Kadınlar Hakkında Vasiyet

By | 11 Kasım 2014

islam ve kadın Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kadınlar hakkındaki vasiyetimi tutun. Çünkü kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri, üst kısmıdır. Eğer bunu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Olduğu gibi bırakırsan eğri kalmakta devam eder. Kadınlar hakkında birbirinize iyiliği tavsiye edin!”
İslâm’da erkek ile kadın bir bütünün parçalarıdır. Biri diğeri için vazgeçilmez hayat arkadaşıdır. İbadet ve muamelelerde cinsiyet ayrılığından doğan önemsiz bazı farklar dışında, dinî görev ve sorumluluklarda kadm-erkek eşitliği esastır. İslâm’ın
gelişinden önce toplumda hak ettiği yeri alamayan kadın, İslamiyet’le insana yakışır haklara sahip olmuştur. Kadının durumundaki bu önemli değişikliği bizzat Kur’ân-ı Kerîm getirmiş ve Hz. Peygamber bunu tamamlamıştır.
Hz. Peygamber’e ilk inanan, başka bir deyimle ilk müslüman olan Hz. Hatice’dir. İlk İslâm kadınları Mekke ve Medine’de ağır ve büyük hizmetleri yüklenmekten kaçınmamışlar, askerî ve siyasî işlerde erkeklere yardımcı olmuşlar, hemşirelik mesleğini ilk defa kurarak, yaralı mücahidleri tedavi etmek, su taşıyıp içirmek, yaralarını samak ve hatta yaralıları Medine’ye kadar taşımak gibi fedakârlıklarda bulunmuşlardır. Mücahidlerin yanında onlara destek ve cesaret veren bu hanımların kahramanlıklan hadis mecmualarında kaydedilmektedir.Kadınlara karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille konuşmak, kaba ve sert hareket etmemek Allah Rasûlünün ahlâkındandır. O şöyle buyurmuştur: “Dikkat ediniz, sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde haklan vardır. Kadınların, üzerinizde olan hakkı günün şartlarına göre onların yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır”. “Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanmızım” . “Kadınlarınız hakkında Allah’tan korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onlan Allah’ın emâneti olarak aldınız ve cinsiyet uzuvlarınız Allah’ın kelimesi ile helâl edindiniz”
Hz. Peygamber devrinde kadın sahabîler ilme büyük katkıda bulunmuşlardır. Allah Rasûlü’nün kızı Hz. Fatıma duygulu bir şâir olduğu gibi Hz. Peygamber’in baz: hadislerini de rivâyet etmiştir (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 19, 30). Hadis rivâyet eden kadın sahabilerin sayısı çoktur.
Bazıları şunlardır: Ümmü Habibe bint. Ebu Süfyan, Ümmü Abd, Esma bint. Ebu Bekr, Zeyneb bint. Cahş, Meymûne bint. Hâris, Fâtıma bint. Kays, Dürre bint. Ebu Leheb, Ümmü Haram bint. Milhan vd. Bu son sahabi hanım Kıbrıs’ta vefat etmiş olup Larnaka civarında medfundur. Kıbrıs müslümanlarınca türbesi bir ziyaret yeridir .Hz. Peygamber kadmlann eğitimine büyük önem vermiştir. Kadınlar mescide geliyor, hadisleri dinlerlerdi. Umumî toplantılara katılır ve bayram namazlarında da hazır bulunurlardı. Hz. Peygamber bayram hutbesini erkeklerin saflarına irad ettikten sonra, kadınların saflarına geçer, onlara da talim ederdi. Ancak hanımlar her zaman mescidde hazır bulunmadıkları için bir sahabî kadın Hz. Peygamber’e gelerek; ‘E;. Allah’ın Rasulü! Erkekler geliyor, senin sözünü dinliyorlar. Bizim için de bir gün tahsis et. O günde gelelim, Allah’ın sana öğrettiklerini bize öğret” dedi. Hz. Peygamber de onlara haftada bir gün ve yer tahsis ederek orada toplanmalarını söyledi, belirlenen günde onların eğitim ve öğretimleri ile meşgul oldu.İslâm özellikle Hz. Peygamber’in ailelerine mahrem meseleleri tebliğ etme görevini yüklemişti. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Evlerinizde okunup duran Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlatın ve nakledin” (el-Ahzâb, 33/34). Sahabe hanımlarının haya ve utanması dini konuları sorup öğrenmelerine bir engel değildi. Özellikle bir fıkıh ve hadis âlimi olan Hz. Aişe’nin (ö. 58/677) bu konuda sayısız hizmetleri olmuştur. O, yalnız kadınların değil, sahâbe büyüklerinin bile bir çok meselede başvurdukları kimse idi Nevzat Aşık, Sahabeye Hadis Rivayeti, İzmir 1981, s. 78, 79). Hz. Aişe, verdiği hüküm ve fetvalar bir cilde ulaşan yedi sahabe müctehidinden (Fukaha-i seb’a) birisidir “Fıkıh ilmini Hz. Aişe’den daha iyi bilen kimse görmedim” der (Mekkî, Fethu’l Mübîn, s. 157). Ebû Mûsa el-Eş’ârî’de (ö. 44/664) şöyle demiştir: “Muhammed’in ashabının bize sorduğu herhangi bir hadisin içinden çıkamadığımızda onu Hz. Aişe’ye sorardık ve onun yanında sorulan hadise ait muhakkak bir şeyler bulurduk”.

İbn Hazm (ö. 456/1064) sahabe devrinde yetişen hanım fakih ve hukukçular olarak şu isimleri zikretmektedir: Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Hafsa bint. Ömer, Hz. Fâtıma, Fâüma bint. Kays, Esma bint. Ebî Bekr, Havlâ bint. Tüveyt, Ümmü Şerik, Sehle bint. Süheyl, Ümmü Eymen, Atike bint. Zeyd, Ümmü’d-Derdâ, Zeyneb binti Ümmü Seleme ve Ümmü Yûsuf . İslâm tarihinde çeşitli alanlarda büyük hizmet ve yararlılıklar göstermiş müslüman kadınların sayısı az değildir. Tefsîr, Hadîs, Fıkıh, Tasavvuf, Şiir, Hüsn-ü Hat, güzel sanatlar, çeşitli hayır işleri vb. İslâm kadınının ilgi alanları olmuştur.)