Bekârlığın haram olabilmesi için sürekli olması da şarttır. Zira kişinin cinsel ve malî gücü olur da evlenmek imkânı olmayabilir. Bir başka anlatımla tahsil, askerlik, savaş vs. gibi engeller evliliği erteletebilir.
Bu sebeble geçici bekârlık, haram sınırlarının dışındadır. Ancak, kişi bekârlığın doğurabileceği mahzurları giderecek tedbirleri almakla mükelleftir.
Hadımlaşma bölümünde açıkladığımız gibi, bu tedbirlerin başında oruç, gece namazı ve cihad gelmektedir.
Allah’ın Resûlü evlenilmesini, evlenilememesi halinde korunmaya ağırlık verilmesini öğütleyen hadîslerinde şöyle buyurmuştur:
“Eğer gençler topluluğu! Cinsel gücü olup evlenebilenleriniz evlensin. Ziya evlilik gözü şehvetli bakışlardan daha çok koruyucu, cinsel organı (harama aracı olmaktan) daha çok muhâfaza edicidir.
Evlenemeyenleriniz ise oruca devam etsin. Şüphesiz oruç, oruç tutanı (şehvet saldırılarından) koruyan bir kalkandır.””
İslâm gerçekçiliği zâviyesinden bakarak incelemeye çalıştığımız bekârlıkla alâkalı olarak özetlenebilecek gerçek şudur:
Bedenî ve malî bir engel olmaksızın İslâm’da sürekli bekârlık yoktur.
Cinsel ihtiyaçlar sebebiyle de olsa sınırlı çok kadınlılığı onaylayan İslâm Dîni, Allah’ın Resûlü’nün diliyle bekârlığı şer ortamı olarak değerlendirir.
-Salât ve selâm üzerine olsun- O’nun cinsel gerçekçilik temelleri üzerinde eğiterek yetiştirdiği İslâm’ın özüne âşinâ sahâbîlerinin değerlendirmesi de budur.