Mücâhedeyi Tamamlayan Unsurlar:Nefs-i Emmareyi Tanımak

By | 23 Mart 2015

mucahedeyi-tamamlayan-unsurlarnefs-i-emmareyi-tanimak      Nefs-i emmâreyi tanımasına gelince onu Allâh’ın koyduğu yere koyar, O’nun nitelediği gibi niteler ve ona Allâh nasıl emretmişse öyle davranır. Çünkü nefs-i emmâre kişiye İblis’ten daha çetin bir düşmandır. Zira İblis, kişiye sözünü nefs-i emmâre vasıtasıyla geçirir. Nefs-i emmârenin tabiatının ne olduğunu, neyi dilediğini, neye çağırdığını, neyi emrettiğini, nasıl zayıf bir yaratılışa sahip, tamahkâr, açgözlü, asılsız iddiaların sahibi, Allâh’a itaatten ayrılan ve olmayacak şeylerin hayâlini kuran bir şey olduğunu bilir. Nefs-i emmârenin korkusu güven; ümidi, kuruntu; doğru sözü yalan ve iddia ettiği şeyler boş ve asılsızdır. Ondan gelen her şey bir aldanma vesilesidir ve övülecek hiçbir fiili yoktur. Nefsinden dışa vuran hiçbir şey onu aldatmamak ve nefsinin umduğu hiçbir şeyin beklentisi içinde olmamalıdır. Onun bağlarını çözerse huysuzlanıp kaçar; istediğini verecek olursa helâk olur. Gafil davranıp onu hesaba çekmezse arkasını döner. Ona muhalefet etmekten aciz kalırsa günahlara dalar.

Nefsinin hevâ-hevesine tâbi olursa cehenneme düşer. Nefsin bir hakikati ve hayra yönelmesi yoktur. O, her türlü belanın başı ve rezil-rüsvalığın kaynağıdır. İblis’in madeni ve her türlü kötülüğün kaynağıdır. Onu ya-ratıcısından başka hiç kimse lâyık-ı veçhile bilemez. O, Allâh’ın nitelediği vasıflardadır. Ne zaman korku izhâr etse güvendedir; ne zaman doğruluk iddia etse yalan söylemektedir. Ne zaman samimiyetin sözünü etse gösteriş yapmakta ve kendini beğenmektedir. Doğru söyleyip söylemediği hakikatle yüzleşildiğinde ortaya çıkar. Nerede bir bela musibet varsa ondan nasibini almıştır. Bundan dolayı kul, onu hesaba çekmeli, tanımalı, murâkabe etmeli, davet ettiği ve müdahale ettiği her şeyde onunla mücadele etmelidir. Çünkü onun iddia ettiği hiçbir şey gerçek değildir. O, sahibini helâke sürüklemek için elinden geleni yapar. Hangi kötü vasıfla nitelenirse bu kötü vasıf onda ziyadesiyle var demektir. Nefs-i emmâre İblis’in arayıp da bulamadığı bir hazinedir. Onda huzur bulur, onunla konuşup dertleşir.

Kul, nefsinin hangi niteliklere sahip olduğunu öğrenince nefsini tanımış olur ve böylece nefsi onun gözünde değerini ve yaptırım gücünü kay¬beder. Nefsine karşı Allâh’ın yardımıyla güçlenir.

Kulda bu üç haslet bir araya gelince onlara karşı Rabbinden yardım dilemeli ve aslâ gafil davranmamalıdır. Çünkü o, nefsini terbiye etmek ve heva hevesine karşı koymak hususunda güçlü olursa bütün kötü hasletlere karşı güç kazanır. Şu halde o, tek olan ve ortağı olmayan Allâh’m yardımıyla kararlı davranmalı ve bütün bu konularda Rabbinden başka kimseye meyletmemelidir. Şayet bunu yapmazsa hayra muvaffak olamaz ve Allâh onu nefsiyle başbaşa bırakır. Dolayısıyla kul bütün bu hususlarda Allâh’tan yardım dilemeli ve Allâh’ın emrettiği ve yasakladığı her hususta onun nzasına tâbi olmalıdır; Rabbi dışında hiç kimseyi memnun etme gayretinde olmamalıdır. Şayet bunu yapabilirse Allâh onu doğruya ve hayra muvaffak kılar, onu sever, sevmediği işlerden onu uzak tutar. Marifetullaha erişen ârif kulların perdesiyle onu örter.