Cuma Namazının Farz Olması

By | 30 Mart 2015

cuma-namazinin-farz-olmasi    Cuma namazının farz olduğunun delili şu âyet-i kerîmedir:
“Ey mü’minler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman derhal Allâh ’ı anmaya/namaza koşun, alışverişi bırakın.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) de şu sözleri nakledilmiştir:
“Allâh cuma günü size cuma namazını farz kılmıştır. ”
“Her kim sebepsiz yere üç kez cuma namazını terk ederse Allâh onun kalbini mühürler. ”
Vakit namazı kılmakla yükümlü olan her kişi, bir şehirde veya âkılbâliğ ve özgür olan kırk erkeğin bulunduğu merkezî bir köyde ikâmet edi-yorsa cuma namazını kılmakla da yükümlüdür. Cuma kılmakla yükümlü erkek nüfusu kırka ulaşmayan bir köyde oturan kişi ise komşu köyün ezanını duyabiliyorsa veya şehre en fazla bir fersah uzaklıkta bir köyde ikâmet ediyorsa onun da gelip cuma namazına iştirak etmesi gerekir. Ancak bir engeli olan kişi cuma namazına ve vakit namazlarının cemaatine katılmamak konusunda mazur görülür.

Namaza katılmaya engel olan başlıca durumlar şunlardır. Hasta olmak, kaybolacağından korktuğu bir malı olmak, kendisi yokken ölmesinden endişe ettiği bir yakını bulunmak, büyük veya küçük abdest bozma ihtiyacı bulunmak, kendisi çok açken sofra kurulmuş olmak, devlet görevlilerinin veya -borcunu ödeyecek durumda değilken- bir alacaklısının kendisini yakalamasından korkmak, yolculukta iken kervanın kendisini bırakıp gideceğinden korkmak, malının zarar görmesinden korkmak, cuma namazına ve cemaate katılmama durumunda kaybettiği malını bulma ümidi taşımak, uyuya kalıp namazı kaçırmak ve yağmur, çamur ve şidetli rüzgârdan dolayı zarar görme endişesi taşımak.

Cuma namazı iki rekât olup hutbeden sonra cemaatle kılınır. Cuma namazını kaçıran kişi dilerse tek başına, dilerse cemaatle öğle namazı niyetiyle dört rekât kılar.
Cuma namazının (ilk) vakti, [Hanbelî mezhebi âlimlerinin geneline göre] güneş batıya dönmeden önce bayram namazının kılındığı vakittir. Kimi Hanbelî fıkıh bilginleri ise (sabah) saat beşte bile kılınabileceğini söylemişlerdir.
Cuma namazının kılınabilmesinin ön şartı, cuma namazı kılmakla yükümlü kırk kişinin namazda hazır bulunmasıdır. Bir diğer rivayete göre ise üç kişinin hazır bulunması yeterlidir.
Cuma namazında kıraatin sesli olması ve birinci rekâtta Fâtiha’dan sonra Cuma Sûresi’nin, ikinci rekâtta ise Münâfıkûn Sûresi’nin okunması sünnettir.
50. Asr-ı saadetteki bazı uygulamalar cuma namazının zeval vaktinden önce kılınabileceğini göstermekte olup Hanbelî mezhebindeki bu görüş temelde bu rivayetere dayanmaktadır. Ancak Hanefî mezhebi fıkıh bilginlerine göre cuma namazı, öğle namazının vaktinde kılınır. Çev.
Devlet başkanının izin vermesinin şart olup olmadığı konusunda Hanbelî mezhebinde iki görüş vardır.
Cuma namazı öncesinde sünnet olan bir namaz yoktur. Sonrasında ise en az iki rekât, en fazla altı rekât kılınır. Bunu Ebû Hüreyre Hz. Peygamber’den nakletmiştir.

Kimi âlimler ise cuma namazından önce on iki rekât, sonrasında ise altı rekât namaz kılınmasının müstehab olduğunu söylemişlerdir.
Cuma namazına gitmekle yükümlü olan kişi, ezan okunduktan sonra imam minberde iken alış veriş yapmaktan kaçınmalıdır. Çünkü Allâh (c.c.) şöyle buyurmuştur:
“Ey mü ’minler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman derhal Allâh ‘ı anmaya/namaza koşun, alışverişi bırakın. ”
Burada ezan ile kastımız, Allâh Rasûlü (s.a.v.) döneminde okunmakta olan ezandır (yani imam hutbeye çıkmadan hemen önce cami içinde okunan ezandır.) Cuma namazı için bu ezanın okunması, Hanbelî mezhebine göre farzdır, diğer namazlar için ise farz-ı kifâyedir. Ahmed b. Hanbel’den bu ezanın sünnet olduğu görüşü de nakledilmiştir.

Minarede okunan ezanı ise ilk olarak Hz. Osman, topluma yönelik bir maslahat gördüğü için kendi halifeliği döneminde uygulamaya koymuş olup bu maslahat, namazgâhtan uzakta bulunan kimselere namaz vaktinin geldiğini bildirmektir. Dolayısıyla bu ezan sırasında yapılan alışverişler geçersiz olmaz.

Camiye giren kişinin, farz namaz öncesinde yeterli vakti varsa dört rekât namaz kılması müstehab olup bu namazı kılan kişi, her rekâtta elli kez olmak üzere toplam iki yüz kez İhlâs Sûresi’ni okur. Çünkü Abdullah b. Ömer’den, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bu namazı kılan kişi hakkında şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“…Her kim bu namazı kılarsa cennette kalacağı yeri görmeden [veya cennette kalacağı yer ona gösterilmeden] vefat etmez.”
Bundan dolayı kişi, camiye girince (en azından) iki rekât namaz kılmadan oturmaz.
Cuma gününün faziletlerini, camiye nasıl gidileceğini ve buna ilişkin tüm bilgileri yukarıda özel bir başlıkta açıklamıştık.