Dünya Alimlerinin Cezası

By | 24 Ağustos 2014

namaz-kildiran-seccade

 

Namazı doğru kılmanın önemi nedirDünya alimlerinden kastımız, ilim tahsil etmelerindeki gayeleri dünya nimetlerini elde etmek, devlet adamları ve zenginler yanında makam sahibi olmak istiyenlerden başkaları değildir.

Rasûlüllah (s.a.v.) buyuruyor ki:

“— Kıyamet günü insanlardan en şiddetli azap görecek kişiler, ilminin kendisine faydası olmayan kişilerdir. (îlmiyle amel etmeyenlerdir).”

İnsan ilmiyle amel etmedikçe alim sayılmaz!”

İki türlü ilim vardır:

1-                       Dildeki ilim, canlılar üzerinde otorite kuran bilgidir.

2-                       Kalbdeki ilim, bu ferde faydası olan bilgidir.

Peygamberimiz (s.a.v.):

— Öyle bir zaman gelecek ki; abidler cahil, alimler günahkar olacak­tır! buyurmuşlardır.

Yine peygamber;

“— Alimlere karşı tartışmak, cahilleri aşağı görmek ve insanların saygı duyduğu kişi olmak için ilim öğrenmeyiniz. Kim böyle yaparsa, cehehnem- deki yerini hazırlasın.” buyurmuştur.

Peygamber (s.a.v.) buyurdular:

“Kim öğrendiği ilmi yaymazsa, gizlerse, cehennemde ona ateşten bir gem vurulur.

Peygamberimiz (s.a.v.):

“— Ey ümmetim, size zarar verecek deccaldan daha tehlikeli olandan korkuyorum!”

Ashab:

“— Nedir o ey Allah’ın elçisi” dediler.

Peygamber (s.a.v.):

—                     Doğru yoldan sizi ayıran başkanlardır.” buyurdular.

Bir hadiste;

—                     İlmini artırdığı halde Allah’a olan kulluğunu artırmayan, ancak Al­lah’tan uzaklaşmayı artırmış olur, buyruldu.

Hz. İsa (a.s.) dedi ki:

“Gece yolda gidenlere nasıl yolu gösterirlerse, siz de öyle kararsızlar­dansınız.”

Yukarıdaki ve benzeri haberler, ilmiyle amel edilmemenin tehlikesini bildirmektedir. Zira alim, bilgi ve ameliyle ya ebedî saadeti kazanır ya da helâk olarak ebedi cehenneme maruz kalır. İlmiyle amel etmeyen alim, ken­dine ebedi saadeti yasak kılmıştır.”

Hz. Ömer (r.a.) dedi ki:

“Bu ümmetin başına geleceğinden korktuğum en büyük tehlike, alim münafıklardır.”

Hz. Ömer’e:

“— Nasıl alim ve münafık olabilir?” diye sordular.

Hz. Ömer:

“Dil ile alim, kalbi ve ameli bakımından cahildir de ondan!” buyurdu­lar.

Haşan Basri (k.s.) dedi ki:

“— Alimlerin görüşlerini, filozofların fikirlerini toplayıp insanlara an­latan cahiller gibi amel edenlerden olmayın!”

Birisi Ebu Hureyre’ye (r.a.) dedi ki:

—                     îlmi kaybetmek korkusuyla öğrenmiyorum?

Ebu Hureyre (r.a.) ona:

—                     İlmi öğrenmemek ona hiyanete kâfi gelmektedir.

İbrahim İbni Uyeyn’e (k.s) şöyle soruldu:

—                      İnsanlardan en çok pişmanlık duygusuna kapılan kimdir?

—                      Dünyada acele iyilik yaptığı halde kendine teşekkür edilmeyendir. Ölüm esnasında ilmiyle amel etmeyen alimdir.

Halil İbni Ahmed (k.s) insanları dört kısma ayırmıştır:

1-                       Bildiğini bilene alim denir, ona uyunuz!

