Ünlü Düşünürlerin Hz. Muhammed İle İlgili Düşünceleri

By | 15 Ağustos 2015

unlu-dusunurlerin-hz-muhammed-ile-ilgili-dusunceleriSir W. Miur ‘Muhammed’in Hayatı’ adlı eserinde “Hz. Muhammed hakkındaki bütün neşriyatımız bir nokta üzerinde ittifak eder. O da onun ahlâkının temizliği ve yüceliğidir.” der.
Bu nedenle Büyük Alman imparatorluğunun kurucusu, devlet adamı, filozof ve dâhi Prens Bismark, O’nu (sav) bilip tanıdıktan sonra; “İnsanlık senin gibi seçkin, kudretli bir dehayı bir defa görmüş, bundan sonra görmeyecektir. Senin heybetinin (büyüklüğünün) huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim.” demekten kendini alamaz.
Bu nedenle bilim kurgu romanlarıyla ünlü William Ford Gibson: “Hz. Muhammedi sevmeyenler, onu yeterince tanımayanlardır.” der.
Ünlü Fransız yazar, şâir ve siyaset adamı Lamartine: “İhsan büyüklüğü hangi ölçüyle ölçülürse ölçülsün acaba O’ndan daha büyük bir insan bulunur mu?” diyerek Peygamberimizin büyüklüğü karşısında hayret ve muhabbetini dile getirir.
Alman yazar, şâir ve filozof Goethe ise; “Hiç kimse Muhammed’in kurallarından daha ileri bir adım atamaz. Biz Avrupa Milletleri, medeni imkânlarımıza rağmen Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağmdayız. Şüphe yok ki bu yarışmada kimse onu geçemeyecektir. ” der. Bu hayranlık ve takdirini de bir şiiriyle aktarır bize:
Yıldız yıldız parlaklık
O ki bir dağ pınarı
Bulutlar üstü aklık
Yücelikler eşiği,
Yamaçlar, loş kuytular.
Melek sallar beşiği,
Nur içinde uyuklar…
Semada bir coşkunluk
Dar geçitler vadiler…
Her pınar oluk oluk,
O pınar’a erdiler.
Nefesiyle yeşermiş,
Çimenler ve çiçekler.
Gümüş ışıklar sermiş,
Onun yolunu bekler.
Pınarlar haykırıyor:
“Sakın bırakma bizi!
Çöller kızgın, akmak zor,
Kum yutar hepimizi.
Peki, der Dağ pınar’ı
Toplayıp pınarları.
Kabarır, coşar, taşar
Yeni ülkeler aşar.
Doğar geçtiği yerde
Şehirler, mamureler
Nakışlar mermerlerde,
Alev uçlu kuleler.
Bağlılarını taşır,
Eteğin Rahmana…
Yürür, gider, karışır
O İlahî Ummana… ”
Ünlü düşünür Bernard Shaw ise insanlığa şöyle sesleniyordu: “Ben bu hayret uyandırıcı İnsan’ın hayatını inceledim. Benim görüşüme göre O’nu insanlığın kurtarıcısı olanı k tanımamız lâzımdır. ”
Dünyanın fikir tarlalarında yetişen bu düşünürler, bütün bunları, O’nun o tertemiz hayatı ve Allah’ın desteğiyle dımyada gerçekleştirdiği benzersiz maddi, manevi değişim rüzgarları sebebiyle söylemişlerdi.
Nitekim Peygamber Efendimize bir sürü yakıştırmalara yeltenen düşmanlarına Peygamber Efendimiz de KuPan’m diliyle şöyle diyordu: “Bilirsiniz ki Ben, sizin içinizde bundan mıce yıllarca bulundum. Siz hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?”
Yani, onlara şöyle demek istiyordu: “ Çocukluğumdan beri (kırk yaşıma kadar) en ince detayına kadar nasıl bir hayat geçirdiğimi bilirsiniz. Hiçbir kötü huyumu gördünüz mü? Kimseye haksızlık ettiğim var mıydı? Yalan söylemek şöyle dursun, hakkımda bir şüphe veya bir şaibeye neden olacak bir davranışımı gördünüz mü? Hepiniz beni, iffet, doğruluk, dürüstlük sahibi ve emanete riayet eden güvenilir Muhammed olarak kabul etmiyor muydunuz? Şimdi neden bana böylesine hak etmediğim sözler söylüyor ve iftirada bulunuyorsunuz? Eğer aklınızı kin ve düşmanlıklarınıza esir etmeden düşünmüş olsanız, bunları bana söylemez ve Peygamberliğimi doğrulardınız. Eğer Allah bana emretmeseydi tek başıma bütün dünyaya, tüm inançlara karşı meydan okumak gibi ağır bir görevin altına nasıl girer ve nasıl hiç kimsenin tek başına seçemeyeceği böylesine tehlikeli bir yolu seçebilirdim! Eğer böyle ağır ve tehlikeli bir görevi yapmaya başladıysam bilin ki, Allah, bana eğitim ve öğretimle elde edilmeyecek vahiy ve Peygamberlik verdiği içindir. Ben dersimi de, emrimi de O’ndan alıyor, size iletiyorum. Vazifem sadece bu.”
Peygamber Efendimizin mübarek kalbi, Allah tarafından tertemiz hale getirilmiş olmasına rağmen, günde yetmiş
defa Allah’tan affını diliyor ve tevbe ediyordu. Günahların sel gibi üzerimize aktığı günümüzde, kalbimizi temiz tutmamız için, bizim ne kadar tevbe ve af dilemeye ihtiyacımız olduğunu derin derin düşünmeli değil miyiz? Çocuklarımızın o körpe dimağlarının ve nazik kalplerinin de bu günahlarla kirlenmemesi için tir tir titremeli değil miyiz?
Çünkü onlar “gözümüzün nuru” “dünyamızın süsü” ve Allah’ın bize en “değerli emanetleri”dir.
Onları her türlü günah ve tehlikelerden korumanın yolu da, Peygamber Efendimizin hayatını kendilerine rehber edinmelerini sağlamakla mümkün olabilir ancak.