Anne, Allah Nerede ?

By | 19 Şubat 2015

Anne, Allah Nerede ?Anne, Allah Nerede ?

Çocuklar etrafı ve burada şekillenen olayları kavramaya başladıkları yaşlardan itibaren anne-babalarını soru yağmuruna tutar.
“Bu nedir? Simdi niye böyle oldu? O kim?” gibi sorular anne-babayı oldukça yorar. Ama bir soru vardır ki ebeveynler ona yakalandıklarında bocalar, doğru cevabı bulmanın telaşına düşerler.
O soru, “Allah nerede?”dir.
Küçüktüm, hayal meyal hatırlıyorum. Anneme sor-muştum: “Anne, Allah nerede?”
Annem kalbî samimiyetiyle cevap vermişti: “Allah nerede anarsak orada oğlum.” Bu cevap kafamda yeni sorular oluşturmuştu: “Allah’ı nerede anarsak oraya geliyor. Teşbih çekenlerin neden hızlı hızlı Allah dediğini anlamıştım o an. Hep Allah’ı yanlarında hissetmek istiyorlardı demek ki.”
Bir süre sonra aynı soruyu arkadaşım Ramazan, mahallemizdeki caminin hocasına sormuştu. Hoca sağ elini kalbine götürerek, “Allah burada oğlum.” demişti.
Bu cevap anneminkinden daha çok düşündürmeye başlamıştı beni: “Allah kaç tane ki? Herkesin kalbindeyse o zaman neden ‘Allah bir’ diyoruz? Allah insanların kalbine niye girer ki?” Tüm bu sorularımı çocukluk yıllarımda ne kimseye sorabildim ne de bunların sorulduğu bir ortamda bulunabildim.

Bilinçaltında büyüyen öcü

Televizyon kanallarının birinde çocuk terbiyesi konulu bir programa rastladım. Psikolog, izleyicilerden gelen sorulara cevap veriyordu. Konu yine aynıydı. Bir anne bu konuda ne yapması gerektiğini danıştı.
Uzmanın cevabı ise oldukça yanlıştı: “5 yaşındaki çocuğa ‘Kalbinde Allah var’, dediğinizde aklına yeni birçok soru gelir. Bu nedenle ‘Allah çoook uzaklarda. Onu biz göremeyiz.’ diye cevap vermenizi tavsiye ederim.” dedi. “Allah nerede?” sorusuna verilen bu tür yanlış cevaplar çocuğun bilinçaltına yerleştirilmiş saatli bomba gibidir. Tik tak ederek patlayacağı anı bekler. Eğer uygun
bir zamanda uzman birileri tarafından saatli bombanın kabloları çekilmez ise çocukluk yıllarını atlatan gencin içinde dev bir patlama yaşanmaması için hiçbir sebep yoktur.

Her kalpte Allah varsa “0” kaç tane?

Henüz eşyalar arasındaki ilişkileri tam kuramamış 7 yas öncesi çocuklara verilecek, “Allah kalbimizde.” cevabı çocuğun zihninde birçok yeni soru oluşturur.
“Her kalpte O varsa Allah kaç tane?”
“Kalbimizde Allah nasıl nefes alıyor?”
“Allah içimde kımıldarsa ben korkarım.”
Çocuğun hayal gücü nispetinde yeni yeni sorular ortaya çıkar. Hem de iç içe geçmiş, anne-babanın artık cevap veremeyeceği yeni sorular…
Ayrıca “Allah’ı nerede anarsan oradadır.” cevabı da yine soyut düşünme dönemine geçmemiş (7 yas öncesi) çocuklarda “Ya Allah’ı anmazsak. O zaman Allah orada yok mu?” gibi paradokslara sebep olur.
Allah nerede?” sorusuna verilecek cevapları çocukların yas dönemleri dikkate alarak üç kategoride toplamalıyız:

Yedi yaşa kadar olan çocuklar

Bu yas grubundaki çocuğun, “Allah nerede?” sorusundaki kastı, ismini duyduğu eşyaların zihinde şekillen-
dirme cabası, isteğidir. Çocuk en iyi bildiği kavramla yeni duyduğu kelime arasında kıyas yaparak çevreyi tanımaya çalışır. Örneğin, “Bir hafta sonra teyzene gideceğiz.” dediğinizde, çocuk “bir hafta”nın ne demek olduğunu henüz bilmiyorsa, “Yedi kere aksam olacak, ondan sonra gideceğiz.” gibi bir açıklama yapmalıdır ebeveyn. Yani çocuk, bir önceki tanıdığıyla daha sonra tanıyacağı şey arasında ilişki kurarak hayatı algılamaya çalışır.
Bu itibarla çocuk, eğer “Allah çoook uzaklarda.” diye duymuşsa bu uzaklık onun zihninde bir şeylerle kıyasa tâbi tutulacaktır. “Ankara kadar uzakta. İstanbul kadar uzakta. Yıldızlar kadar uzakta.” vb. Dolayısıyla bu yas grubundaki çocuklara verilecek cevaplar bir mesafe, sekil, görüntü içermemelidir. Aksine, ileriki yaşlarda kendisinde merak hissi uyandıracak, Allah arayışını kesmeyecek cevaplar olmalıdır.
Bu yas grubu çocuklara verilecek cevaplar için şu iletişimi tavsiye ediyoruz:
“Oğlum-kızım ağaçları yaratan Allah. Kuşları yaratan Allah. Çiçekleri yaratan Allah. Bizi yaratan Allah. Onun yarattığı her şeyi etrafımızda görüyor, hissediyoruz. Ama O nerede ben bilemiyorum. Hissediyorum, her an O bizimle. Ama nerede olduğunu bilemiyorum.”
Bu yastaki bir çocuğun, “Allah nerede?” sorusuna aradığı cevap, felsefi, tasavvufi ve bilimsel derinlikte ve yoğunlukta olmamalıdır. Aksine verilecek cevap bir sonraki zihinsel yaşta verilecek yanıta hazırlık niteliği taşımalıdır.

