Ölümü Hatırlamak

By | 1 Nisan 2015

olumu-hatirlamak    Öleceğini bilen ve aklı başında olan her mü’minin dâimâ ölümü hatırlaması, ölüm için hazırlık yapması, “tövbesini her an yenilemek, kendini hesaba çekmek, yaptığı haksızlıklardan helâllik istemek, borçlarını ödemek ve vasiyetini yazmak sûretiyle” her an ölecekmiş gibi yaşaması müstehabdır. Ölüm herkesin başına gelecek ve herkes ölüm şerbetini içecektir. Bundan dolayı ondan gaflet etmemelidir.
Ölümü hatırlamanın müstehab olduğunu söyledik; çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Hayatın bütün tadım tuzunu yıkıp yok eden ölümü çokça hatırlayınız. ”

Bir diğer hadiste ise şöyle buyurmuştur;

“Ölümü çokça hatırlayınız,- çünkü siz onu zenginlik içindeyken hatırlarsanız ölüm zenginliğin saflığını bulandırır,-darlık içindeyken hatırladığınızda ise size genişlik verir.”
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.);
“İnsanların en akıllı ve dirayetlisi kimdir, bilir misiniz? En akıllıları ölümü en çok hatırlayanlardır; en dirayetlileri ise onun için en çok hazırlık yapanlardır. ”

buyurunca sahabe, “Ey Allâh’ın Rasûlü! Peki bunun emaresi nedir?” diye sordu. Bunun üzerine 0 (s.a.v.) şöyle cevap verdi:
“Aldanışyurdundan uzaklaşmak ve sonsuzluk yurduna yönelmektir.”

Bilge Lokman (a.s.), oğluna şöyle demiştir:

“Yavrum, tövbeni yarına bırakma; çünkü ölüm sana ansızın geliverir. ”

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Varlıklı bir kişinin, vasiyeti yazılı olmadan üstüste iki gece geçirmesi doğru değildir. ”
Bir hadiste şöyle buyrulmuşum
“Hesaba çekilmeden önce siz kendi kendinizi hesaba çekin ve tartıya çıkmadan siz kendinizi tartın. ’’
Abdullah b. Ömer’den Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Sonsuza dek yaşayacak gibi dünya için çalış; yarın ölecek gibi âhiret için çalış. ’’

Şu halde akl-ı selim sahibi bir mü’min, ölmeden önce yaptığı haksızlık ve günahlardan ve borçlarından kurtulmalıdır. Bunu yapmazsa bilmelidir ki onlar karşılığında rehin olacak ve kabrinde azap görecektir ve o zaman gücü kuvveti kesilecek, bütün çareleri tükenecek, ailesi ve komşuları onu yüz üstü bırakacaktır. Dost düşman; kadın, erkek, çoluk-çocuk herkes onun malına üşüşecektir. Onu bu günahların ve borçların yükünden kurtarabilecek tek şey, dünyada iken borcunu ödemek, haksızlık yapmışsa sahiplerinden helâllik almak ve günahlan için tövbe etmek ya da merhamet sahibi Allâh’ın onu rahmetiyle kuşatmasıdır. Çünkü o merhametin yegâne kaynağıdır. Rahmetine lâyık gördüğü kullarına sonsuzluk yurdunda her neyi dilerse onu verir.

Semûra b. Cündüb’den (r.a.) şöyle nakledilmiştir:

Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) huzurundaydık. Birinin cenaze namazını kıldırdıktan sonra bize dönerek “Buradafalancanın ailesinden kimse var mı?” buyurdu. Birisi “Ben vanm” dedi. Hz. Peygamber, “Bu şahıs, borcu karşılığında esir tutuluyor” buyurdu. Bunun üzerine ailesi ve onun için yanıp tutuşanlar hemen koştular ve onun borçlarını ödediler. Neticede o şahıstan alacaklı hiç kimse kalmadı.

Hadisin bir başka tarikinde ise Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bu şahıs, borcu yüzünden cennet kapısında bekletiliyor.”
Hz. Ali’den şöyle nakledilmiştir:
Ashab-ı suffadan birisi vefat etmişti. “Ey Allah’ın Rasûlü, Bu zat bir dek dinar ve dirhem bıraktı” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), “İki od yarası. Arkadaşınızın namazını siz kılın ” buyurdu. Bu şahıs öldüğünde henüz ödemediği borcu bulunuyordu.
Bir diğer rivayet ise şöyledir:

Hz. Peygamber (s.a.v.), Medîneli müslümanlardan birinin cenazesine geldi ve “Ödemediği borcu var mı?” diye sordu. “Evet” cevabını alınca ayrılmaya yeltendi. Hz. Ali bunu görünce “Ben onun borcuna kefilim” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber o şahsın cenaze namazını kıldırdı ve ardından şöyle buyurdu:
“Ali! Sen Müslüman kardeşini borçtan kurtardığın gibi Allâh da seni cehennemden kurtardı. Her kini, bir diğerini borç esaretinden kurtarırsa Allâh da onu kıyamet pilini cehennemden kurtaracaktır.”
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde boynuzsuz koçun boynuzlu koç üzerindeki hakkına varıncaya kadar bütün haklar sahiplerine iade edilecektir.”
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Başkalarına zulmetmekten kaçının; çünkü zulüm kıyamet gününde kat kat karanlık olarak sahibinin üzerini bürüyecektir. Çirkin sözlerden ve işlerden de sakının; çünkü Allâh çirkin işleri hiç sevmez. Cimrilikten de sakının; çünkü cimrilik sizden öncekileri mahvetmiştir: onlardan akraba ile her türlü ilişkiyi kesmelerini istemiş ve onlar gereğini yapmışlardır; onlardan başkalarına haksızlık etmelerini istemiş, bunun da gereğini yapmışlardır. ”