Arkadaş Değiş Baba Gibi Baba Nedir ?

By | 18 Şubat 2015

Arkadaş Değil Baba Gibi Baba Nedir ?Arkadaş Değil Baba Gibi Baba Nedir ?

Bundan iki nesil önceki baba profiliyle bugünkü babalar arasındaki farkı siz de hissediyorsunuz, değil mi? Çünkü dünkü babalarla bugünküler arasındaki ayrım; siyahla beyaz kadar dikkat çekici.
Biri “klasik”, diğeri ise “modern” baba. Biri baba gibi baba, diğeri arkadaş gibi baba. Biri evde otorite temsilcisi, diğeri eşitlik yanlısı.
Biri, “Ben senin ölene kadar babanım.” derken diğeri, “Hayatını kurtar da başka bir şey istemem.” havasında.
İki nesil önceki babaları bir düşünsenize… Onların yürüyüşleri bile heybetliydi, değil mi? Ve o heybetin ardındaki muhabbet ne de yakışıyordu onlara. Resmiyetteki sohbetleri ne kadar da serinlik veriyordu herkese.
Hatırlar mısınız, eskiler çok defa ceplerinde şekerlemeler taşır, yanlarına gelen çocukların saçlarını okşayarak onlara avuç avuç bunlardan dağıtırlardı. Ya da yaşlılar parklarda yaşlılar oturur, kendi aralarında tatlı bir muhabbetin demini yudumlarlardı. Uzaklardan koşarak yanlarına gelen çocukların ceplerine de kayısıyla iğde doldururlardı.
Mesela benim babam çok çalışırdı; ama yokluğunu hiç hissettirmezdi bize. “Anne, babam nerede?” diye sorduğumu hatırlamam hiç.
Babası olduğu halde babasız büyüyen çocuklar, genelde istikamet tutturmakta zorlanır, güçsüz ve dirayetsiz olur.
Yasam sosyaldi. Baba ise gittiğinde komşu amca vardı, baba gibi sıcak ve serin. Ya da herkese güven veren samimiyetiyle mahallenin öğretmeni. Es, dost çoktu. Baba rolü sosyal yasam içinde yokluğunu asla hissettirmiyordu. Sokakta yanlış bir davranış içine girse çocuk, karsıdan tebessümle, “Hayırdır?” diyen mahalle bakkalı vardı mesela.
Yalnız tüm bu sosyal figürleri yavaş yavaş yitirdik biz. Sadece sosyal hayatta kaybetmedik bu amcaları, dedeleri, öğretmenleri, mahalle bakkallarını… Aile içinde de komediye dönüştü erkeklerin rolleri. Hangi babayla oturup sohbet etsem, “Öyle yoğun geçiyor ki günler, çocuklar yattıktan sonra eve gidiyor, sabah onlar kalkmadan tekrar çıkıyorum.” diye iç çekiyor çoğunluğu.
Annelerde, “Bas edemiyorum, beceremiyorum, hem kendime hem de çocuklara yazık ediyorum. Tek basıma kalakaldım.” deyip feryat ediyor.
Belki, “Gündelik hayatın telaşı babaları, hem annelerden hem de çocuklardan ayırdı.” diyeceğim; ama bunu söyleyemiyorum. Dünkü babaların da vardı yasama telası. Ama çocuklarına vakit ayırır, onlarla göz göze gelerek hikâyeler anlatır, bazen de sükûnetle sadece çocuklarını dinlerlerdi.

Babalar artık nerede?

