El-Halîm

By | 16 Temmuz 2014

feraceler

El-Halîm

El-Halîm  
Hilm masdarından sıfattır. Lügatte nefsi ve tabiatı gazabın heyecanından alıkoymak demektir. Tabiat yavaşlığı, hiddeti terk, şiddete tahammül, öfke ateşini söndürmek demektir.

Yerinde olmak şartıyla övülmüş bir sıfattır. Onun bunun hakaretine, eziyetine tahammül etmeye inzılâm ve hilm-i himarî adı verilir ki bu hâl yerilmiştir. Cezalandırmaya güç ve takatı bulunmayanın Hilmi meziyet değil zilletdir.

Suçluların cezasını vermeye muktedirken bunu yapmamak, yumuşak davranmak, cezalandırmayı ertelemektir. Cezalandırmaya muktedir olmayan âcize halîm denemez. Halîm cezalandırmayı bir hikmete binaen (af ve özür dilemesi, pişman olması, tevbe etmesi, bir daha tekrarlamaması) terk eden için kullanılabilir.

Hilm’de “kudreti olduğu halde cezalandırmamak, ve “cezayı büsbütün terk etmeyip gelişmelere göre hareket etmek” anlamı çok önemlidir.

Halîm ismi Kur’ân’da 15 yerde geçer. 11 tanesinde Allah’a (c.c) ikisinde Hz. İbrahim’e (a.s) birer tanesinde de Hz. Şuayb’a (a.s) ve İsmâil’e (a.s) izafe ile kullanılmıştır.

Halîm ismi tek başına Kur’ân’da hiç kullanılmamıştır. 6 âyette GAFÛR ile kullanılmıştır. Kulların acilen cezalandırılmayacakları ve tevbe fırsatı tanınacağı belirtilir. 3 âyette de ALÎM ismi ile kullanılmıştır.

Mirasın bölüştürülmesi esnasında yapılacak yanlışların hemen cezalandırılmayacağı, gönüllerde gizlenenleri Allah (c.c) bilmesine rağmen sabırla muamele ettiği belirtilmektedir. ĞANÎ ve ŞEKÛR ile kullanıldığı yerlerdeyse yapılan iyilikleri ve faziletli davranışları eksikliklerini ev azlığını hesaba katmadan fazlasıyla mükâfatlandıracağı belirtilmektedir.

Hilm’i akıl olarak niteleyenler olduğu gibi akıldan üstün olduğunu söyleyenler de vardır. Onlara göre hilm akıldan üstündür zira Allah (c.c) Kur’ân’da kendisini akıl ile değil halîm olmakla yani hilmle nitelendirmiştir.

Bu ismi ile Allah (c.c) tevbeleri kabul eder ve günahların bir kısmını affedebilir, hürmet göstermesini bilmeyenlerin kabalık ve asilerin azgınlıkları kendisini öfkelendirmez, aceleye sevketmez, çok sabırlı, günahkârlara gazap etmesi kendisini telaşa düşürmeyen, her işi gerektiği ölçüde yapan demek olur. Allah’ın (c.c) halîm olması cahillerce olan bitenden habersizlik, basireti bağlı olanlarca da görmezlik olarak yorumlanır.

Hilm, akıl ve davranış bütünlüğü ifade eder. Akıl, ahmaklık, beyinsizlik ve cahilliğin karşıtıdır. Davranış bütünlüğü ise öfkeyi yenmek, hoşgörü, kerem, af, gönül zenginliği, tahammül, kararlılık, kin gütmemek gibi ahlâkî erdemlerle ilgilidir. Bunla sabır, sekînet, vakar .. gibi erdemler de ilâve edilebilir.

Keremde, insanın sahip olduğu servet gücünü infak üzere kullanım, hilimde ise sahip olduğu gazap kuvvetini affetmek üzere kullanım sözkonusudur. Dolayısıyla da hilm aynı kerem gibi bir araya getirilen birçok ahlâkî erdemin insana kazandırdığı bir vasıftır. El-Halîm 

Allah (c.c) hesap görmek istediğinde serîu’l-hisab’tır . göz açıp kapayıncaya kadar hesapları görüp bitiriverir. Fakat her işlenen günah akabinde hemen o günahın hesabını görüvermez, birçoklarına mühlet verir. Bu mühlet verme bazı şeylerin kendisine gizli kaldığından değil büyüklüğündendir.

