Bahîlliğin Kötülüğü

By | 6 Ağustos 2014

kuran

cimriBahîlliğin Kötülüğü
Allahü Teâlâ buyurur ki: «Kendini bahîllikten koruyan kurtuldu» (J). Yine buyurdu: «Allah’ın fazl (u kereminden) kendilerine verdiğini (sarfu infakda) cimrilik edenler zinhar bunun, haklarında bir hayır olduğunu sanmasın (1ar). Bilâkis, bu, kendileri için bir şerdir. Onların cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır» (2). Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Bahîllikten uzak olunuz. Sizden önceki kavimler bahillik yüzünden helâk olmuşlardır. Bahillik onları o hâle getirdi ki, kan döktüler, haramları helâl sandılar» (3). Yine buyurdu: «Üç şey insanı helâk eder. Bahilliğe uymak: yâni bahilliğin emrettiği gibi yapıp ona muhalefet etmemek, boş arzular peşinden gitmek ve kendini beğenmek». Ebû Saîdi Hudrî (rahmetullahi aleyh) buyuruyor ki: «Re sûlullah’ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) yanına iki kişi geldi ve bir deve parası istediler. O da verdi. Dışarı çıktıkları zaman Ömer’in (radıyallahü anh) yanında şükrettiler. Ömer (radıyallahü anh), Re sûlullah’a (sallâllahü aleyhi ve sellem) anlattı. Buyurdu ki: «Filân daha çok aldığı hâlde şükretmedi». Sonra da, «Sizden kim gelir, sıkıştırarak, çok zorlayarak benden bir şey alırsa ateş olur», buyurdu. Ömer (radıyallahü anh), Bahîlliğin Kötülüğü «Madem ateştir, niye veriyorsunuz?», dedi. «Çünkü İsrar ediyor. Allahü Teâlâ bahillik etmemi ve vermememi beğenmez» (4), buyurdu. Yine buyurdu: «Siz diyorsunuz ki, bahil zalimden daha mâzurdur. Çünkü Allahü Teâlâ’nm indinde zulüm bahîllikten büyüktür. Allahü Teâlâ, izzet ve Azametine yemin ederek bildirdi ki, hiçbir bahil Cennete girmez». Bir gün Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) tavaf ediyordu. Bir kimse eliyle Kâbe’ nin halkasını tutmuş, «Yâ Rabbi! Bu hânenin [evini hürmetine beni afvet», diyordu. «Günahın nedir söyle?» buyurdu. «Günahım anlatmaktan daha büyüktür», dedi. «Senin günahın mı büyüktür, yer küresi mi?» buyurdu. «Benim günahım», dedi. «Senin günahın mı büyüktür. Allahü Teâlâ mı?» buyurdu. «Allahü Teâlâ büyüktür», dedi. «Allahü Teâlâ’nm rahmetinden seni böyle ümitsiz eden sev nedir?» buyurdu. «Çok malım ve param var, fakat bir dilenci görsem içime bir ateş geliyor zannederim», dedi. Resûlullah (sallâllahüaleyhi ve sellem), «Benden uzak ol, beni de ateşine yakma. Beni doğru yol üzere gönderen Allahü Teâlâ’ya yemin ederim ki, eğer rükün ve makam arasında bin sene namaz kılsan ve o kadar ağlaşan, ki gözyaşların ırmak gibi aksa, o ırmakların suyu ile ağaçlar büyüse ve o hâlde bahil olarak ölsen yerin Cehennemden başkası olmaz. Vay senin hâline ki, bahillik küfürdendir, kâfir de ateştedir. Vay senin hâline, duymadın mı ki, Allahü Teâlâ, “Bahillik eden kendisine bahillik etmiştir” t1), buyuruyor». Kâ’b (radıyallahü anh) buyuruyor: «Her gün herkese iki müvekkel melek vardır. Bahîlliğin Kötülüğü Seslenirler ve “Yâ Rabbi! Malı korur, gözetirse, malını telef eyle, hayra harcarsa karşılığını ver”, derler». Ebû Hanife (rahmetullahi aleyh) buyurur: «Bahili âdil bilmem ve şâhidliğini kabul etmem. Çünkü bahillik ona mâni olur ve hakkından fazlasını alır». Yahyâ ibn Zeke riyyâ aleyhisselâm şeytanı gördü, «Kime daha çok düşmansın ve kimi daha çok seversin?» dedi. «Bahil olan zâhidi daha çok severim. Çünkü bütün canını dişine takarak çalışır ve bahîlliği, yaptıklarını yok eder. Cömert olan günahkârı hiç sevmem. Çünkü istediğini yer, istediği yere gider, ama korkarım ki, cömertliği ona rahmet eder ve tevbe eder».