Ramazan-ı Şerif Ayının Fazileti

By | 7 Nisan 2015

ramazan-i-serif-ayinin-fazileti   “Ramazan ayı ki, insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak Kur’an o ayda indirilmiştir. Şimdi, sizden kim bu aya erişirse orucunu tutsun. Kim hasta olur veya seferde bulunursa tutamayacağı günler sayısınca başka günlerde (kaza etsin!) Allah (Celle Celâlühü) size kolaylık diler, güçlük istemez.”
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Ramazan ayı (size) gelmiştir. O, çok bereketli bir aydır. Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü), o ayda sîzlere yönelir ve hususi rahmetini indirir. Hataları affeder, duaları kabul eder. Sizin (hayırda) yarışmanıza bakar ve sizinle meleklere karşı övünür. O halde iyiliklerinizi Allah’a (Celle Celâlühü) gösterin. Bedbaht kişi, bu ayda Allah’ın (Celle Celâlühü) rahmetinden mahrum olandır.”2
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Ramazan’da ümmetime, önceki ümmetlere verilmeyen beş özel şey verilmiştir:
1- Oruçlunun ağız kokusu, Allah (Celle Celâlühü) indinde misk kokusundan daha hoştur.

2- Denizlerdeki balıklar bile onlar için, iftar edinceye kadar dua (istiğfar) ederler.

3- Cennet her gün onlar için süslenir. Allahü Teâlâ’ya (Celle Celâlühü) şöyle buyurur; Yakında benim salih kullarım (dünyanın) meşakkatini üzerlerinden atıp sana geleceklerdir.

4- Diğer aylarda yaptıkları kötülükleri, bu ayda yapmasınlar diye, azgın şeytanlar bağlanır.

5- Ramazan’ın son gecesi oruç tutanlar bağışlanır.”
Sahabe-i Kiram (Radıyallâhü Anhüm), “Ya Resulallah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem), o (mağfiret gecesi) Kadir gecesi midir?” diye sorduklarında, “Hayır, fakat (kaide şudur ki) işçiye ücreti, işini bitirdiğinde ödenir” buyurdu.
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) ve O’nun melekleri sahur yemeği yiyenlere rahmet indirirler.”
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim (dinen geçerli) hiçbir özrü olmadığı halde, Ramazan’ın bir gününü dahi (bilerek) oruçsuz geçirirse Ramazan’ın dışında, ömür boyunca oruç tutsa da onun yerini asla tutamaz.”
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Ey insanlar! Üzerinize büyük ve bereketli bir ay gelmektedir. Onda bir gece (Kadir gecesi) vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü), o ayın orucunu farz kılmış ve gece ibadetini (teravihi) çok değerli bir nafile kılmıştır. Kim bu ayda bir iyilik (nafile) ile Allah’a (Celle Celâlühü) yaklaşırsa, Ramazan dışında bir farzı yerine getiren gibidir. Kim de bu ayda bir farzı yerine getirirse, bu ayın dışında yetmiş farzı yerine getiren gibidir. Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay, insanların acılarına ortak olma ayıdır. Bu ay mü’minin rızkının arttığı aydır. Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, bu onun bütün günahlarının bağışlanmasına ve cehennem ateşinden kurtulmasına sebep olur. Oruç tutanın sevabından bir şey eksiltilmeden aynı sevab ona da verilir.” Sahabe-i Kiram (Radıyallâhü Anhüm) dediler ki:

“Ya Resulallah, hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bolluğa sahip değiliz.” Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “(Bu karın doyurmaya bağlı değil) Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü), bu sevabı bir hurma ile bir yudum su ile veya bir tadımlık süt ile iftar ettirene de lütfeder. Bu öyle bir aydır ki, başlangıcı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem ateşinden kurtulmaktır. Kim bu ayda kendisine hizmet edenlerin işlerini hafifletirse, Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) onu bağışlayıp cehennemden azad eder. Siz bu ayda dört şeyi çokça yapınız. Onlardan ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer iki şeyi yapmaktan başka çareniz yoktur. Rabbinizi razı eden iki şey, Lâ ilâhe illallâh (yani kelime-i tevhidi) söylemek ve istiğfar etmektir. Kendisinden başka çareniz olmayan iki şey ise, cenneti istemeniz ve cehennemden Allah’a (Celle Celâlühü) sığınmanızdır. Kim oruçluyu su ile iftar ettirirse, Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) ona (kıyamet günü) benim havzımdan öyle bir su içirir ki, cennete girene kadar bir daha susamaz.”

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

“Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) buyuruyor ki: İnsanoğlunun her işi kendisinindir. Ancak oruç müstesnadır. Çünkü o, benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm. Oruç, günahlardan koruyan bir ameldir. Oruç tutmaya başladınız mı, oruçlu olan kimse kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Birisi ona küfreder yahut döver ve söverse ‘Ben oruçluyum’ desin. Muhammed’in (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) hayatı kudret elinde olan Zat’a yemin ederim ki oruçlu kimsenin ağız kokusu, Allah (Celle Celâlühü) indinde misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar zamanında, diğeri ise orucu ile bana kavuştuğu zamanda.”