Hz. İbrahim’in Putları Yıkması
Hz İbrahim, Allah’ı arayışında, bütün bir topluma ve hatta babasma karşı çıkmıştır. Daha küçücük bir çocukken, Allah’ı aramaya başlamıştı. Oysa ki babası, bir put yapım evinin sahibiydi. Yaşadığı dönemde tanrı sayılan putları imal eden, satan ve bunlardan elde kazançla geçinen biriydi.
Ancak Hz. İbrahim, basma kalıp inançlara karşı çıkmış, kafasını çalıştırmış ve düşünerek Allah’ı bulmaya çıkmıştı. Bu yolda önüne çok engel çıktı. Ancak o yılmadı.
Aradı, aradı, aradı…
Babasının yaptığı putlar, yaratıcı olamazdı. Çünkü onlar, bir insanın yaptığı heykellerdi. Cansızdılar. Hareket edemiyorlardı. Üzerlerine konan sinekleri bile, kovalayamayan bu heykeller, nasıl yaratıcı olabilirdi?
İbrahim, bu bilgisini pratik hayatta da denemek istedi. Bakalım düşüncesi doğru muydu?
Bu uygulama için uygun bir zamanı bekledi. Nihayet, şehrin bayramı geldi. Herkes, şehrin dışındaki bayram yerine gitti. İbrahim tenha bir köşeye gizlendi. Bekledi.
El ayak çekilince, ortaya çıktı. Babasının put yapım evine girdi. Oradan bulduğu bir balta ile, en küçük
putun yanına geldi.
Önce baltayı putun kafasına, şöyle bir dokundurdu. Baktı ki, puttan ne bir ses, ne de bir tepki var, sevindi.
Öteki putların da kıpırdadığı yoktu.
Düşüncesi doğruydu.
Baltayı bütün gücüyle arka arkaya indirmeye başladı.
Put, tuzla buz olmuştu…
Artık İbrahim cesaretlenmişti.
Putları sıraya dizdi.
En sona en büyük putu bırakmıştı. Elindeki baltayı, o putun omuzuna astı. Ve put enkazı ile dolu salondan çıktı.
Bayram sona erince, babası da, diğer insanlarla birlikte döndü. Ama gördüklerine inanamadı. Bayram sevinci, yerini mateme bıraktı. Zira bütün emekleri boşa gitmiş, ne emeklerle yaptığı putlar yerlere serilmişti.
Bunu kim yapmış olabilirdi?
Şüphesiz ki, bu İbrahim’in işiydi.
Çünkü İbrahim, sık sık putlarla ilgili soru soruyor ve onların nasıl yaratıcı olabileceğini irdeliyordu.
Babası yanılmamıştı. Hemen İbrahim’i çağırdı.
“-İbrahim, bu ne hal” dedi… “Bir türlü sevmediğin ve kuşkuyla baktığın putları sonunda kırdın değil mi? Benim bunca emeğime nasıl kıydın? Bunca putu kırmanın günahını nasıl taşıyacaksın?”
Babasının hiddetini, şiddetini gören İbrahim, hemen savunmaya geçti:
“-Babacığım” dedi, “Neden ben kırmış olayım ki?…”
Babası, “Senden başka kim kırmış olabilir ki?” deyince de, en büyük putun üstünde asılı duran bal tay göstererek, şu cevabı verdi:
Balta kimin omuzunda duruyorsa, o kırmıştır.”
Tabii ki, bu açıklama kabul edilecek bir şey değildi. Akıllı bir adam, cansız bir putun böyle bir hareketi yapamayacağımı bilmez mi?
Dolayısıyla Babası, İbrahim’in sözünü çok saçma buldu ve dedi ki:
– Bu, cansız ve hareketsiz bir puttur. Burnuna konan sineği bile elini kaldırıp kovalayamaz… Nasıl bunca kere baltayı indirip kaldıracak ve geze dolaşa bütün putları kıracak?..
İşte sözün burasında, İbrahim dedi ki:
“-Öyleyse Babacığım, niçin böylesine cansız, hareketsiz ve aciz bir heykeli Tanrı yerine koyup da tapınıyorsunuz? ”
Tabii ki, mantıklı bir açıklaması olamayan Baba, çok kızdı ve İbrahim’i kovdu.
Hz. İbrahim’in Putları Yıkması