“Kazandıkları günahlar yüzünden hemen müâheze ediverecek olsa yeryüzünde hiçbir deprenen bırakmazdı. Lâkin derhal müâheze edivermez de o insanları müsemma bir ecele kadar tehir eder. Ecelleri geldiği vakit de şüphe yok ki Allah (c.c) kullarına basiyr ( بصير ) bulunuyor.”(Fâtır 35/45) Hiçbirini kaçırmaz her ne kazançları varsa ona göre hayra hayır şerre şer cezaları verir.

A. Bağdadî, cezalandırma konusunda aceleci davranan asılda fırsatın elinden kaçmasından korkan kimsedir. İradesini dilediği zaman gerçekleştirme hususunda bir engel bulunmayan ve suçluyu kaçıma endişesinden münezzeh olan yüce varlık içim hilm bir övgü sıfatıdır.

Tevhidi, öfkesine hakim olmak suretiyle düşünce dengesini koruma,

R. İsfahanî , öfke duygusunun kabarmasından nefsi korumak,
Cürcanî, öfkenin kabarması halinde itidal ve sükûneti korumak,
Ömer b. Abdülaziz, hilmin ilimle, affın kudretle birleşmesi sonucunda ulaşılan faziletten daha üstün bir fazilet yoktur.

Gazali’ye göre halîm, haksızlığa uğrayınca sabredip gücü yetince intikam alan değildir. Asıl halîm haksızlığa katlanıp gücü yettiği halde affedebilen kişidir.

Eğer hasmından güçlü isen onu bağışlayarak güçlü olmanın şükrünü öde. Hadîs Edebüdünya veddîn.

Yaratılıştaki hilm (yumuşaklık öfkelendikten sonraki hilimden (öfkeye hakim olmaktan) daha makbuldür. Zira öfkeyi yenmek gayrete olmaktadır. Ama mizacı böyle olan için zaten olur olmaz öfkelenmek de yoktur. Başlangıçta zor da olsa uğraşarak tabiatın bir özelliği haline getirilmelidir. Yani hilm kazanılabilir veya kaybedilebilir bir vasıftır.

“İlim teallümle, hilimse tehallümle mümkündür. Kim hayrı seçerse verilir, kim şerden sakınırsa korunur. “(Ebudderdâ’dan İhya 3/394)

“İlim taleb ediniz, ilimle beraber sekînet ve hilim de talep ediniz. Öğrettiğiniz ve kendisinden öğrendiklerinize yumuşak davranınız. Cehaleti hilmine galip gelmiş zalim âlimlerden olmayınız” (İbn Sinî)

Resûlullah’ın (s.a.v) sık sık şöyle duâda bulunduğu rivâyet edilir :

“Allah’ım beni ilimle zenginleştir, hilim ile süsle, takvayı ikram et, afiyetle de güzelleştir.” (İhya 3/394)

Resûlullah (s.a.v.), Allah (c.c) katında yüksek derece arayın buyurdu, bu nasıl olur? diye sordular da : gelmeyen gitmen, vermeyene vermen, cahilce davranana hilmetmendir buyurdu. Hakim ve Beyhakî

Allah kıyamet günü insanları mahşer yerinde toplar. Bir dellal fazilet sahipleri nerede? diye seslenir. Az bir topluluk kalkıp sürat cennete giderler. Melekler onları karşılar da süratle gidişlerinin sebebini sorarlar. Biz fazilet sahipleriyiz derler. Faziletiniz nedir diye sorduklarında:

“Bize haksızlık yapıldığında sabrettik, kötülük yapıldığında affettik, cahilce muamele edildiğinde hilmettik “derler. Melekler girin cennete amel edenlerin ecri ne güzeldir derler. (Beyhakî)

Halîm o kimsedir ki başkası kendisi için kötü sözler söylediğinde eğer söylediklerin doğru ise Allah (c.c) beni, yalansa Allah (c.c) seni affetsin diyebilir.

