Gündüz Yapılan Virdler

By | 31 Temmuz 2014

hac-umre-seti

tövbe2Gündüz Yapılan Virdler
Gündüzün beş vird vardır:
BİRİNCİ VİRD: Sabahtan güneşin yükselmesine kadardır. Bu vakit kıymetlidir. Bâhusus Allahü Teâlâ bu vakti yeminle anıyor: «Açan sabaha yemin olsun» (3). Ve yine buyurdu: «De ki, sabahı açan (beyazlatan) rabbime sığınırım» (4). Ve yine buyurdu: «Ge
cenin karanlığından sabahı yarıp çıkarandır» (5). Hepsi bunun lsabahın 1 hakkında gelmiştir. Bu vakitteki bütün nefesleri gözetmek lâzımdır. Uykudan uyanınca, «Elhamdü lillâhillezi ehyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhinnüşûr» demeli, elbisesini giymeli, zikir ve duâ ile meşgul olmalıdır. Elbiseyi giyerken, avret yerini örtmek emrine uymalı, riyaya ve ucba kapılmadan ibadet etmeye niyet etmelidir. Sonra helâya gitmelidir. Girerken de, sol ayakla girmelidir. Sonra abdest almalı, misvak kullanmalıdır. Bunların nasıl yapılacağını anlatmıştık. Duâ ve zikirleri ile abdest almalı ve bitirmelidir,.
Sabah namazının sünnetini evde kılmalı ve sonra camiye gitmelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) böyle yapardı. İbni Abbas’ın bildirdiği sabah namazının sünnetinden sonra okunması icabeden duayı, Bidâyetü’lHidâye ve İhya kitaplarımızda bildirdik. Oradan ezberlenip okunur. Camiye giderken ağır ağır yürümeli, sağ ayakla girmeli, camiye giriş duasını okumalı ve ilk safta bulunmaya uğraşmalıdır. Sabah namazının sünnetini kıl mamışsa kılmalı, kılmışsa tahiyyetü’lmescid namazı kılmalı ve oturup cemaati beklemelidir. Teşbih ve istiğfar ile meşgul olmalıdır. Farzı kılınca güneş doğuncaya kadar oturmalıdır. Gündüz Yapılan Virdler  Çünkü Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: «Güneş doğuncaya kadar mescidde oturmayı, dört köle azad etmekten daha çok severim» t1). Güneş çıkıncaya kadar dört çeşit zikirle meşgul olmalıdır: Duâ, teşbih, Kur’ânı Kerim okumak ve tefekkür etmek. Namazdan selâm verince duâya başlamalı ve «Allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammed. Allahümme ente’sse lâm ve minke’sselâm ve ileyke yeûdü’sselâm, tebârekte rabbenâ yâ ze’lcelâli ve’likrâm» demelidir. Sonra bu vakitte okunması icabeden duâları okumalıdır. Duâ kitaplarından bu duâlan ezberleme lidir.
Duâyı bitirince, teşbih ve tehlil ile meşgul olmalı, her birini yüz defa, veya yetmiş defa, veya on defa söylemelidir. Eğer on zikir alırsa, onar defa söylemekle yüz defa olur. Bundan daha az olmaz. Bu on zikrin fazileti hakkında çok hadisi şerifler vardır. Uzun sürer diye yazmadık.
Birincisi: Lâ ilâhe illâllahü vahdehu lâ şerikeleh, lehü’lmülkü ve lehü’lhamdü, yuhyî ve yümît, ve hüve hayyün lâ yemût, biyedi hi’lhayır, ve hüve alâ külli şey’in kadir.
İkincisi: Lâ ilâhe illâllahü’lmelikü’lhakku’lmübîn.
Üçüncüsü: Sübhânallahi ve’lhamdü lillâhi, ve lâ ilâhe illâllahü vallahü ekber, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’laliyyi’lazîm.
Dördüncüsü: Sübhânallahi ve bihamdihî, sübhânallahi’lazîm
ve bihamdihî, estağfirullah.
Beşincisi: Sübbühun kuddûsün, rabbü’lmelâiketi ve’rrûh.
Altıncısi: Estağfirullahellezî lâ ilâhe illâ hüve’lhayyü’lkayyum ve es’elükö’ttevbete.
Yedincisi: Yâ hayyü, yâ kayyûm, birahmetike esteğisû lâ teklini ilâ nefsi turfete aynin.
Sekizincisi: Allahümme lâ mâni’e limâ a’teyte.
Dokuzuncusu: Allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli niu hammed.
Onuncusu: Bismillâhillezî lâ yedurru measmihi şey’ün fi’lardı ve lâ fi’ssemâi ve hüve’ssemiu’Ialim.
Bu on kelimenin her birini on defa veya ne kadar söyleyebilirse, söylemelidir. Çünkü her birinin fazileti ayrıdır. Her birinin lezzeti ve ünsiyeti başkadır.
