Dervişlerin Birbirine Karşı Davranış Adabı Nasıldır?

By | 23 Mart 2015

dervislerin-birbirine-karsi-davranis-adabi-nasildir    Dervişler, kıyafetlerini, yaygılarını, binek hayvanlarını vb. şeyleri birbirinden esirgemezler. Onlardan biri yaygısını ayağının altına serecek olursa bunu yadırgamaz; kendisi ise başkasının yaygısı üzerine ayak koymaz. Rütbe bakımından kendisinden yukarıda olan kişinin yaygısı üzerine yaygısını koymaz.Bir arkadaşı elini omzuna atsa buna engel olmaz; ama kendisi elini başkasının omzuna atmaz.

Hiçbir dervişi kendi hizmetinde kullanmaya çalışır; kendisi ise herkese hizmet eder. Dervişlerin ayaklarına dokunmaz; ama onlardan biri kendi ayağına dokunsa buna ses çıkarmaz.Hamama girdiğinde tellağın kendisine masaj yapmasına müsade etmez. Ama birlikte gittiği arkadaşları birbirine masaj yapmak isterse buna da engel olmaz. Bir derviş, hırkasına veya yaygısına ya da başka bir eşyasına baktığında onu derhal ona vermeli ve onu kendine tercih etmelidir.

Yemek vakti gelince derhal sofraya oturmalı ve dervişleri bekletmemelidir. Diğer işlerde de gecikerek kimseyi bekletmemeli ve bu sebeple başkalarını üzmemelidir; çünkü beklemek kişinin zoruna gider.Bir dervişe yemek ikram edeceği zaman onu bir odada öylece tutup oekletmemelidir. Çünkü yemeği beklemek bekleyen kişi açısından rencide edici bir şeydir.Elinden geldiğince yemeğin tamanını misafire ikram etmeli ve bir kısmını saklamamalıdır. Yemek çok değilse kendisi, misafirlerden arta kalanı yemelidir.

Dervişlere yemek verirken elinden geldiğince temiz ve nazik olmalıdır.Bir topluluk içinde yemek yiyorsa özel bir şeyi sadece kendi almamalı ve yememelidir. İlk önce kendisine bir şey verilmişse onu sofranın ortasına koymalıdır.Topluluk içindeyken hasta olsa ve bir şeyi ilaç niyetine sadece kendisinin yemesi icab etse sofradakilerden bu hususta izin almalıdır.

Bir tekke veya medreseye misafir olduğunda orada bir şeyh veya hizmetçi bulunuyorsa şeyhin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmeli ve onun onayını almadan hiçbir şey yapmamalıdır.Bir topluluğun arasına sonradan katıldığında onların kurallarına uymalıdır.

Dervişler arasında “sübhânallah” derken veya Kur’ân kıraat ederken sesini yükseltmemeli, aksine kısık sesle söylemeli veya okumalıdır. Ya da bunun yerine tefekkür etmeli ve kalbî bir ibadete yönelmelidir. Sır sahibi olan havastan ise o zaman böyle bir külfete girmesine gerek yoktur. Çünkü Rabbi onun işini üstlenir, onun için ortamı hazırlar, ona yapması gerekeni emreder veya kaçınması gerekeni yasaklar, cemaatin kalbini ona müsahhar kılıp meylettirir, kimi zaman cemaate onun sevgisini, kimi zaman da haşmet ve hürmetini verir.

Normal konuşmalarında da sesini yükseltmemelidir. Topluluk içindeyken onlardan biriyle fısıltaşmamalı ve dervişler arasında onlara elinden geldiğince dünyevî konulardan ve yiyecek içecek konularından söz etmemelidir.Yine dervişler arasındayken kendi başına bir şeyler yazmakla meşgul olmamalı, bunun yerine kendini farz olan amele vermelidir. Kalbini gözetim altında tutmalı, halini korumalı ve tefekkür etmelidir.Dervişler arasındayken çokça nafile kılmamalıdır.Dervişler uyanıkken uyku çökmedikçe uyumamalıdır. Ancak uyku çökerse bir köşeye çekilip uykunun ağırlığı gidene kadar hafif kestirmelidir.

Dervişlerden mümkün mertebe hiçbir şey istememelidir. Onlardan biri bir şey isterse onu da geri çevirmemeli ve istenen miktardan az da olsa vermeli ve uzun süre bekletmek sûretiyle onu incitmemelidir.

Birisi kendisine akıl danışırsa onun sözünü yarıda keserek cevap vermekte aceleci davranmamalıdır. Aksine o, olan biten her şeyi sayıp dökünceye kadar zaman tanımalı; konuştuğu sırada karşı çıkarak ve yadırgayarak tepki göstermemelidir. O, sözünü bitirdikten sonra anlattığı şeyin doğru olmadığını düşünüyorsa ilkin ona onay vererek bu söylediğinin tercih edilecek şıklardan biri olduğunu belirtir. Daha sonra kendince işin doğrusu neyse muhatabını incitmeden, küstürmeden, nazikçe söyler.
Dervişliğin edeblerinden biri de yemek sırasında yemeği övmemek ve yermemektir.