2-                       Bilir fakat, bildiğinin farkında değildir. O uykudadır, onu uyandırı­nız!

3-                       Bilmez. Fakat bilmediğini bilir, bunların irşada ihtiyacı vardır. On­lara irşad ediniz!

4-                       Bilmez. Fakat bilmediğini de bilmiyerek kendini alim sayar. Bunlar tam cahildir, bunlardan yüz çeviriniz!

Süfyan-ı Sevrî (k.s.) dedi ki:

—                      İlim ameli çağırır. Şayet amel ilme uyarsa, kalır. Uymadığı zaman ilim biter, tükenir!

İbni Mübarek (k.s.) dedi ki:

—                      İnsan ilim öğrenmeye devam ettiği müddetçe alimdir. Kendini alim sanıp ilim öğrenmeyi terk ettiği an cahil olur!

Fadl İbni İyaz (k.s.) dedi ki:

Üç insan sınıfına acıyorum;

1-                       Kavminin önderleri saygın kişileri oldukları halde zelil olan kişiler.

2-                       Zengin olduğu halde fakirleşen insanlara.

3-                       Dünyanın oyuncağı olan alimlere.

Haşan Basri (k.s.) dedi ki:

“Alimlerin cezası kalplerinin ölmesidir. Kalbın ölmesi, ahiret ameliyle, dünya nimetlerini istemesidir.

Bir şair;

Şaşarım hidayeti dalalete satana!

Diniyle dünya alıp, kendini aldatana…

Başkaları uğruna, dinden uzaklaşana;

En şaşırtan şey beni, sen bunu anlaşana!..

Rasûlüllah (s.a.v.) dedi ki:

“İlmiyle amel etmiyen alimi öyle büyük bir azap kaplar ki, cehennem­likler onun azabının artması için etrafında dolaşırlar.”

Peygamber (s.a.v.); buradaki alimlerden kastım, günahkâr alimlerdir.

Usame İbni Ziyâd (r.a.) dedi ki;

— Rasûlüllah’tan şöyle işittim: Kıyamet günü alimi cehenneme atar ve onu dolap beygiri gibi cehennemde azaba uğratırlar. Cehennemdekiler ona: ‘Ne yaptın da böyle azaba uğratıldın?’ diye sorarlar. O şöyle cevap verir: ‘Ben iyiliği emreder fakat, kendim yapmazdım. İnsanları kötülükten sakındı- rırdım, ben kötülük yapardım.’

İlmiyle amel etmiyen alimin azabının daha çok olması, bilmesi ve yap­mamasından kaynaklanıyor. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz münafıklar cehennemin en alt tabakasına girecektir! (Nisa/145)

Münafıklar bildikleri halde inkâr ediyorlar. Tevhidi ve hristiyanlar ise en şerli insanlardır. Çünkü onlara kitap verildiği halde onlar Allah’a üçün üçü dediler.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:

“Onlar oğullarının bildikleri gibi biliyorlar.” (Bakara/146)

“Kendilerinin bildikleri kendilerine gelince (Tevrat ve Incil’in ha­ber verdiği Kur’an) onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti kâfirlerin üzerine­dir.” (Bakara/89)

“Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde ondan ayrılarak şeytana uyup azgınlardan olanın haberini sana verdik.” (Araf/75)

Kur’an ilmiyle amel etmeyeni, köpeğe benzetmektedir. Allah’ın kitabı­nı iyi bildiği halde nefsi istek ve dünyaya meyletti, bundan dolayı köpeğe benzetildi. Zira o, nefsi isteklerini devamlı üstün tutmuştur.

Hz. İsa (a.s.) şöyle dedi:

“İlmiyle amel etmeyen alim, nehrin ocağını kapatan kayaya benzer. Ne kendisi faydalanır, ne de başkalarının faydalanmasına izin verir.”