Çocukta Beş Yaş Eğitimi Nedir ?
Beş yaşındaki çocuk, kendisiyle ve çevresiyle uyum içindedir. içinde yaşadığı dünyadan ve andan hoşnuttur. Sakin, sokulgan, başkalarıyla ilişkilerinde taşkın değildir. Evini ve ailesini sevdiği gibi, arkadaşlarını ve çevresini de sever. Fizik bakımından oldukça gelişmiş ve güçlenmiştir. Duygusal açıdan dengeli bir dönemdedir. Zihin gelişmesinde büyük merhale katetmiş ve öğrenmeye aç duruma gelmiştir.
En belirgin özellikleri arasında, yeterli ve dengeli oluşu gelmektedir. Beş yaşındaki çocuk, yeteneklerinden en iyi şekilde yararlanmak ister. Hak ettiği sorumluluk ve ödüllere biraz olsun sahip olmaktan hoşlanır. Kritik durumlarda soğukkanlı olmayı başarır. Güven duygusu ve soğukkanlılık beş yaş çocuğunun övülecek yapısını açıklar. Kendine güveni olmakla beraber, kendini de eleştirir. Düzenli cümleleriyle insanlarla olan kişisel ve sosyal ilişkileri artmıştır.
Beş yaşındaki kız çocuklarıyla bol bol evcilik oynanmalı- dır. Evcilik oynamak, kız çocukları için tam bir terapi fonksiyonu görür. Bu yaş grubu artık kucağa alınmak veya sık sık okşanmak istemez. Onunla mümkün olduğunca konuşmalıyız.
Üç, dört ve beş yaşlar arasında, temel farklılıklar vardır. Ana babalar, çocuklarındaki bu büyük psikolojik farklılıkları bilmezlerse üzerlerine düşen görevi, başarıyla yerine getiremezler. Bu üç ayrı yaşın, karmaşık gelişme tablosu yanında, ortak yanları da vardır. Şimdi, üç-beş yaşlarında, değişik oranlarda birlikte temel varlığını sürdüren bazı gelişmelere göz atalım.
Bir Kontrol Sistemi
Çocuk doğduğu zaman ağlar, haykırır. Bebeklik dönemi ve yürüdüğü sıralarda da bu durum devam eder. Mesela ayağına oyuncak takılsa, onu tekmeler. Arkadaşlarıyla anlaşmazlıklarında tekme ve yumruk devreye girer.
Üç ile altı yaşları arasında çocuk, bu tutumu kontrol altına alacak bir sistem geliştirme hâli içindedir. Ana babalar, bu safhada yardımcı olmalıdırlar.
Çocuğun, kardeşine öfkelendiği zaman Senden nefret ediyorum!” demesine göz yummakla, daha taşkın bir hareket önlenmiş olur; kardeşine vurmaktan vazgeçer. Duygularını sözle açığa vurduğu zaman, bunu davranışlara yüklemek gereğini duymayacaktır.
Evde, kumaş parçalarından dikilmiş bir “kukla şamar oğlanı” bulundurma da, çocuğun aykırı davranışlarını ortadan kaldırmada veya kontrol altına almada rol oynayacaktır.
“Yer değiştirme oyunu” da çocukların sakinleştirilmelerinde mühim bir metottur. Baba, çocuğuna “Seninle bir oyun oynayalım. Ben çocuk olayım; sen baba. Şimdi sen ne dersen, ben onu yapacağım.” diyerek imkan hazırlarsa çocuğa, belirli bir süre de olsa, söz geçirmek ve olumsuz duygulan boşaltmak için fırsat verecektir.
Bu arada babalar da çocuklarına ne kadar fazla kural koyduklarını ve ne olmaz isteklerde bulunduklarını anlayacaklardır.
Biyolojik İhtiyaçların Giderilmesi
Okul öncesi çağdaki çocuk, enerji tüketmek ihtiyacındadır. Büyük ve küçük kaslar gelişmektedir. Çocuk, atlayacak, koşacak, tırmanacak, sürünecek, sıçrayacaktır. Depolanan enerjinin tüketilmesi gerekir. Büyükler için yavaşça kapatılması gereken bir araç olan kapı, çocuklar için “güm” diye vurulacak bir oyuncaktır. Merdivenler, ikişer üçer atlanan bir oyun aracı, tertemiz badanalı duvarlar “yazı tahtası”dır. Peki, ne olacak? Çocuk, istediği gibi mi hareket edecek? Yoksa ana baba, her davranışı yasaklayacak mı?
Bir psikolog şöyle bir deney yapmış: Dört-beş yaşlarındaki bir çocuğun bahçede oyun oynadığı sırada filmini çekmiş ve sonra bir saat süren filmi bir futbolcuya seyrettirerek, çocuğun yaptığı hareketleri tekrarlamasını istemiştir. Futbolcu, bir saatin sonunda bayılıp kalmış.
Unutmayın; enerjisini, gelişmesi için olumlu yönde tüketmeyen çocuk, bu tüketim için olumsuz yönler bulmakta gecikmeyecektir. Çocuğun, zihin gelişimi açısından ve psikolojik yönden olgunlaşması için, okul öncesindeki biyolojik kıpırdanmasının durdurulmaması gerekir. Böylece uyumsuzluğu da önlenmiş olur.
Mesela odası, psikolojik gelişmesine uygun hâle getirilebilir. Duvarlar, önce plastik bir madde ile kaplanır, üzerine de renkli bir muşamba çekilir. Böylece odanın dört duvarı da çocuğun istediği gibi yazıp ve sileceği bir yazı tahtası hâline gelmiş olur.
Parklar, çocukların enerjilerini harcamaları için güzel imkânlardır. Yalnız, parklara, çocukları genellikle anneler götürür. Hâlbuki babanın götürmesi akla daha yatkındır. Baba,
duygu içinde oyununa devam edecektir. Demirlere tırmanıp sallandıkça “Baba, bana bak!” gibi ifadelerle becerisini ispatlamaya çalışacaktır; böylece, kimlik duygusu pekişecekti!.