Gençlerin Düşüncelerine Değer Vermek

By | 10 Eylül 2014

pardesu

 

yaşlılara-bakmak2Cabir b. Abdullah’tan radıyallâhu anh rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Habeşistan’a hicret eden muhacirlerden deniz yoluyla dö­nen sahabilere “orada sizin hoşunuza giden ya da garipsediğiniz şeylerden bana anlatır mısınız?” demişti. Orada bulunan bir genç şöyle dedi: “Ya Resûlullah! Bir gün biz oturuyorduk. O esnada önümüzden ihtiyar bir rahibe, başının üzerine bir su kırbası taşıyarak geçti. Rahibe, az ileride bir gencin yanından geçerken, genç eliyle rahibeyi sırtından itekleyerek yere düşürdü. Kadın dizleri üzerine yığıldı, başının üzerinde bulunan kırbası düştü ve kırıldı. Daha sonra rahibe ayağa kalk­tı, o çocuğa döndü ve şöyle dedi:

“Ey Gaddar kişi! Sen ileri de göreceksin. Kıyamet gününde Allah’ın insan­ların ilkini ve sonuncusunu topladığı ve kürsüsünü kurduğu gün sen göreceksin. Eller ve ayaklar dile getirilip, işledikleri fiilleri bir bir anlatmaya başladıkları gün sen göreceksin! Yarın benim ve senin akıbetimizin ne olacağını sen bizzat göre­ceksin.”

Cabir radıyallâhu anh der ki: Resûlullah bunu işitince “Doğru söyledi. Doğru Söyledi” buyurdu.

Açıklama:

Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem gençlerle sohbet eder, her hangi bir konu üzerinde onların da düşüncelerini alır, onların zihinlerinde neleri canlı tuttuğu­nu öğrenmek isterdi. Zira zihinler kişinin iç dünyasında önem verdiği, değerli gördüğü şeyleri muhafaza ederler. Kişi önem atfetmediği bir şeye zihninde yer vermez.

İşte bu yüzden gençlerle sohbet etmek, onların düşüncelerini öğrenmek on­ları daha iyi tanımaya, sorunlarını, problemlerini yerinde teşhis etmeye sevke- den güçlü bir iletişim yoludur. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem risaleti boyunca bu hususa özellikle dikkat etmiştir. Gerek risaletten önce, gerek hicreti esnasında gerekse de hicretten sonra müşriklerle ve ehli kitapla yaptığı savaşlarda devamlı surette sahabisi ile fikir alış verişinde bulunmuş, onların düşüncelerini öğrenmiş ve onların fikirlerine önem atfetmiştir.

 

[1] İbn-i Mace, 4010. İbn-i Hibban. Elbani Hasen demiştir.