İmama Uyanın Yapması Gerekenler Nelerdir?

By | 30 Mart 2015

imama-uyanin-yapmasi-gerekenler-nelerdir    İmama uyan kişi, öncelikle imama uymaya niyet etmeli ve imanın önüne ve soluna değil, sağma durmalıdır. En az iki kişi iseler sünnet olan, imamın arkasında saf tutmalarıdır. Bir kişi tekbir alarak imamın sağına dursa, ardından bir başkası gelse onunla birlikte tekbir alıp yanına saf tutar, sonra ikisi birlikte imamın arkasına çıkarlar. İkinci kişi tekbir alırsa imam onları eliyle arkasına çıkarır. Arkası saf tutulmayacak derecede dar olmadıkça kendisi öne ilerlemez.

Cemaat oluştuktan sonra birisi gelir ve safta bir boşluk bulursa oraya girer. Boşluk bulamazsa imamın sağına duaır ve kendisiyle saf tutsun diye öndeki saftan kimseyi yanına çekmez. Çünkü bu kargaşaya ve kavgaya yol açabilir ve arkaya çekilen kişinin namazının bozulması sonucunu doğurabilir. Çünkü çekilen kişi -bilmediği için- buna sert tepki gösterebilir; bu ise bize göre namazı bozar. Bunun yerine sonradan gelen kişi omuzlannı zorla da olsa safa sokup tekbir alarak namaza girer. Sonra saftakilerden biriyle birlikte arkadaki safa çıkar.
Kişi imam rukûdayken mescide gelmişse iki tekbir alır. Bunlardan birisi iftitah tekbiri, diğeri ise rükû tekbiridir. Fakat bir tekbir alıp ikisine birden niyet ederse bu da caiz olur.

Kişi, imam son teşehhüdde iken gelse cemaat sevabına yetişebilmek için namaza niyet ederek tekbir alıp imamla birlikte oturması müstehabdır. İmam selâm verdikten sonra ayağa kalkarak iftitah tekbirinden sonraki kısmı tamamlar.
Cemaat, tekbirde, rükû ve secdelerde ve başını rükû ve secdeden kaldırırken imamdan önce davranmamalı ve bundan son derece sakınmalı dır. Namazdaki bütün fiillerini imamdan sonra yapmayı azamî titizlik göstermelidir.
Bu konuda gerek Hz. Peygamber’den, gerekse sahabeden pek çok ri vayet gelmiştir.
Mesela Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir;
“Başını mamdan önce kaldıran kişi Allah’ın, başını eşek başına çevir meşinden korkmaz mı?”
Bir diğer hadiste ise şöyle buyurmuştur:
“İmam sizden önce rükû eder, sizden önce secdeye gider ve rükû ve scc deden başını sizden önce kaldırır. ”
Berâ İbnü’l-Âzib’den şöyle nakledilmiştir:
“Biz Hz. Peygamber’in (s.a.v.) arkasında namaz kılardık. O kıyamdan secdeye gidince Allâh Rasûlü alnını yere koymadan bizden hiç kimse sn tını eğmezdi. Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) ashabı, o, tekbir alarak secdeye yönelip alnını yere koyuncaya kadar ayakta öylece beklerler, sonra ona tabi olurlardı.”
Sahabeden bazılarının şöyle dedikleri nakledilmiştir:

“Allâh Rasûlü (s.a.v.), secdeden doğrulup ayağa kalktığında biz henüz secde halinde olurduk.”

Enes b. Mâlik’ten Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Başını imamdan önce secdeden kaldıran kişi Allah’ın, başını eşek veya domuz başına çevirmesinden korkmaz mı?”
Ebû Hüreyre’den (r.a.) şöyle nakledilmiştir;
“Ebu’l-Kâsım’ın şöyle buyurduğunu işittim: ‘Başını imamdan önce kaldıran kişi, Allâh’ın, başını eşek başına çevirmesinden korkmaz mı?”’
Nakledildiğine göre İbn Mes‘ûd, namaz fiillerini imamdan önce yapan birini görünce ona şöyle demiştir:
“Sen ne tek başına namaz kıldın, ne de imamına uydun. Tek başına namaz kılmayan ve imamına uymayan kişinin ise namazı yoktur.”
Ebû Hüreyre’den (r.a.) Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“İmam kendisine uyulsun diye imam kabul edilmiştir. Bundan dolayı o tekbir aldığında tekbir alın; rukûa vardığında rükû’a vann, başını rukûdan kaldırdığında başınızı kaldırın. ‘Semi ‘al/ahu limen hamideh ’ dediğinde hep birlikte ‘Allahumme rabbenâ leke’l-hamd’ deyin. Secdeye vardığında secdeye vann ve o secde etmeden kesinlikle secde etmeyin. Başını secdeden kaldırdığında siz de başınızı secdeden kaldınn, o başını kaldınnadan kesinlikle başınızı secdeden kaldırmayın. O oturarak namaz kıldırdığında siz de hep birlikte oturarak namaz kılın. ”

