Gebeliğe Son Vermenin Hükmü

By | 14 Ekim 2014

gebelige-son-vermenin-hukmuİslam, prensip olarak evlenip çoğalmayı teşvik etmiştir. Çeşitli sebeblerle doğum istenmediği durumlarda, gebeliği önleyici tedbirlere başvurulması, Ashab-ı Kiram ile İslam müctehid ve bilginlerinin çoğunluğu tarafından caiz görülmüştür. Sahabe-i Kiram’ın bir kısmı ile onların görüşlerine katılan bazı İslam müctehit ve alimleri ise gebeliği önleyici tedbirlere başvurmayı mekruh saymışlardır.

Çocuk doğurma, çocuk sayısının sınırlandırılması, iki gebelik arasındaki sürenin ayarlanması, kısırlığın tedevi ettirilmesi gibi konularda da karı-kocanın ortak isteğine göre, meşru ve emin çarelere başvurulması, İslam alimlerinin çoğunluğunca caiz görülmektedir. Ancak, devamlı kısırlığa yol açan ilaç ve aletlerin kullanılması, kesin sıhhi bir zaruret bulunmadıkça tecviz edilmemiştir.

Henüz dört aylık olmayan gebeliğe son verilebileceği görüşünde olan bazı fakihler varsa da, gebelik gerçekleştikten sonra, 4 aylık süre içinde de olsa, bir zaruret olmaksızın, rahimdeki nutfe veya ceninin gerek ilaç, gerekse diğer etki ve işlemlerle düşürülmesi veya aldırılması (kürtaj) İslam bilginlerinin büyük çoğunluğu tarafından caiz görülmemiştir. Dört aylıktan sonra ise, annenin hayatının kurtarılması dışında bir sebeple, gebeliğe son vermenin, (kürtajın) haram ve cinayet hükmünde olduğun¬da İslam müctehid ve fakihleri ittifak etmişlerdir.

Sonuç olarak denilebilir ki, gebeliği önleyici tedbirlere başvurarak doğumu kontrol altında bulundurmak, istenmeyen durumlarda gebeliğe engel olmak caiz ve mümkündür. Ancak, gebelikten sonra, haklı, kesin ve meşru bir zaruret olmaksızın, düşürmek veya aldırmak (kürtaj) yolu ile bir canlının hayatına son verilmesi caiz değildir.