Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem: “Acele etmediğiniz ve “dua ettim de kabul edilmedi” demediğiniz sürece duanız kabul edilir” buyurmuştur.
Açıklama: Öyleyse kardeşim, kabul olunmadığı zannına kapılma, duadan bıkma, duanın kabul olunacağı ve kurtulacağın ümidini daima besle. Rabbine duanı ne şekilde kabul edeceği hususunu belirlemeye kalkışma.
Bunu Rabbine bırak; senin için en iyi olanı Rabbin daha iyi bilir ve O sana kendinden daha merhametlidir. Belki Allah (c.c.) senden, içinde bulunduğun beladan daha büyüğünü def eder ve böylece duan sebebiyle senin bazı yüklerini hafifletmiş olur.
Belki Yüce Allah bunu, karşına ahirette çıkaracağı bir mükafaat olarak saklıyordun Bu ise senin için dünyadaki mükâfattan daha hayırlıdır. Daha önce geçtiği gibi: Ebu Said-i Hudri radıyallâhu anh Hz. Resûlullah’m sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Herhangi bir müslüman dua ettiğinde günah olan bir şeyi veya akrabayla ilişkiyi koparmayı gerektiren bir şeyi istememişse Allah (c.c.) ona şu üç şeyden birini verir: ya isteğini hemen bu dünyada verir veya onu ahirete saklar ya da misli bir belayı ondan def eder.”
Kardeşim, kendine bir sor; doğru sözlü ve vaadinden dönmeyen biri sana yapabileceği bir vaadde bulunursa vaadine güvenmez, ne kadar gecikirse geciksin vaadini yerine getireceğinin rahatlığını yaşamaz mısın? Bu güçsüz ve aciz mahlûk hakkında böyle iken Allah (c.c.) buna daha layıktır. Çünkü her şey O’nun (c.c.) elindedir, O’nu hiçbir şey aciz bırakmaz ve O vaadinden dönmez. Kabul edeceğine dair sana söz verdiğine göre O’na güvenmeli ve emrine teslim olmalısın. Sonra, dua karşılığında sevap alacağın başlı başına bir ibadet ve Allah’a yaklaştıran bir ameldir.
Dolayısıyla sen her halükarda karlı ve kazançlısın. Nu’man b. Beşir radıyallâhu anh der ki: Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem :“Dua ibadetin ta kendisidir” buyurdu, sonra “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min: 60) ayetini okudu . İbn Hibbân da (rh.a) kitabında “Kulun değişik hallerde rabbine dua etmesi, onunla rabbine yaklaştığı ibadetlerden olduğu babı” diye bir başlık atmıştır . Bazı âlimlere göre hadisin anlamı “Dua ibadetin büyük çoğunluğunu teşkili eder”dir.
“Hac arafattır” hadisinin anlamının “Arafa vakfesi haccın rükünlerinin büyük ve önemli bir kısmını teşkil eder” anlamına gelmesi gibi . Ebu Hureyre’den radıyallâhu anh: Hz. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Allah (c.c.) katında duadan kıymetli bir şey yoktur.”
Yani: Yüce Allah katında duadan faziletli ve güzel bir şey yoktur; çünkü onda kişinin muhtaçlığını, acizliğini, zekiliğini ortaya koyması, Yüce Allah’ın güç ve kudretini, zenginliğini ve zengin kılmasını itiraf etmesi vardır.