Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), çocuğun başının bazı yerlerini traş edip bazı yerlerinde (dağınık bulut parçalan gibi) saç bırakmayı yasaklamıştır.”
(Buhârî, Libas 72; Müslim, Libas 113 (2120); Ebu Dâvud, Tereccül 14 (4193); Nesâî, Zinet 5, 59;
İbn Mâce, Libas 38 (3637)
Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan.rivayet edilmiştir
“Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), saçının bir kısmı traş edilip bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) insanları bundan men edip:
– ‘Ya tamamını traş edin ya da tamamen salıverin’ buyurdu.”
(Ebu Dâvud, Tereccül 14 (4195)
Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Yüce Allah, bana, başın bazı yerlerini traş edip bazı yerlerinde (dağınık bulut parçaları gibi) saç bırakmayı yasakladı.”
(Nesâî, Zinet 5)
(Hadis, Müslümanların, müslüman olmayanlara zihnen olduğu gibi şeklen de benzemeye çalışmalarının doğru olmadığını belirtmektedir.
Şeklî benzeme, ilk bakışta, önemsiz gibi görünebilir. Ama aslında, insanların davranışları, giyinişleri, düşünce tarzları bir kültür eseridir. Toplumlan değiştirmek, onlara yeni kültür ve düşünceler enjekte etmek isteyenler, insanların kılık kıyafetlerini hiçbir zaman ihmal etmemişlerdir. İslâmî düşünce ile mücadelede de kılık ve kıyafet değişimi her zaman önde tutulmuştur. Yeni bir kıyafete bürünen kişi kendisini o kıyafetin mensubu olan camiadan hissetmeye, onlar gibi yaşamaya ve hatta onlar gibi düşünmeye başlar. Düşüncenin ve inancın değişmesi de, dinî düşünce tarzının değişmesi sonucunu doğurur. İslâmiyet, mensuplarının inanç ve dini gayretlerini korumak için her türlü tedbiri almıştır.
Dolayısıyla çocukları yabancılara benzeyecek şekilde tıraş etmek mekruhtur.)