Kardeş Kavgası Nasıl Önlenir ?
Çoğu zaman ana baba, haklıyı-haksızı tespit edeceğiz diye araya girer; hâlbuki onlar araya girdikçe işler çıkmaza sürüklenmektedir. Çünkü kimin, hangisine vurduğu; hangisinin, kime hakaret ettiğinin anlaşılması o kadar kolay değildir. Bu bakımdan, araya fazla girilmemeli, anlaşmazlığı kendi aralarında çözmeleri gerektiği, söz ve davranışlarla kardeşlere anlatılmalıdır. Kızgınlık ve ümitsizliğe kapılmadan, kibirlilik göstermeden, çocukların problemlerini kendilerinin çözmelerine fırsat verilmelidir.
Bu konuda, temelde dikkat edilecek husus, çocuklara dengeli davranmaktır. Evin büyük çocuğu olmak, daha sağlıklısı bulunmak, diğerleri için taraf tutulmasına bahane olmamalıdır. “Sen ablasın, sen ağabeysin.” sözlerini duyan küçükler, yalancı feryatlarla ana babayı yardıma çağırabilirler. Küçüklerin her vesilede kayırılması, büyüklerin nefretini çekebilir. Bazen son çocuk, bazen kızlardan sonra dünyaya gelen erkek çocuk veya erkeklerden sonra gelen tek kız, ayrıcalıklı davranma vesilesi olabilirler. Bu arada sakin görünümlü “Bir tanesin!” denen çocuklar da tartışma sebebi olabilir. Torun, dede veya ninenin elinde büyüyen “O başkadır.” sözleriyle şımartılan, diğer çocuklara karşı korunup kollanan çocuklar da kardeş kavgalarının bitmemesine sebep olurlar.
Yapılacak olan, kavgadan sonra “hakemlik” pozisyonuna girmektense, kavganın sebeplerini öğrenerek tedbirleri, baştan almaktır. Aile zemininde hüner, kavgayı sona erdirmekten çok, gereksiz sürtüşmelerin önünü kesebilmektir.
ikinci kardeş gelince, birincisinde çeşitli şekillerde kıskançlık belirtileri ortaya çıkabilir. Aslında tepkiler, çocuğun çaresizliğinin, güvensizliğinin belirtisidir. Çocuğunuz, tedirgindir, mutsuzdur; evini, ailesini, onu koruyan, seven insanları paylaşmak istememektedir. İçine attığı bu duyguyu iştahsızlık, uykusuzluk, gerileme, altını ıslatma, tırnak yeme gibi tepkilerle gösterebilir. Onun için, kardeşin ihtiyaçlarını gidermede büyüğe, küçük sorumluluklar verilmelidir. Mesela onu beslerken biberonu getirmek, altını temizlerken pudrasını döktürmek gibi.
Bebeğin küçük olduğu için bakıma ve ilgiye muhtaç olduğunu, bu yüzden onunla daha fazla ilgilendiğini; oysa kendisinin büyüdüğünü, ihtiyaçlarını kendi başına giderebildiğini anlatmalıdır. İlk çocuğun yanında bebeği, çok sık ve abartılı bir şekilde sevmemeye gayret edilmelidir.
Çocuk, kendini ne kadar güvende hissederse ve sevilirse paylaşmaya o kadar çabuk alışır. Kardeşler arasındaki kavgaların, çekişmelerin birçoğu da paylaşmayı bilmemekten değil, ana babanın dikkatini daha çok çekmek istediklerindendir.
Paylaşma konusunda inatçı olan çocuğu, diğer çocuklardan uzak tutmaya çalışmak, yanlış bir tutumdur. Çocuk, başka çocuklarla birlikte değilse bir arada olmasını sağlamak lazım. Bütün oyuncakları önüne çekmeye çalışan çocuğun dikkatini, başka bir yöne çekmeye çalışmak uygundur. Ayrıca “Hadi yavrum, arkadaşına arabanı ver; o da sana arabasını verir; birlikte oynarsınız.” gibi paylaşmasını sağlayıcı arabuluculuklar yapılabilir.
Çocukların hepsine, aile içinde önemli, eşit oldukları gösterilmeli ve bu duygu yaşatılmalıdır. Ebeveynler, kardeşler arası ilişkilerde hep uzlaştırıcı olmalı, taraf olmamalıdır. Kardeşlerin, birbirlerini şikâyet etmelerine fırsat verilmemelidir. Dışarı çıktıklarında, kardeşlerin sorumlulukları birbirlerine yüklenmemelidir.
Aile ortamında kardeşlerden birinin sürekli kavga çıkarması önlenmelidir. Gerekirse bir uzmandan yardım alınmalıdır. Sürekli kavga eden kardeşler, birbirlerinden uzaklaştırılmamalı; tersine, aralarında sağlıklı bir iletişimin ve etkileşimin olabilmesi için, daha çok zaman diliminde birlikte olmaları temin edilmelidir.