Hasan Basrî, Müslüman, dininde güçlü, kararlı ve yumuşak olan kişidir, imanı sağlam, bilgili ve halîm, zeki ve merhametlidir, hem haklı hem bağışlayıcı, hem zengin hem tutumludur, hastalandığında tahammüllü, güçlü ve iyilikseverdir, arkadaşlık ve dostluğun sıkıntılarına katlanır, zorluklara sabreder, öfkesine mağlup olmaz, gurur ve kibre kapılmaz, ihtiraslarına yenilmez, midesi yüzünden şerefsizlik yapmaz, hırsı yüzünden küçülmez, basit hedeflerle yetinmez, mazluma yardım eder, zayıfa acır, cimrilik yapmaz, israf etmez, kendisine kötülük edeni bağışlar, cahili hoş görür, kendisi sıkıntıda olsa da herkes kendisinden faydalanır.

Hilim, cehl kelimesinin tam karşısında yer alır.El-Halîm   Cehl, en ufak bir tahrik ile patlamaya hazır, her türlü hadbilmezliğe itebilecek ateşli bir tabiatı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırmayı bilmeyen ve yaptıkları kötü işler için asla af dilemeyen hayra sağır, gerçeğe dilsiz, ilâhî rehberliğe kör olanların durumunu anlatır. Hilimse, ruhu dizginleme ve tabiatı şiddet dolu kızgınlık halinden korumadır. Ruhun durağan halidir ki gazap onu rahatlıkla kımıldatamaz, gazaba rağmen sükûnetin muhafaza edilmesi, haksızlık edene karşılık vermekte acele etmemek. Dinen terbiyeli insanın ahlâkî mâkûliyetidir. Kur’ân cahiliyeyi kaldırıp yerine hilme dayalı bir toplum koyma gayreti içersindedir.

Bu ismi ile Allah (c.c) :

1–İsyan edenleri hemen cezalandırmaz,

2–Gazabı kendisini harekete geçirmez,
3–İsyanları, O’nu, kullara rızık vermekte, yaşatmakta, engelleyemez,
4–Muktedir olduğu halde cezalandırmayı tehir eder,
5–Günahkârları cezalandırma konusunda telaş etmez, zira iradesini ne zaman olsa yürürlüğe sokar,
6–Her işi olması gerekli ölçü de yapar.

Rasûllah’ın (s.a.v) bu isimden nasibi :

1–Asla kendisi için kızmamıştır,

2–Gazabı sadece hukukullah ile ilgili konularda harekete geçer,
3–Allah’ın (c.c) hilmine aldanmaz ve ümmetini de aldanmamaya çağırır,
4–Cahiliyenin tümden kaldırılması için gayret eder,
5–İnsanların yaptıklarından ötürü, yapılan iyiliklerin kesilmesine razı olmaz,
6–Kendisine yapılanlara karşı sabırlı, tahammüllü olup onların cezalandırılmasını asla istemez.

Kulların nasibi :

1–Allah’ın (c.c) halîm oluşuna aldanmamalı,

2–Başlarına belâ gelenlere acımalı ve o hale düşmekten Allah’a sığınmalı,
3–İnsanlar arası ilişkilerde her eksikliği görmemeli, söylememeli, sözü edilmemeli, cezalandırılması yönüne gidilmemeli,
4–Allah’ın (c.c) hilmiyle muamelesine şükretmeli,
5–Başkalarına da hilimle muamele etmesini istemeli,
6–Şehvet ve gazap kuvvetinin kendimizi aklımızdan koparmasına ve harekete geçmesine engel olunmalı,
7–Allah’ın (c.c) azabı hemen iniverecekmiş gibi bir korkuyu yaşamalı,
8-Azabı celbedecek davranışlardan uzak kalmalı ve insanların da uzak kalmaları için gayret içre olmalı.