Babalar çok meşgul. Hem de çocuklarıyla meşgul olamayacak kadar önemli işlerle uğraşıyorlar!
Bunca koşusturmacanın arasında babanın başvurması gereken tek çözüm, arada bir çocuğunu gezmeye götürüp vicdanını rahatlatmak değildir. Ya da çocuk dönüp, ‘‘Baba hiç benimle vakit geçirmiyorsun, sıkılıyorum sen yokken.” dediğinde; “Eee kızım/oğlum daha iki hafta önce gittik ya parka, her zaman her zaman gidemeyiz ki. Bir sürü yapılacak işim var.” dememektir.
Kimse gücenmesin, bu şekilde babalık yapılmaz, iki hafta önce çocuğuyla yaptığı programı ona hatırlatma ihtiyacı hisseden baba gelecekten korkmalı; hem de çok korkmalıdır.
Mademki siz, çocuğunuzla vakit geçiremeyecek kadar günleri dolu dolu bir babasınız, o halde gelecekte yasayacaklarınıza hazırlıklı olmalısınız…
Çocuk Eğitiminde Doğru Bilinen Yanlışlar
Sizi iki haftada bir elinde çiçeklerle (birkaç dakikalığına) huzurevine ziyarete gelen çocuğunuza sitem etmemelisiniz. Hatta, “Kızım-oğlum, benimle hiç vakit geçirmiyorsun, burada sıkılıyorum tek başıma.” diye sitem ettiğinizde; “Yani baba âlemsin sen de. Daha iki hafta önce buradaydık. Her zaman her zaman gelemeyiz ki. Yapacak bir sürü isimiz var.” cevabına da hazırlıklı olmalısınız.

Çok yoğun baba modası!

Nereden girmiş içimize bilmiyorum bu “çok yoğun baba” modası. Günümüz babaları san¬ki ağız birliği etmişçesine, “Az görsem de çocuklarımı, yine de yeterince ilgileniyorum, onlarla zaten arkadaş gibiyim.” sözünün arkasına sığınıp babalık görevinden kaçıyor.
Babanın görevi, çocuğuna arkadaş gibi olmak değil; oğlunun-kızının çevresiyle arkadaşlık kurabilecek kabiliyetlerini geliştirmektir.
Çocuklar, babalarını yanlarında arkadaş gibi değil, baba gibi hissettiklerinde rahatlarlar. Babanın varlığı çocuk için sekine kaynağıdır, huzur ve güven atmosferinin soluklandığı anlardır.
“Çok meşgul olsam da çocuğumu ihmal etmemek için elimden geleni yapıyorum.” diyemez babalar. Ebeveynin çocukla ilişkisi, duygusal alışverişi günübirlik değil, sürekli olmalıdır. Zira baba hiçbir $ey yapmasa da çocuk onun yanında kendini güvende hissedip huzur bulur soluklanır.

Babasız çocuklarda davranış bozuklukları görülür

Çeşitli bahanelere sığınarak çocuklarını ihmal eden babaların çocuklarında genellikle aynı davranış sapmalarına rastlıyoruz. Babası olduğu halde babasız büyüyen çocuklar, genelde istikamet tutturmakta zorluk çekerler. Güçsüz ve dirayetsiz olurlar. Aldıkları bir kararı, kırk kez gözden geçirir, başarısızlık karsısında hemen hayal kırıklığına uğrarlar. Sözlerine genelde güven olmaz. Bir gün söyle, bir gün böyle görünürler.Baba yokluğuyla büyüyen kız çocuklarında görülen en yaygın davranış bozukluğu,”sığınma ihtiyacı”ndaki doyumsuzluk, huzursuzluk ve hırçınlıktır.Özellikle kız çocuklarına babalık yapmakla görevli erkeklere seslenmek gerekirse; aman kızlarınızı isler, toplantılar, sorumluluklar diyerek ihmal etmeyin. Çünkü kız çocuğunun babadan alacağı hisler çok özeldir. Onlar kendi zayıf yanlarının en büyük destekçisi olarak babayı görürler. Bu sebeple baba, kız çocukları açısından çok önemlidir.Örneğin baba kızının saçını okşar, onu kucağına yatırır, saçlarını tarar. Bu esnada kızına verdiğini pozitif enerjiyi, çocuk başka hiçbir yerden alamaz. Babasının yanındayken hissettiği huzurun boyutu da başka hiçbir şeyle ölçülemez.Baba yokluğuyla büyüyen kız çocuklarında görülen en yaygın davranış bozukluğu, “sığınma ihtiyacı”ndaki doyumsuzluk, huzursuzluk ve hırçınlıktır.Altını çizerek bir kere daha söylemek gerekirse günümüzdeki sosyal yaşantının felç geçirmiş olması anne- babayı, “ideal anne-baba olma” konusunda oldukça duyarlı olmaya itmelidir.Ne evde anneyi çocuklarla tek basına bırakıp ona babalık vazifesi yüklemeye çalışmak, ne de çocuklara “Geçen hafta gittik ya parka!” diyerek oyalamak doğrudur. Bunları yapmaya hiçbir babanın hakkı yoktur.