• Kişi mezar ziyaretine gittiğinde elini kabrin üzerine koymaz ve kabir toprağını öpmez. Çünkü bu Yahudilerin geleneğidir.
• Mecbur kalmadıkça kabrin üzerine oturmaz, ona yaslanmaz ve kabri çiğnemez.
• Kabirde yatan, hayattayken ziyarete gelenin neresinde duruyor idiyse oracıkta durur ve hayatta imiş gibi ona hürmet eder.
• On bir kez İhlâs Sûresi ve Kur’ân’dan başka sûreler okuyarak “Allâhım! Sen bu sûreyi okumam karşılığında bana bir sevap yazmışsan ben bu sevabı bu kabrin sahibine hediye ediyorum” diyerek sevabını kabirde yatana hediye eder.
• Sonra içinden geldiği gibi Allâh’a dua eder.
• [Açıkta bir kemik varsa] onu kırmaz ve üzerine basmaz.
• Ancak üzerine basmak zorunda kalırsa sahibinin günahlarının affı için Allâh’a dua eder.
• Bir şeyi uğursuz saymak mekruhtur; uğurlu saymakta ise bir sakınca yoktur.
• Müslümanlara karşı alçak gönüllülük etmek müstehabdır.
• Yaşlılara saygı göstermek, küçüklere acıyıp onları sevmek, hatalarını görmezden gelmek müstehabdır. Ancak onların eğitimi de ihmal edilmemelidir.
• Müslümanların birbirine “Allâh seni bağışlasın (salât etsin)” diye dua etmesi caizdir. “Allâh falancanın oğlu falancayı bağışlasın” demek de böyledir.
Çünkü Hz. Ali’nin (r.a.) Hz. Ömer’e (r.a.) “Allâh seni bağışlasın” dediği nakledilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de, “Allâhım!Ebû Evfâ’yı bağışla” diye dua etmiştir.
• Zimmîlerle tokalaşmak mekruhtur.
Çünkü Ebû Hüreyre, Allâh Rasûlü’nün “Zimmet vatandaşlarıyla (; yani İslâm ülkesi vatandaşı olan Hıristiyan ve Yahudilerle) tokalaşmayınız” buyurduğunu nakletmiştir.
• Dua etmenin kuralı elini kaldırıp Allah’a hamd etmek, Hz. Peygamber’e salât ü selâm okumak, sonra da neye ihtiyaç duyuyorsa onu istemektir.
• Dua ederken gökyüzüne bakılmaz ve bitince el yüze sürülür. Çünkü Hz. Peygamberin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Allah ’a avuç içlerinizle dua ediniz. ”