Bundan sonra Kur’ânı Kerim okumalıdır. Ezber bilmiyorsa, insan ve cin şeytanlarının şerrinden korunacak âyet ve sûreleri okumalıdır. Âmeııerresûlü, Şehidallahü ve Kulillâhümıne mâlike’lmülk, sûrei Hadîd’in baş tarafını, Haşr sûresinin sonunu okumalıdır. Eğer hepsini bir arada okumak istiyorsa Müsblâtı Aşere’yi okumalıdır. Hem Kur’ânı Kerim, hem zikir, hem de duâdır. Bunu Hızır aleyhis selâm, İbrâhimi Teymi’ye öğretmiştir. Onun Mükâşefât’ında vardır. Bu çok faziletlidir. O da on şeydir. Her birini yedi defa okumalıdır. Fâtiha, Kul eûzü’ler, İhlâs, Kul yâ eyyühe’lkâfirûn ve Âyete’lKürsi.. Bu altısı Kur’ânı Kerim’dendir. Dört de zikir vardır: «Sübhânallahi ve’lhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllahü vallahü ekber». Diğeri: «Al lahümmağfir li’lmü’minine ve’Imü’minât». Diğeri: Allahümmağfirli velivâlideyye verhamhü mâ vef’al bî ve bihim âcilen ve âcilen mâ ente lehü ehl, ve lâ tef’al binâ mâ nahnü lehü ehl. İnneke gafûrü’r rahîm». Gündüz Yapılan Virdler Bunun hakkındaki hikâye uzundur. İlıyâ’da anlattık.
Bunları bitirince tefekkürle meşgul olmalı. Tefekkür bahsi uzundur. Kitabımızın sonunda anlatılacaktır.
Fakat her gün mühim olan tefekkür, yâni düşünce, ölümü ve ecelin yaklaştığını düşünmeli ve kendi kendine «Olabilir ki, ömrümden bir günden fazla kalmadı», demelidir. Bu düşüncenin faydası büyüktür. İnsanlar yüzünü dünyaya çevirmiş ve uzun emellere kapılmış oldukları için mühimdir. Eğer bir aya kadar yahut bir seneye kadar öleceklerini yakinen bilselerdi, peşinde koştukları her şeyi bırakırlardı. Belki bir gün daha yaşamayacaklardır, ama daha on sene kendilerine yetecek işler ve dünya kazançları peşindedirler. Bunun için Allahü Teâlâ buyurdu: «Onlar göklerin ve yerin
melekûtuna, Allah’ın eşyadan yarattıklarına, belki ecellerinin yaklaşmış olduğuna hiç bakmazlar mı?…» (*).
Kalb temiz olup bu düşüncelere dalarsa, âhiret için azık hazırlamak arzusu kalbde harekete geçer. Düşünmelidir ki bugüne ka dar kendisine kaç iyi şey nasip oldu ve günah olan kaç şeyden kaçınmıştır. Geçmişteki kusurlarını ve tedarikini hatırına getirmelidir. Bunları düşünmek ve önceden hesap etmek lâzımdır. O hâlde, bir kimseye yol açılırsa, göklerdeki ve yerdeki melekûta bakar ve Allahü Teâlâ’nın yarattıklarındaki nizam ve düzeni görür. Hattâ Allahü Teâlâ’nın Cemâl ve Celâl’ine bakar. Bu düşünce, bütün ibadet ve bütün tefekkürlerden, düşüncelerden üstündür. Çünkü, Allahü Teâlâ’nın tazimi, kalbe bununla hâkim olur, Tâzim, kalbde hâkim olmayınca, muhabbet ve sevgi de galib olmaz. Halbuki saâ detin esası muhabbetin kemâlde olmasındadır. Fakat bu, herkese nasip olmaz. Buna karşılık olarak, Allahü Teâlâ’nm kendisine verdiği nimetleri düşünmesi lâzımdır. Etrafta olan hastalık, fakirlik vo çeşit çeşit belâ ve sıkıntıları düşünüp, kendinin bunlardan kurtarıldığını görünce şükretmesinin vâcib olduğunu anlar. Şükür, emirleri yapmak ve yasaklardan kaçmaktır. Bir müddet bu düşüncede olmak lâzımdır. Çünkü, sabah olduktan sonra güneş doğana kadar farz ve sünnetten başka namaz kılınmaz. O arada kılınacak namazın bedeli zikir ve fikirdir.
İKİNCİ VİRD: Müddeti, güneş doğduktan sonra kuşluk vaktine kadardır. Mümkünse güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar câmide durmalı, namaz kılmak haram olan vakit bitinceye kadar teşbihle meşgul olmalıdır. Sonra iki rekât namaz kılmalıdır. Eğer gündüz müddetinin dörtte biri olan kuşluk vaktine kadar câmide kalırsa, bu vakitten sonra dört, altı veya sekiz rekât namaz kılmak çok faziletlidir. Güneş yükselince iki rekât namaz kılıp, insanlarla alâkalı olan hayırlı işlerle uğraşır: Hasta ziyareti, cenaze teşyii, insanların lüzumlu işleri, yahut ilim meclisine oturmak gibi.
