Doğum sancısının, fizikî ve psikolojik birtakım acı ve sıkmtılan/yorgunluklan vardır. Çocuğun dünyaya geliş anı, kadın ve erkek için zor dakikalardır. Şu ayet, böyle bir durumda olan Hz. Meryem’in halini açıklamaktadır:
“Meryem ona gebe kaldı. Bunun üzerine o, karnındaki çocukla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) götürdü. “Keşke, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim” dedi.”
Açıklama:
Doğum sancısı esnasında, Hz. Peygamber’in, kızı Fatıma’nın sancısı anında okunmasını istediği ayetler vardır; bunları okumak müstehaptır. Fatıma’nm -radıyallâhu anh- doğumu yaklaşınca, Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem, Ummü Seleme ile Zeyneb bint-i Cahş’m Fatıma’ya gitmelerini ve yanında şu ayetleri okumalarını emretmiştir:
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
“Şüphesiz ki gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra Arş üzerine kurulan, geceyi durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örten, güneşi, ayı ve yıldızları emrine hazır durumda yaratan Rabbiniz Allah’tır. Bilin ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. ”
“Şüphesiz ki gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra işleri bir nizam ve programa bağlayarak Arş üzerine kurulan Rabbiniz Allah’tır. O’nun izni olmadan hiçbir kimse şefaatçi olamaz, îşte O, Rabbiniz Allah’tır. O halde O’na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?”
Bu ayetlerin yanısıra, Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Felak ve Nas surelerini okumalarını da öğütlemiştir.
İbn Abbas’dan radıyallâhu anh rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Kadının doğumu güç olduğu zaman, içerisinde şu ayetlerin yazılı bulunduğu zarif bir kap alınır, sonra kadına ondan içirilir, gusledilir, karın ve avret bölgesine serpilir:
“Onlar ua’dedildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün yalnız bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir bildiridir; yoldan çıkmış olanlardan başkası helak edilir mi hiç?”
“Onlar kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada bir akşam ya da bir kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanırlar. ”
‘“Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır.”
Açıklama:
O çetin, zor ve sıkıntılı anlarda kadının, gönülden yalvararak Allah’a yönelmeye ve samimi olarak tevbesini yenilemeye ihtiyacı vardır. Böylece çok geçmeden Allah, onun doğumunu kolaylaştırır ve doğum sancısının acı meşakkatlerine dayanma gücünü artırır.
İbn Zafer el-Mekkî anlatıyor: Bana ulaşan habere göre, Ebu’s- Seriyy Mansur b. Ammâr’ın radıyallâhu anh anasını doğum sancısı tutmuştu. Ebe de yanındaydı. Mansur da hemen önünde küçük bir çocuktu. Anası Mansur’a: “Çabuk git babanı çağır!” dedi. Mansur da anasına: “Bu zor durumda hiçbir fayda ve zarar veremeyen bir yaratıktan medet umuyorsun ve ben de bu arada elçi olacağım öyle mi?” cevabını verir. Anasının, “Artık ölüyorum!” demesi üzerine de şöyle der: “De ki, ey Allah’ım bana yardım et!” Kadıncağız bunu söyler söylemez çocuğu hemen dünyaya geldi.
Allah insanı devamlı gözetmekte ve rahmeti ondan hiçbir zaman ayrılmamaktadır, ilk andan itibaren de kullarının işini kolaylaştırmaktadır. “Sonra ona yolu kolaylaştırdı” ayeti bu noktaya işaret etmektedir.
Çocuk anasının karnından çıkınca artık ceninlik dönemi sona ermiş ve çocukluk dönemi başlamış olur. Bu dönemde, çocuğun velisi üzerindeki şu haklan gündeme gelir: