Şeytan Düşmanlığı

By | 24 Eylül 2014

pardesu

 

seytan1Rasûlüllah (s.a.v.) dedi ki:

Kalbde iki parlaklık (ilham) vardır. Biri melekten gelen, diğeri şeytan tarafındandır. Hakkı doğrulamaya ve iyiliğe çekenleri bilsin ki melekten; Al­lah tarafındandır. Böyleler Allah’a hamd etsin!

Şeytandan olan, kötülüğe götürür. Hakkı yalanlar. Hayır yapmaktan alıkoyar. Kim bunları nefsinde hissederse bilsin ki, Allah’ın huzurundan ko­vulmuş şeytandır.

Peygamber (s.a.v.) sonra şu ayeti okudu:

“Şeytan fakirlik korkusunu verir. Çirkinlik ve fuhşu emreder.”

(Bakara/263)

Hadiste geçen iki ilhamı Haşan Basri (k.s.) şöyle açıklamıştır:

“Kalplerde dolaşan iki ilhamdan (parlaklık) biri Allah’tan diğeri şey­tandandır. Allah’ın bağışı o insanın üzerine olsun ki, şeytanın değil Allah’tan olan parlaklılığa uyar. Şeytandan olana karşı cihad eder…

Cabir ibn-i Ubeyd (r.a.) dedi ki, ibn-i Zeyyad’a dedim ki:

“— Ben kalbimde hiçbir vesvese hissetmiyorum.” Bana şu cevabı ver­di:

“— Kalp hırsızların uğradığı bir eve benzer. Eğer ondan birşey bulur­larsa karıştırırlar. Boş buldukları zaman bırakıp giderler.”

Şeytan boş evlere girip vesvese vermez!

Zira Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Benim kullarınım üzerinde şeytanın gücü-otoritesi yoktur.”

(Hicr/42)

“Nefis ve hevasının buyruklarına uyan şeytan (hevasma) tapmış olur. Allah’a kul olmaz.”

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Hevasını ilahlaştıranı gördün mü?” (Casiye/23)

Ayet, heva-i nefse uyanın Allah’a kulluk değil, hevaya kulluk ettiğine işaret ediyor…

Amr ibni As (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’e şöyle dedi:

“— Ey Allah’ın Elçisi, şeytan, ben namazdayken Kur’an okumamla arama girdi!”

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“— Bu Hınzıp denilen şeytandır! Şayet onu hissedersen Allah’a sığın ve sol yanına üç kez tükür!”

“Ben öyle yaptım ve şeytan gitti” dedi.

Abdest esnasında vesvese veren “Velehan” denilen bir şeytan vardır. Ondan Allah’a sığınınız!

İnsanı şeytanın vesvesesinden ancak onun zikrettiğinin dışında bir şeyi zikretmekle giderilir. Çünkü kalbe birşey girdiği zaman, kalbin içindekiler, oradan çıkarak kalbi diğerine terk eder.

‘ Şeytan, kalbe, Allah’la ilgili ve onun emri dışında vesvese verir. Her- şey zıddıyla tedavi edilebilir. Şeytanın vervesesinden kurtulmanın yolu, Al­lah’ı zikretmekle mümkündür. Şeytan’ın şerrinden kurtulmak için şu denil­melidir. “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, Allah’tan daha güç­lü ve büyük yoktur. “La havle vela kuvvete illa billahil azim.” bunları söyliyen şeytanın vesveselerinden Allah’a sığınmış olur. Şeytanın vesvese­sinden, Allah’ı zikretmekle, kurtulabiliriz. Buna takva sahiplerinin gücü ye­ter. Şeytan takva sahiplerinin etrafından dolaşııki, dalgın anlarını bulup ves­vese versin.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor.

“Şeytanın takva sahihlerine vermiş olduğu vesveseye karşı Allah’ı zikrederek vesveseyi görür ve vazgeçerler.” (Araf/201)

Mücahid: “O vesvese veren şeytanın şerrinden.” (Nas/4) ayetini şöyle açıklıyor:

“Şeytan vesvese vermek üzere kalbe girmeye çalışır, Allah’ı zikredince şeytan gizlenir. İnsan zikirden gafil olduğu zaman kalbe vesvese verir. Al­lah’ı zikreden kalbe nur doğar. Zikreden kalp ile vesveseli kalp gece ile gün­düz gibidir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:

“Onların şeytan öyle kalplerine girmiştir ki, Allah’ı zikirden gafil­dirler.” (Mücadele/19)

Enes (r.a.) dedi ki: Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki:

“— Şeytan burnunun hortumunu müslümanın kalbinin üzerine koy­muştur. Şayet müslüman Allah’ı zikrederse, gizlenir, zikirden gafil olursa, onun kalbini eline geçirir.”

Yine Rasûlüllah insanoğlunun kanında gezer ve ona devamlı vesvese verir. İnsan aç kaldığı zaman şeytanın gücünü kırar. Şeytan şehvetle birlikte kalbin etrafında oturur.

Allah-u Teâlâ şeytandan şöyle habeı veriyor:

“Şeytan dedi ki, madem sen beni azgınlığa mahkum ettin. Ben de buna karşılık, yemin olsun ki onları saptırmak için pusu kurup oturaca­ğım..

Yemin olsun ki, onların sağlarından, sollarından, yanlarından ge­leceğim, sen onların çoğunu şükreder bulamıyacaksın.” (Araf/16-17)

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle dedi:

“Şeytan insanoğlunun yolunun üzerine oturur, kişi İslâmî kabul etmek istediği zaman ona vesvese vermeye başlar.”

Şeytan şöyle der:

“Eski ve ataların inançlarını terk edip müslüman mı oluyorsun?”

O şeytanı dinlemez, müslüman olur.

Müslüman hicret etmek istediği zaman yoluna çıkar ve şöyle der:

“Yerini yurdunu , kurulu düzenini bozarak hicret mi ediyorsun?”

O şeytanı dinlemez, hicret eder.

Cihad etmeye çıktığı zaman, şeytan yoluna çıkarak şöyle seslenir:

“Canını, malını, cihad ederek helak mı edeceksin? Sen başkalarını öl­dürecek, onlar seni öldürecek. Sonra karını başkaları mı alacak ve malını başkaları mı bölüşecek?”

Ona isyan ederek, cihad eder.

Rasûlüllah (s.a.v.) dedi ki:

“Kim bunları yapar ve vefat ederse Allah-u Teâlâ onu cennetine koyar.”