ÜÇÜNCÜ VİRD: Kuşluktan öğle namazına kadar. Bu virdler insanlar hakkında çeşit çeşittir. Bununla beraber dört hâlden birinde bulunur:
Birinci hâl: İlim öğrenmeye gücü yetmesidir. Hiçbir (nâfile) ibadet bundan faziletli değildir. İlim öğrenmeye gücü yeten kimsenin, sabah namazının farzını kıldıktan sonra, ilimle meşgul olması daha iyidir. Fakat bu ilim, âhiret için faydalı ilim olmalıdır. Bu da öyle bir ilimdir ki, dünyaya bağlılığı azaltır, âhirete yönelmeyi artırır. Amellerdeki, işlerdeki ayıp ve kusurları gösterir ve ihlâsa Çağırır. Ama, mücadele, ihtilâf, kısas ve hikâyelere ait bilgiler, uydurma ve düzme lâflar olursa, dünya hırsını artırırlar ve kalbde hased ve övünme tohumunu meydana getirirler. Faydalı ilim dediğimiz ilimler, İhya, Cevâhirü’lKur’ân ve bu kitabımızda toplanıştır. Diğer ilimlerden önce bunlan elde etmek lâzımdır.
İkinci hâl: İlim öğrenmeye gücü yetmez, ama zikir, teşbih ve 1 adetle meşgul olabilir. Bu, çok ibadet edenlerin derecesidir. Yük sek bir makamdır. Bilhassa kalbde galib vaziyete gelmek, kalbe yer*eşmek ve kökleşmek için zikirle meşgul olmak çok mühimdir.
Üçüncü hâl: İnsanları rahata kavuşturan bir şeyle meşgul olmaktır. Sofilere, fıkıh âlimlerine ve fakirlere hizmet etmek gibi. Bu, nafile ibadetten daha üstündür. Çünkü bu, hem ibadet, hem Müslü manlara rahatlık, hem de onların ibadetlerine yardımcı olmaktır. Onların bereketleri ve dualarının te’siri büyük olur.
Dördüncü hâh Bunu da yapamıyorsa, kendi ve çoluk çocuğu için ticaretle uğraşmalıdır. Emaneti korursa, elinden ve dilinden insanlara zarar gelmezse, dünya hırsı mal artırmaya sevk etmezse, kendine yetecek kadara kanaat ederse, o da ibadet edenlerden olur ve her ne kadar sabıklardan ve mukarreblerden olmazsa da Eshâ bü’lYemîn derecesinde bulunur.
Selâmet derecesinde bulunmak, en aşağı derecedir. Ama zamanını bu dört kısımdan birisi ile geçiremeyen helâk olmuşlardan ve şeytana uymuşlardan olur.
DÖRDÜNCÜ VİRD: Öğleden ikindi namazına kadardır. Öğleden önce kaylûle yapmalıdır t1). Gece namazı kılanlar için kaylû le, oruç tutanlar için sahur yemeği gibidir. Gece ibadete kalkılmazsa, kaylûle, mekruh olur. Çünkü fazla uyumak mekruhtur. Kaylû leden kalkınca vakit girmeden önce abdest almalıdır. Hattâ ezan okunmadan önce câmiye gitmeye ve tahıyyetü’lmescid namazını kılmaya gayret etmelidir. Müezzin ezan okurken, tekrar etmelidir. Farzdan önce dört rekât sünnet kılmalıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) bu dört rekâtı uzatır ve «Bu dört rekât namazı kılan kimse ile yetmiş bin melek namaz kılar ve geceye kadar onun için istiğfar ederler». Sonra imamla farzı kılar ve iki rekât daha sünnet kılar. İkindi namazına kadar, ilim öğrenmek, bir Müslümana yardım etmek, zikretmek, Kur’ânı Kerîm okumak veyahut da kendine yetecek kadar helâl kazanmaktan başka bir şeyle meşgul olmaz.
BEŞİNCİ VİRD: İkindi namazından güneşin batmasına kadardır. İkindi namazından önce câmiye gelip dört rekât namaz kılmalıdır. Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur: «İkindi namazının farzından önce, dört rekât namaz kılana Allahü Teâlâ merhamet eder», ikindi namazını bitirince, söylediğimiz şeylerden başka şeyle meşgul olmamalıdır. Çünkü, bu vaktin fazileti, sabah vaktinin fazileti gibidir. Bâhusus buyuruldu: «Güneş doğmadan ve batmadan önce, Rabblni teşbih eyle ve ona hamd eyle» C2). Bu vakitte, Veşşemsl ve duhâhft, velleyll İzâ yağşa ve Kul eûzü’leri okumalıdır. Güneş batınca istiğfar etmelidir.
işte vakti böyle ayırmalıdır, ömrün bereketi bundadır. Her vakitte no yapmak lâzım geldiğine aldırmayan kimsenin ömrü boşa geçer.