Gebeliği önlemenin, aile hayatı üzerinde hemen ortaya çıkan kötü sonucu; yaratılışlarında mevcut olan cinsel ihtiyacı gerektiği gibi kullanamayan karı-koca arasında ortaya çıkacak soğukluk hissidir. Önceleri hiç farkına varılmadan sevgiyi azaltır, şefkat bağlarını gevşetir, sonra da gerginlik ve geçimsizlik şekillerine bürünerek önüne geçilmez ailevî buhranlara sebep olur. Ayrıca kadının gebe kalmamak için devamlı ilaç ve haplar kullanması ailede sevgi, şefkat, güzellik ve huzur namına ne varsa hepsini yavaş yavaş yıkıp mahveder. Gebeliği önlemenin bir zararı daha vardır ki, hepsinden daha korkunç ve müessirdir. Bu, maddî olmaktan ziyade manevîdir.
Kadın erkek arasındaki münasebetleri, şerefli bir insanlık seviyesine yükselten, aralarındaki cinsel alâkayı takviye edip sevgi ve şefkat bağlan haline getiren şey, onların çocuk sahibi olmaları, yavrularını ana-babalık İlişleriyle büyütmeleridir. Gebeliği önlemek, ilişkilerini yalnızca cinsel arzulara indirger. Sevgi bağlarını yavaş yavaş gevşetip çözer ve şefkat hislerini köreltir. Bu durumun değişmez sonucu; karı-kocadan her birinin birbirlerinden bir müddet faydalanıp sefa sürdükten sonra yavaş yavaş soğuyup bıkmaları ve ayrılmalarıdır.
Karı-kocanın evlilik bağlarını koruyarak bunun sonuçlarına katlanıp müşterek hayatı sürdürmeyi kolaylaştıran sebepler arasında çocuklardan daha kuvvetli bir sebep bulunamaz. Bu yüzden çocuksuz karı-kocaların hayat boyu birlikte yaşamaları daha zordur. Avrupa ve Amerika’da evlilik münasebetleri zayıftır; üstelik her geçen gün bu durum daha da kötüye gitmektedir. Boşanma olayları başdöndürücü bir hız kazanmış, aile kutsiyeti diye bir şey kalmamıştır.