Niyet

By | 22 Ekim 2014

niyetMü’minlerin emiri Ömer İbnü’l-Hattâb (radıyallâhu anh)‘ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
“Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Ameller, niyetlere göre değerlendirilir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti, Allah’a ve Rasulüne ise, onun hicreti Allah ve Rasulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.”

(Kişinin yaptığı işler, niyete göre değer kazanır. Bu durum Allah katında da, kulun yanında da böyledir. Aynı eylemi yapan iki ayrı kişi, niyetlerindeki farklılık sebebiyle birbirine zıt karşılık görebilirler. Çünkü şer’i hükümler ve dinî sorumluluklar, iki esas üzerine kuruludur:
a. Organlarla yapılan ameller, işler, hareketler ve davranışlar.
b. Kalbin bir şeye yönelmesi, onu kastetmesi, o şeye varması, onu kabullenmesi şeklindeki kalbı amellerBu sebeple bütün amellerin değer kazanması, ilk önce içimizdeki gizli niyetlere, ikinci olarak ta organların görünürdeki fiil ve hareketlerine dayanmaktadır.)

2. Abdullah ibn Abbâs (radıyallâhu anh)’dan rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), Fetih günü (yani) Mekke’nin fethi günü:

– ‘Artık hicret yoktur. Fakat cihad ve niyet var! Cihada çağrıldığınız zaman derhal gidin’ buyurdu.”

(Hadiste belirtilen “Fetih”den kasıt; Mekke’nin fethidir. Çünkü Mekke’nin fethinden önce Müslüman olan herkesin, Medine’ye hicret etmesi gerekiyordu. Zira Medine’de Müslümanların sayıca az olması, güçlenmelerine engel olmaktaydı. Mekke’nin fethinden sonra Arabistan’da yaşayan müşrikler, kabileler halinde İslam’a girdikleri için, artık sayı artmış ve düşman tehlikesi de çok azalmıştı. Bu durum, Medine’ye hicret gereğini de ortadan kaldırmıştı. Bu nedenle de Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), fetihle birlikte hicreti yasakladı. Hatta hicret şartıyla biat etmek isteyenlere; “Artık cihad ve niyet vardır” buyurmuştur.
Şu halde hadisin anlamı; “Medine’ye hicret etme” anlamında vatandan ayrılmak, kalkmıştır. Artık cihan kastıyla vatandan ayrılmak, iyi niyetle küfür memleketinden bir başka yere kaçmak, okumak için memleketi terk etmek, fitne sırasında dinini kurtarmak gibi kasıtlarla vatanı terk etmek, Kıyamete kadar bakidir.)

3. Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’
– ‘Allah bir topluluğa azab etmeyi dilerse azab (ilk önce) o topluluğun içindekilere isabet eder. Daha sonra bu kimseler, (kıyamet günü işlemiş oldukları) amelleri üzerine diriltilirler!’ buyururken işittim.”

4. Câbir (radıyallâhu anh)’dan rivayet edilmiştir:
“Bir gazada Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’le birlikte idik. Derken Peygamber(sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Gerçekten Medine’de öyle kimseler var ki, siz bir yolda yürür veya bir vadiyi geçersiniz onlar muhakkak sizinle beraberdirler. Çünkü onları (seferde bulunmaktan ancak) hastalık alıkoymuştur’ buyurdu.”