz olarak hükmettiği günlerin hayız olduğu ortaya çıkarsa o günlerde yaptığı tavafları temiz olarak iade eder. Fakat temizlenmeden mekke’den ayrılacaksa hayızlı olarak yaptığı her nafile tavaf için birer sadaka verir.

NOT: Bu Kutsal mekânın faziletlerini, gerekli olan fıkhi konularını biraz olsun sizlere sunmaya çalıştık Ancak oraya gitmeye niyet edenlerin bu dünyada yapması lazım gelen bir takım maddi – manevi hazırlıklar, görevler ve ibadetler de yer alır. Şimdi bunları biraz olsun aktarmaya çalışalım.