Regaib Gecesi

By | 7 Nisan 2015

regaib-gecesi    Receb-i Şerif’in ilk Cuma gecesinde gafil olmamak gerekir. Çünkü bu geceye melekler Leyle-i Regaib demişlerdir. Zira o gecenin üçte biri geçtiğinde göklerde ve yerlerde bir melek kalmaz ve hepsi Kâbe-i Muazzama’nın etrafında toplanırlar. Mevla onlara “Ey meleklerim, niçin toplandınız? Benden istediğiniz nedir? Dilediğinizi isteyin.” Onlar da “Ya Rabbi! Receb ayında oruç tutanları affet.” Mevla da “Bende affettim” buyurur.
Hazreti Enes îbn-i Malik’ten (Radıyallâhü Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: Her kim Receb-i Şerif ayının ilk Perşembe gününü oruçlu geçirir, sonra Cuma gecesi olan o gecede akşam namazı ile yatsı namazı arasında on iki rekat namaz kılar ve her rekatta da bir FATİHA suresi, üç KADİR suresi ve on iki kere de İHLAS suresini okursa ve (bu namazı) her iki rekatta bir selam vererek kılarsa ve namaz bittikten sonra  (Allâhümme salli alâ Muhammedin nebillil ümmiyl ve alâ âlihi ve sellim) ‘Ey Allah’ım! Nebiyyi Ümmi olan Hazreti Muhammed’e (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ve O’nun âline salat eyle’ diye yetmiş kere bana salat okur, sonra secdeye kapanarak secdesinde yetmiş kere (Sübbûhun kuddûsün rabbül melâiketl verrûh) ‘Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh’un (Cebrail’in) Rabbidir’ diye teşbihte bulunur. Başını kaldırdıktan sonra iki secde arasında otururken (Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta’lemü feinneke entel azîzül e’zam) ‘Ey Rabbim! Bağışla ve acı. Bildiğin (ki bütün günahlarımı bilirsin) günahlarıma ceza verme. Şüphesiz ki Sen, en ulu ve en yüce olansın’ der. Daha sonra ikinci kez secdeye varır ve tekrar yetmiş kere (Sübbûhun kuddûsün rabbül melâiketi verrûh)‘Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh’un (Cebrail’in) Rabbidir’ diye teşbihte bulunur. Namaz bittikten sonra da Allahü Teâlâ’dan (Celle Celâlühü) dile¬ğini isterse Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) o dileği muhakkak yerine getirir.”
Resulullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) sözlerine şöyle devam etti:
“Nefsim kudret elinde olan Allah’a (Celle Celâlühü) yemin ederim ki, erkek veya kadın herhangi bir kul bu namazı kılarsa muhakkak ki Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü), denizlerin köpükleri, kum taneleri, dağların ağırlığı, yağmurların damlaları ve ağaçların yaprakları kadar fazla da olsa, o kimsenin bütün günahlarını bağışlar.
Bu kişi, hane halkından yedi yüz kişiye kıyamet günü şefaatçi kılınır. Kabre indiği ilk gecesinde bu namazın sevabı güler yüzlü bir şekilde kendisine gelerek tatlı bir dille ona;
‘Ey dostum! Sevinebilirsin, muhakkak ki her zorluktan kurtuldun!’ dediğinde o kimse;
‘Sen de kimsin? Vallahi senden daha güzel yüzlü, tatlı dilli ve hoş kokulu bir şahıs görmedim’ der.
O da ona ‘Ey sevgilim! Ben şu sene, şu ay, şu gece kılmış olduğun namazın sevabıyım. Bu gece, isteğini yerine getireyim, tek başına kaldığın şu anda sana yoldaş olayım ve yalnızlık hissini gidereyim diye geldim. Sur’a üfürüldüğü zaman da, kıyamet günü toplanılan meydanda başının üzerinde gölge olacağım.
Artık müjdelenebilirsin. Zira Mevla Teâlâ’dan (Celle Celâlühü) ebediyen hiçbir hayrı kaybetmeyeceksin’ diye cevap verir.”