On dört yaşa kadar olan çocuklar

Bu yaş grubu çocuklara verilecek cevapta, akıl ve mantık ön planda olmalı veya soruya, soruyla karşılık verilmelidir. Çocuğa kendi zihnî kapasitesi ölçüsünde ufuk ve düşünce boyutu açacak yaklaşımlar sergilenmelidir.
Örneğin “Allah’ı görmemiz mümkün değil. Nasıl mı? Bana havayı gösterir misin? Gösteremezsin. Çünkü gözlerimiz her şeyi göremiyor. Göremiyoruz; ama havanın varlığını her an, her yerde hissediyoruz. İste bunun gibi, Allah’ın varlığını her an, her yerde hissediyoruz. Çiçekleri yaratısında hissediyoruz ki hemen yakınımızda. Kuşları yaratısından biliyoruz ki bizimle beraber. O, her an, her yerde. Nefes alırken, uyurken, uyanıkken hep bizimle.”

Yirmi bir yaşa kadar olan çocuklar

Bu yas grubundaki gençlere ise yazının başındaki tasavvufi açıklamalar yapılabilir. Gençlerle, şu anlayışta bir iletişim kurulmalıdır:
“Allah kalbimizde. Eğer kendimizi ve kalbimizi keşfedebilirsek onun bize sah damarımızdan daha yakın olduğunu göreceğiz.” ya da “Allah ötelerde. Kürsüsünde. Arsında. O, kâinatı kuşatmışlığıyla her an, her zerrenin hâkimi ve sahibi.”

Çocuğunuzu Allah İle Korkutmayın

Birçok anne-babanın çocuklarına söz geçiremediği zamanlarda uyguladığı yöntem, onu birtakım ürkütücü nesne veya olaylarla korkutmaktır.
Örneğin çocuk yemek yemediğinde, “Bak, yemek yemezsen hav havlar gelir, alır götürür seni!” diye korkutmak ya da aksam yatmakta direndiğinde, “Erken yatmayan çocukların yatağının altından öcüler çıkar.” diyerek uykuya zorlamak ürkütücü bir davranış kazandırma yöntemidir. Bilinçli hiçbir anne-baba bu şekilde davranmamalıdır. Bu tarz yaklaşımlar çocukların akıl ve ruh sağlığını ciddi tahribata uğratır.
Ebeveynlerin bir kısmının çocuk terbiye etmek için öcüleri kullanması gibi, bazı anne-babalarda çocuklarının daha ahlaklı ve görgülü olması için Allah’ı kullanır ki bu tutum da oldukça yanlıştır.
Örneğin 6 yasındaki çocuk yalan söylemiştir. Anne-babası bunu fark etmiştir. Çocuğun tekrar aynı hatayı yapmaması için, “Sen yalan söylediğin için Allah sana çok kızdı (veya üzüldü), sakın bir daha yalan söyleme. Seni cezalandırır bak.” der. Bu ifade çocuğun inanç duygusunun temeline zehir dökmekten farklı değildir. Zira Allah, çocuk terbiyesinin bir aracı değildir.
Bütün bunların ötesinde bazı anne-babalar da yanlış davranış sergileyen çocuklarını cehennemde yanmakla tehdit eder. Bu şekilde çocuk terbiyesi kesinlikle olmaz.
Zira 12 yaşından küçük çocuklara her ne sebeple olursa olsun; Allah’ın gazabı, cehennemin azabı gibi cezayı gerektiren konulardan bahsedilmemelidir. Zihinsel gelişimini henüz tamamlamamış çocuk, bunun gibi tehdit içeren anlatım ve nasihatlerden ürker, korkar ve ilerleyen zamanlarda da nefret eder hale gelir.
Çocuklarının Allah sevgisiyle dolu olmasını isteyen anne-baba, çocuklarını O’nunla korkutmak yerine, Allah’ı her fırsatta sevdirmeye çalışmalıdır. Allah’tan korkan çocuk O’nu doyasıya sevemez. Öyle ya, kim korktuğu kişiyi yürekten sevebilir ki?