İstiğfar İle İlgili Hadisler

By | 19 Kasım 2014

her-gecenin-ikinci-yarisinda-dua-ve-istigfar-etmenin-faziletiSahabi olan Eğarr el-Müzenî (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Doğrusu benim kalbim perdelenir. Fakat ben günde yüz defa Allah’a istiğfar ediyorum.”
Bazıları bundan, gevşeklik ve zikirden gaflet kast edildiğini söylemişlerdir. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunu kendisi için suç sayıp bundan dolayı da Allah’a günde yüz defa istiğfar ettiğini belirtmiştir.
Bazılarına göre ise burada kast edilen husus; Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in, ümmeti hakkında duyduğu endişedir. Kendisinden sonra gelecek ümmetinin hallerine Allah tarafından muttali kılınıp onlar için istiğfar etmesidir.
Bazılarına göre ise burada kast edilen husus; ümmetinin işleriyle meşgul olması, düşmanla savaşması gibi hususlardır. Onlarla meşgul olduğu için yüksek makamına nispetle bunları saymıştır.

Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:

“Biz, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’le bir toplulukta yüz defa: “Rabbi’ğfir lîve tub aleyye inneke ente’t-Tevvâbu’r-Rahîm” Rabbim! Beni bağışla. Tevbemi kabul eyle. Doğrusu sen tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametlisin’ dediğini
sayardık.”

Abdullah ibn Abbâs (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Yüce Allah, istiğfara devam eden kimsenin her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her keder için bir ferahlık sağlar ve onu, hiç ummadığı bir yerden rızıklandırır.”
Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer sizler günah işlemeseydiniz, Allah muhakkak sizleri giderir, fertleri günah işleyip Allah’tan bağışlanma dileyecek ve Allah’ın da onları mağfiret edeceği bir topluluk getirirdi.”
Abdullah ibn Mes’ud (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
Kim “Estağfirullahe’l-Azîm ellezî lâ ilahe illâ huve’l-Hayyû’l-Kayyûm ve etûbu ileyh” Kendisinden başka ilah olmayan Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan beni bağışlamasını dilerim ve O’na tevbe ederim derse, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.”
Şeddâd ibn Evs (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“İstiğfarın seyyidi/efendisi, kulun şöyle demesidir: “Allahumme ente Rabbî Lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va’dike mâ’steta’tu eûzu bike min şerri mâ sane’tu ve ebûu leke bi ni’metike aleyye ve ebûu leke bi zenbî fa’ğfir lî feinnehu lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ente” Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben de Senin kulunum. Zatına verdiğim sözde, gücüm yettiği kadar durmaya çalışıyorum. Yaptığım günahların şerrinden Sana sığmıyorum. Bana verdiğin nimetini itiraf ediyorum. Günahlarımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla. Çünkü Senden başkası günahları bağışlayamaz. Kim inanarak bunu gündüz söyler de o gün akşam olmadan önce vefat ederse o kimse cennetliklerdendir. Kim de inanarak bunu gece söyler de o gece sabah olmadan önce ölürse o kimse de cennetliklerdendir.”