Ektiğini Biçersin

By | 21 Eylül 2014

feraceler

 

zikirBabam bana Semerkand âlimlerinden olan Ebû Hafs el İskende rânî’nin başından geçen bir hikâyeyi anlattı: “Bir gün Adamın biri Ebû Hafs’a gelerek,

–          Oğlum beni dövüyor, dedi. Ebû Hafs,

–          Sübhanallah! Nasıl olur da bir evlat babasını döver! deyince adam,

–          Evet, hem de öyle dövüyor ki ağrımayan yerim yok, diye karşılık verd Bundan Sonra Ebû Hafs sordu adam cevap verdi:

–          Ona ilim ve edep öğrettin mi?

–          Hayır.

–          Kur’an okumasını öğrettin mi?

–          Hayır.

–          Peki, oğlun ne iş yapar?

–          Çiftçilikle uğraşıyor.

–          Şimdi onun seni neden dövdüğünü anladın mı?

–          Hayır anlamadım!

 

–         Ben şöyle tahmin ediyorum: Oğlun yine bir sabah tarlaya gitmek üzere kalktı. Eşeğine bindi, önünde öküzleri, arkasında köpeği yola koyuldu. Yolda giderken canı sıkıldı ve Kur’an da bilmediği için bir şeyler mırıldanmaya, şarkı türkü söylenmeye başladı. Tabi o esnada sen onun önüne çıktın. O da seni yolun ortasında duran bir inek zannetti ve seni dövdü. Dua et ki kafanı kırmamış.

Tâbiînden Sâbit el-Bünânî (rahimehullâh) anlatıyor: “Adamın biri babasını bir yerde dövmekte idi. Oradan geçenler babasına,

–         Hayırdır, bu ne haldir? diye sordular. Babası onlara şöyle dedi:

–         Gidin buradan! Ben bir zamanlar babamı aynı yerde dövmüştüm. Şimdi de oğlum beni dövüyor. Kısasa kısas… Bunda kınanacak bir durum yok!”

Hikmet ehlinden bir zat demiştir ki: “Anne babasına kötü davrananlar evlâdından hayır göremezler. İşlerinde istişare etmeyenler maksadına ula­şamazlar. Ailesini idare edemeyen kimse hayattan bir tad alamaz.”

Şa’bî (rahimehullâh) rivayet ediyor: Nebî (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:”Evlatlarının iyilerden olması için çabalayan anne babaya Allah rahmet ve bereket ihsan etsin”

Yani, emrettikleri bir iş sebebiyle evlâtlarının kötü işler yapmasından kor­kan ve böylece onu kötü işlerden sakındıran anne ve babaya Allah rahmet etsin.

Salihlerden biri oğullarından bir şey istemezmiş. Bir ihtiyacı olduğunda başkasına seslenir ve ondan istermiş. Bunun sebebi sorulduğunda şöyle ce­vap vermiş:

–         Eğer onlardan bir şey istediğim takdirde, olur ya yerine getirmezse ce­henneme girmesinden korkarım. Ben ise onların cehennemde yanmasını is­temem.

Halef b. Eyyûb’den de (rahimehullâh) bu manada bir söz nakledilmiştir.

Fudayl b. İyâz (rahimehullâh) demiştir ki: “Tam anlamıyla insanlık şu suretle olur: Anne babasına iyi muamele etmek. Akraba ve dostlarını ziyaret etmek.

Din kardeşine ikramda bulunmak. Ailesine, çoluk çocuğuna, hizmetçilerine karşı iyi ahlâklı olmak. Dinin esaslarını korumak. Malını helâlinden kazan­mak ve zekatını vermek. Dilini korumak. Evine sadık olmak. Boş işlerle oya­lanan kimselerle oturup kalkmamak.”

Peygamber Efendimiz (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki: “Şu dört özel­lik kişi için saadet kaynağıdır:

1-      Hanımının saliha bir kadın olması.

2-      Çocuğunun iyi bir evlât olması.

3-      Oturup kalktığı insanların iyi kimseler olması.

4-      Geçimini kendi beldesinden temin edebiliyor olması.”