Çocukta Beş Yaş Eğitimi Nedir ?

By | 20 Mart 2015

Çocukların Beş Yaş Eğitimi Nedir ?Çocukta Beş Yaş Eğitimi Nedir ?

Beş yaşındaki çocuk, kendisiyle ve çevresiyle uyum için­dedir. içinde yaşadığı dünyadan ve andan hoşnuttur. Sakin, sokulgan, başkalarıyla ilişkilerinde taşkın değildir. Evini ve ailesini sevdiği gibi, arkadaşlarını ve çevresini de sever. Fizik bakımından oldukça gelişmiş ve güçlenmiştir. Duygusal açı­dan dengeli bir dönemdedir. Zihin gelişmesinde büyük mer­hale katetmiş ve öğrenmeye aç duruma gelmiştir.

En belirgin özellikleri arasında, yeterli ve dengeli oluşu gelmektedir. Beş yaşındaki çocuk, yeteneklerinden en iyi şe­kilde yararlanmak ister. Hak ettiği sorumluluk ve ödüllere biraz olsun sahip olmaktan hoşlanır. Kritik durumlarda so­ğukkanlı olmayı başarır. Güven duygusu ve soğukkanlılık beş yaş çocuğunun övülecek yapısını açıklar. Kendine güve­ni olmakla beraber, kendini de eleştirir. Düzenli cümleleriyle insanlarla olan kişisel ve sosyal ilişkileri artmıştır.

Beş yaşındaki kız çocuklarıyla bol bol evcilik oynanmalı- dır. Evcilik oynamak, kız çocukları için tam bir terapi fonksiyonu görür. Bu yaş grubu artık kucağa alınmak veya sık sık okşanmak istemez. Onunla mümkün olduğunca konuş­malıyız.

Üç, dört ve beş yaşlar arasında, temel farklılıklar vardır. Ana babalar, çocuklarındaki bu büyük psikolojik farklılıkları bilmezlerse üzerlerine düşen görevi, başarıyla yerine getire­mezler. Bu üç ayrı yaşın, karmaşık gelişme tablosu yanında, ortak yanları da vardır. Şimdi, üç-beş yaşlarında, değişik oranlarda birlikte temel varlığını sürdüren bazı gelişmelere göz atalım.

Bir Kontrol Sistemi

Çocuk doğduğu zaman ağlar, haykırır. Bebeklik dönemi ve yürüdüğü sıralarda da bu durum devam eder. Mesela ayağına oyuncak takılsa, onu tekmeler. Arkadaşlarıyla anlaş­mazlıklarında tekme ve yumruk devreye girer.

Üç ile altı yaşları arasında çocuk, bu tutumu kontrol altı­na alacak bir sistem geliştirme hâli içindedir. Ana babalar, bu safhada yardımcı olmalıdırlar.

Çocuğun, kardeşine öfkelendiği zaman Senden nefret ediyorum!” demesine göz yummakla, daha taşkın bir hare­ket önlenmiş olur; kardeşine vurmaktan vazgeçer. Duygula­rını sözle açığa vurduğu zaman, bunu davranışlara yükle­mek gereğini duymayacaktır.

Evde, kumaş parçalarından dikilmiş bir “kukla şamar oğ­lanı” bulundurma da, çocuğun aykırı davranışlarını ortadan kaldırmada veya kontrol altına almada rol oynayacaktır.

“Yer değiştirme oyunu” da çocukların sakinleştirilmelerinde mühim bir metottur. Baba, çocuğuna “Seninle bir oyun oynayalım. Ben çocuk olayım; sen baba. Şimdi sen ne dersen, ben onu yapacağım.” diyerek imkan hazırlarsa çocuğa, be­lirli bir süre de olsa, söz geçirmek ve olumsuz duygulan bo­şaltmak için fırsat verecektir.

Bu arada babalar da çocuklarına ne kadar fazla kural koy­duklarını ve ne olmaz isteklerde bulunduklarını anlayacak­lardır.

Biyolojik İhtiyaçların Giderilmesi

Okul öncesi çağdaki çocuk, enerji tüketmek ihtiyacındadır. Büyük ve küçük kaslar gelişmektedir. Çocuk, atlayacak, koşacak, tırmanacak, sürünecek, sıçrayacaktır. Depolanan enerjinin tüketilmesi gerekir. Büyükler için yavaşça kapatıl­ması gereken bir araç olan kapı, çocuklar için “güm” diye vurulacak bir oyuncaktır. Merdivenler, ikişer üçer atlanan bir oyun aracı, tertemiz badanalı duvarlar “yazı tahtası”dır. Peki, ne olacak? Çocuk, istediği gibi mi hareket edecek? Yok­sa ana baba, her davranışı yasaklayacak mı?

Bir psikolog şöyle bir deney yapmış: Dört-beş yaşlarında­ki bir çocuğun bahçede oyun oynadığı sırada filmini çekmiş ve sonra bir saat süren filmi bir futbolcuya seyrettirerek, ço­cuğun yaptığı hareketleri tekrarlamasını istemiştir. Futbolcu, bir saatin sonunda bayılıp kalmış.

Unutmayın; enerjisini, gelişmesi için olumlu yönde tüket­meyen çocuk, bu tüketim için olumsuz yönler bulmakta ge­cikmeyecektir. Çocuğun, zihin gelişimi açısından ve psikolo­jik yönden olgunlaşması için, okul öncesindeki biyolojik kı­pırdanmasının durdurulmaması gerekir. Böylece uyumsuz­luğu da önlenmiş olur.

Mesela odası, psikolojik gelişmesine uygun hâle getirile­bilir. Duvarlar, önce plastik bir madde ile kaplanır, üzerine de renkli bir muşamba çekilir. Böylece odanın dört duvarı da çocuğun istediği gibi yazıp ve sileceği bir yazı tahtası hâline gelmiş olur.

Parklar, çocukların enerjilerini harcamaları için güzel im­kânlardır. Yalnız, parklara, çocukları genellikle anneler götü­rür. Hâlbuki babanın götürmesi akla daha yatkındır. Baba,

duygu içinde oyununa devam edecektir. Demirlere tırmanıp sallandıkça “Baba, bana bak!” gibi ifadelerle becerisini ispat­lamaya çalışacaktır; böylece, kimlik duygusu pekişecekti!.