Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Doğrusu Yüce Allah, kıyamet gününde:
– ‘Sırf Benim azametim (ve taatım) için birbirini sevenler nerededirler? Benim gölgemden başka hiçbir gölge bulunmayan bugünde ben onları kendi gölgemde gölgelendiririm’ buyurur.”
Enes b. Mâlik (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Üç haslet vardır. Bu üç haslet kimde bulunursa, imanın tadını duyar. Kendisine, Allah ve Rasulünün, başkalarından daha sevimli olması, 2. Bir kimseyi, sadece Allah için sevmesi,Allah’ın, bir kulu (imansızlıktan) kurtarıp (ona İslâm’ı nasib et)tikten sonra o kimsenin tekrar küfre dönmekten, ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi hoşlanmaması.”
(Dine gerçek anlamda bağlı olma, ancak Allah ve Rasulünü her şeyden çok sevmekten geçer. Bunun aksini düşünmek zaten mümkün değildir. Allah ve Rasulü dışında kalan kimseleri sevmedeki ölçü ise; Allah’ı hoşnut etmeyecek sevgilerden ve kızgınlıklardan kaçınmaktır. Bu da; Allah’ın seveceği dostları sevmek, Allah’ın sevgisine layık olmayan kimseleri sevmemektir. Kendisini Müslüman bildiği halde sevgi alemini; samimi Müslümanlaıa, Allah dostlarına değil de İslam dışı hayat süren kimseleri kendilerine ölçü alan kimse ise kendisini muhasebe ve murakabe etmelidir.)
Muâz ibn Cebel (radıyallâhu anh)’dan rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhualeyhivesellem)’i şöyle buyururken işittim:
Yüce Allah şöyle buyurdu: Benim rızam için birbirini seven, benim rızam için bir arada oturan, benim rızam için birbirini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimselere benim muhabbetim vacip oldu.”
Muâz ibn Cebel (radıyallâhu anh)’dan rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhualeyhivesellem)’i şöyle buyururken işittim:
Yüce Allah şöyle buyurdu: Benim azametim için birbirini sevenlere, nurdan minberler vardır. Peygamberler ve şehitler, onlara imreneceklerdir.”
Ömer ibnu’l-Hattâb (radıyallâhu anhj’dan rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Allah’ın kulları arasında öyleleri var ki, peygamber ve şehit değildirler, ama kıyamet günü Allah katındaki mevkilerinden dolayı peygamberler ve şehitler onlara imrenirler’ buyurdu. Sahabiler:
– ‘Ey Allah’ın Rasulü! Bize haber verir misin? Onlar kimlerdir?’ dediler. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Onlar, aralarında alıp verdikleri bir mal ve akrabalık olmadığı halde Allah’ın ruhu ile birbirlerini sevenlerdir. Allah’ın adına yemin ederim ki, on¬ların yüzleri nurdur ve kendileri nur üzerindedirler. insanlar korktuğu zaman onlar korkmaz, insanlar üzüldüğünde onlar üzülmezler’ buyurdu ve (sonra da Yüce Allah’ın): “Haberiniz olsun ki! Allah’ın sevgili kullarına korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir” (Yunus: 10/62) âyetini okudu.”
(Hadisteki, “Allah’ın ruhu ile birbirlerini severler” cümlesindeki “ruh” kelimesi, “Kur’an-ı Kerim” olarak izah edilmiştir. Nitekim Şûra sûresinin 52. âyetindeki “ruh” kelimesi de “Kur’an” diye tefsir edilmektedir. Burada Kur’an’a “ruh” denilmesi; bedenler ruhla yaşadığı gibi, kalplerin de Kur’an’la hayat bulmasından dolayıdır.)