Tasavvuftan Gaye Nedir?

By | 21 Temmuz 2015

Ttasavvuftan-gaye-nedirasavvuf mesleğine sülükten gaye, Haktan razı olup, Hak rizasmı arayıp bulmaktır. HAK ÎLE HAK OLMAKTIR. Bu, öyle bir hâlettir ki, beyana ne lisan ne de lügat kâfi gelmez. Bu öyle bir haldir ki, aklın ve fikrin mâverasmdadır. HAK ÎLE HAK OLMAK, BEKA-BÎLLAH MERTEBESİNE ERİŞMEKTİR. Beka-billah mertebesine erişenler, bu makama zevk ile muttali olurlar. Onu, başkalarına açıp söylemek isteseler bile, açıp söyleyemezler. Çünkü, Hak ile Hak olmayı ifade ve beyan edebilecek kabiliyet, beşer lisanına verilmemiştir. Meğer ki, ol hak ile mest olsun ve kelâmı kendi arzusu olmaksızın o ağızdan zuhura gelsin.. Hallâc-ı Mansur’un ENEL-HAK, Cüneyd-i Bağdadi’nin LEYSE CUBBETİ SIVA’ALLAH ve Bayezid-i Bestami’nin SÜBHANE MÂ AZAMU ŞÂNÎ demeleri gibi kelâmı kendi ağızlarından olduğu halde, Hakkın tecellisi ve tenezzülü ile zuhur eylemiştir. Hakta hak olup, Hak tecelli etmeden, iradesi elde iken aynı dâvaya kalkışsa, bu iddiası kendi zu’mu olur. Ona zavallı nazariyle bakılır ve akıl noksanlığına hükmolunur. Şu var ki, Firavun gibi: «BEN, SİZİN YÜCE RABBİNİZİM!» diyenler, ancak küfürlerini izhar etmiş, iyman ve islâmdan çıkmış olurlar.
Hak ile hak olanların, bu sırrı açmaları için, o mânayı lâfızlarla söylemek şöyle dursun, hatta elfaz tayini dahi mümkün değildir. Bu sözün zuhuru, yalnız kuvve-i bedeniy- yenin ifnası olmayıp, belki zatından bil-külliye kaybetmedikçe, bu makama vüsul mümkün değildir. Böyle olunca; ne vücut, ne beden, ne zat, ne sıfat ne de kelâm kalır.