İmamımız Ahmed b. Hanbel, bir risalesinde Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’nin şöyle dediğini nakletmiştir:
“Allâh Rasûlü (s.a.v.) bize nasıl namaz kılacağımızı vc namazda neler okuyacağımızı bize öğretirken şöyle buyurdu: ‘İmam tekbir alınca siz de tekbir alın. Okuduğu zaman ise susup dinleyin. Fâtiha Sûresi’ni okuyup bitirince ‘amin’ deyin ki Allâh duanızı kabul etsin. Başını kaldırıp ‘Senü’a’llahu limen hamideh’ deyince sizde başınızı kaldınn ve ‘Allahumme rabbenâ leke’l-hamd’ deyin ki Allâh sizin söylediğinize kulak versin. Tekbir alıp secdeye gidince siz de tekbir alıp secdeye gidin. Tekbir alıp başını secdeden kaldırınca siz de tekbir alarak başınızı kaldırın. Hasılı, o ne yapıyorsa siz de aynısını yapın. Namaz oturuşunda Tahiyyât duasını okuyun.’”
Allâh kendisine merhametiyle muamele etsin; hem itikad, hem de amelde bizi onun mezhebi üzere öldürsün ve bizi onun zümresinde haş- reylesin; İmam Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel bu hadisle ilgili olarak şöyle demiştir:
Hz. Peygamberin “İmam tekbir aldığında siz de tekbir alınız” ifadesi, “İmam tekbiri tamamlayıp sesi tamamen kesilince tekbir alın” anlamındadır. Ne var ki insanların geneli bu tip ifadeler barındıran hadisleri yanlış anlamakta, çokları da namaza gereken önemi vermedikler için imam tekbir alırken onlar da hemen tekbir almaya başlamaktadır. Halbuki bu bir hatadır ve imam tekbiri tamamlayıp sesi kesilmeden cemaatin tekbire başlamaması gerekir. Nitekim Hz. Peygamber de “İmam tekbir aldığında tekbir alınız” buyurarak bunu ifade etmiştir; çünkü o, “Allâhu ekber” sözünü tamamlamadan önce tekbir almış olmaz. Zira imam, “Allâhu” deyip ardından sussa “Allâhu ekber” demediği sürece onun tekbir aldığı söylenemez. Bundan dolayı cemaatin tekbir almaya imamla birlikte başlamaları hata olup Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu emrini terk etmektir. Çünkü “Falanca namaz kılınca onunla konuştum” sözü, “Namazını kılmcaya kadar bekledim, sonra onunla konuştum” demektir. Çünkü birisiyle namaz kıldığı sırada konuşulması caiz değildir. İşte Hz. Peygamberin “İmam tekbir alınca tekbir alın” sözü de bu anlamdadır.

Olabilir ki imam, ilmihal/fıkıh bilgilerini iyi bilmiyordur ve bundan dolayı tekbir lafzını gereğinden fazla uzatabilir. Bu durumda onunla birlikte tekbir almaya başlayanlar tekbiri, imamdan önce çoktan söyleyip bitirmiş olabilirler. Bu durumda böyleleri imamdan önce tekbir almışlar demektir. İmamdan önce tekbir alan kişinin ise namazı yoktur. Çünkü o, imamdan önce tekbir aldığı için namaza ondan önce başlamıştır. Bundan dolayı onun namazı yoktur.

Yine Hz. Peygamberin (s.a.v.) “İmam tekbir alıp ruku’a varınca siz de tekbir alıp aıkû’a varın” sözü, “İmam tekbir alıp rukû’a varıncaya ve sesi tamamen kesilinceye kadar onu ayakta bekleyin, ardından ona tabi olun” demektir.

Hz. Peygamberin (s.a.v.) “‘İmam semi‘allahu limen hamideh’ diyerek başını kaldırdığında siz de başınızı kaldınn ve ‘Allâhumme rabbenâ leke’l-hamd’ deyin” sözü de, “İmamı bekleyin imam başını rukûdan kaldırıp ‘Semi’allahu limen hamideh’ deyinceye kadar rukû’da kalın, ardından ona tabi olarak başınızı kaldırın ve ‘Allâhumme rabbena leke’l-hamd’ deyin” anlamındadır.
Hz. Peygamberin “İmam tekbir alarak secdeye varınca siz de tekbir alıp secdeye varın” sözü ise, “İmam tekbir alıp secdeye varıncaya ve başını yere koyuncaya kadar ayakta kalın, ardından ona uyun” anlamındadır.
Berâ İbnü’l-Âzib’den (r.a.) de bu mealde bir hadis nakledilmiştir. Bütün bu söylediklerimiz, Hz. Peygamberin (s.a.v.) “İmam sizden önce rükû eder, sizden önce secdeye gider ve sizden önce rükû ve secdeden kalkar” buyruğu ile örtüşmekte olup hadis, “İmam tekbir alıp başını secdeden kaldırıncaya kadar cemaat secdede kalır. Onlar secdede iken imamın sesi kesilince ona tabi olarak başlarını kaldınrlar” anlamındadır.
Hz. Peygamberin “Hasılı o ne yapıyorsa siz de aynısını yapın” sözü şu anlamdadır: “İmam tekbir alıp rukû’a gidinceye kadar ayakta bekleyip ardından ona tabi olun. O rukûdan başını kaldırıp semi’allahu limen hamideh deyinceye kadar rukûda bekleyip ardından ona tabi olun ve rukûdan doğrularak rabbenâ leke’l-hamd deyin. Hâsılı imamın her kalkış ve eğilişinde böyle yapın. Böylelikle namazı eksiksiz bir şekilde kılmış olursunuz. Bunu güzelce kavrayıp uygulayın.”
Şu bilinmeli ki kıyamet gününde insanların pek çoğu rükû, secde, kalkma ve eğilmelerde imamdan önce davrandıkları için namazları geçerli sayılmayacaktır. Nitekim bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Öyle bir zaman gelecek ki insanlar namaz kılacaklar; ama namaz kılmış sayılmayacaklar. ”
Hz. Peygamberin (s.a.v.) sözünü ettiği zamanın bizim zamanımız olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü günümüzde insanlar genellikle namaz fiillerinde imamdan önce davranmakta ve namazın farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini ve âdâbını terk etmektedir.