Cilt Hastalıklarının Sebepleri Nelerdir ?

By | 27 Şubat 2015

Cilt Hastalıklarının Sebepleri Nelerdir ?Cilt Hastalıklarının Sebepleri Nelerdir ?

Egzama, sedef ve alaca gibi deri hastalıkları dış ve iç problemlerden kaynaklanır. İç sebepler genetik, fiziksel veya ruhsal kökenli olabilir. Fizik­sel sebepler karaciğer, dalak ve böbreklerin yetersiz fonksiyonuna bağlı ol­salar da, kökü genellikle beslenme sistemindeki bozukluklara veya kimya­sal maddelerin verdiği zarara dayanır. Cilt hastalıklarındaki gelişme mekanizması da aynen “Hastalıkların Başlaması ve İlerlemesi” bölümünde anlatılan mekanizma gibidir. Tek fark, vücutta biriken veya üretilen yakıcı toksik maddelerin cilt vasıtasıyla dışarı atılması, bu sırada ciltte döküntü, ka­şıntı, egzama, sedef, vitiligo ve yaraların oluşmasıdır. Nedenler ve bölgesel tedavi farklı olabilir, fakat temel tedavi aynıdır.

Beslenmenin düzeltilmesiyle birlikte mide, bağırsak, karaciğer, böbrek temizlemesi ve diğer temizlemeler yapılır.

Cilt hastalıklarında da genel tedaviyi uygulamak gerekir. Bölgesel teda­vi, alerjik reaksiyonlara sebep olan kimyasal madde ve yiyeceklerden uzak­laştıktan sonra yapılabilir. Toksik maddelerin cilt yoluyla dışarı atılması bölgesel tedavi ile kapatılırsa, iç organlar zarar görür.

Bir hasta tıp dünyasında teşhis edilemeyen bir göz hastalığından şikayetle geldi. “Ne tür hastalıklar geçirdiniz?”diye sorduğumda, “Hiçbir hastalık geçirmedim. Sadece iki yıl önce küçük bir rahatsızlık geçirdim, iki ayağımın da orta üç parmağının arasında yakıcı ve çok kaşıntılı bir akıntı vardı. Ama eczacı arkadaşım, sağ olsun, bir merhem verdi ve bu akıntının bir-iki günde kesileceğini söyledi. Merhemi sürdüm, kaşıntı kesildi. Kurtuldum. Ama bu vaka göz hastalığımla hiç alakalı değil”,demişti.

Doğrudan gözlerindeki hastalıkla alakalıydı çünkü ayağın orta üç parmağı­nın akupunktur noktalarından başlayan ve göz merkezine kadar uzanan bir enerji akımı vardır. Hasta adam altın ve gümüş işlemesinde kullanılan kim­yasal maddeler ile çalışıyordu. Bu maddeler göz merkezinde birikim yap­madan, ayak parmaklarının arasındaki akıntı ile atılıyordu. Atılma yolu ka­patılınca, teşhis edilemeyen bu göz hastalığına yakalandı.