Çocuklarınızı Camiye Götürün

By | 13 Nisan 2015

cocuklarinizi-camiye-goturun    Camiler ibadet etme, Allah’ı anma, eğitim-öğretim, birlik ve dirlik, huzur ve sükun mekânlarıdır. Bu itibarla dinimiz; camilere büyük önem vermiştir.
Yüce Rabbimiz, Kur’anı-Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır O halde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin ”
EyÂdemoğulları! Her mescide gittiğinizde güzel elbiselerinizi giyinin .”
Ayet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere, İslam’da camilerin önemli bir feri vardır Allah’ın evi kabul edilen camiler, İslâm’ın alâmeti sayılmıştır. Camiler, bulunduğu yerin halkının Müslüman olduğunu gösterir. Peygamberimiz, yeryüzünde Allah’a en sevimli yerlerin camiler olduğunu bildirmiştir. Öyleyse camilere gelişi güzel değil, en güzel elbiseler giyilerek girilmelidir Camileri kirletecek, havasım bozacak ve cemaati rahatsız edecek davranışlardan sakınmalıdır. Yüce Allah, caminin önemini Kur’an’da şöyle bildiriyor:

“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe îmân eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.”

Peygamberimiz (s.a.s.) ise: “Kim Allah rızası için bir mescit yaptırırsa, Allah da bunun karşılığında ona cennette bir köşk ihsan eder” buyurmuştur.
Cami ve mescitler, aynı zamanda insanlara helal ve haramın, güzel ahlakın, doğruluk ve dürüstlüğün öğretildiği, sevgi saygı ve kardeşlik ruhunun işlendiği kutsal yerlerdir. Şehitlik ve gazilik mertebesinin yüceliği, iffet ve namusu korumanın onuru gibi birçok dinî ve millî şuurun insanlarımıza verildiği ilim ve irfan yuvalarıdır.
Yaparak ve yaşayarak öğrenme, en etkili öğrenme biçimidir. İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar, ama yaptığını öğrenir.
Peygamber (s.a.s.), çocukları sık sık camiye götürürdü. Orada gördüğü başka çocuklarla da ilgilenirdi. Küçük torunu Ümame’yi omzuna alır, camiye gelirdi. Camideki cemaate namaz kıldırır, Ümame orada beklerdi.
Namaz vakitlerinin yanı sıra cuma ve bayram namazlarında bile Hz. Haşan ve Hüseyin camiye gelir, Peygamberimizi (s.a.s.) arar bulurlardı. Allah Rasûlü (s.a.s.) onlara hoşgörülü davranırdı.
Kimi zaman da Peygamberimiz (s.a.s.) torunlarını bizzat camiye getirirdi.
Ibn Abbas (r.a.), Peygamberimizle birlikte bayram namazına gittiğini, orada  namaz kıldığını ve Peygamberimizin (s.a.s.) okuduğu hutbeyi dinlediğini anlatır.
Peygamberimizin (s.a.s.), Abdullah b. Ömer, Ebû Said el-Hudrî gibi çocukların zamanın okulu olan Suffa’ya götürdüğü ve onların eğitim almasını sağladığı bilinmektedir. Suffa çocuk eğitimine cevap vermeyince Medine’nin çeşitli mahallerinde hazırlık okulu diyebileceğimiz okullar yaptırdı.
Eğer çocuk yedi yaşını tamamlarsa ara sıra camiye götürülebilir. Rasûlullah (s.a.s.): “Çocuk yedi aşını tamamlayınca ona namazı öğretin on yaşını tamamlayınca kılmazsa hafifçe dövün” buyurmuştur.
Ancak bülûğa ermemiş çocuk, camiye götürüldüğünde namazını en arka safta kılmalıdır. Çünkü baliğ olmamış çocuğun erkeklerin safında namaza ılınması dört mezhebe göre de tahrimen mekruhtur. Erkeklerin safı yarım kalırsa Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre çocuklar yarım kalan safı tamamlar.
Hanefî mezhebine göre ise, eğer bir çocuk ise yarım safa durur. Birden çok çocuk varsa yarım safa durmayıp ayrıca arkaya saf yapar.
Abdullah b. Şeddâd, babasından şöyle naklediyor: “Rasûlullah (s.a.s.) bir akşam veya yatsı namazında yanımıza gelmişti. Hasan veya Hüseyin’den (illini omzuna almıştı. Öne geçip çocuğu yere bıraktı. Sonra tekbir getirip tutmaza durdu. Namaz sırasında secdeyi çok uzattı. Başımı kaldırıp baktım. İlli de ne göreyim! Secdede olan Rasûlullah’ın sırtına çocuk binmiş duruyor. Hru hemen secdeme geri döndüm. Namaz bitince cemaatten:
Allah’ın Rasûlü! Namaz sırasında öyle uzun bir secde yaptınız ki, bir olay meydana geldi veya sana vahiy indi zannettik” diye soranlar oldu. Knsûlullah (s.a.s.) şöyle cevap verdi:
“Hayır! Bunlardan hiçbiri olmadı. Lâkin torunum sırtıma bindi. Ben de,acele edip hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun bulmadı.”
Allah Rasûlü rükû sırasında bacaklarının arasından geçmek isteyen çocuk için ayaklarını aralamış, müdahale ederek gönlünü kırmamıştır.
Yine Rasûlullah (s.a.s.) secdeye gittiğinde bazen Haşan ve Hüseyin gelip sırtına binmişlerdir. Allah Rasûlü secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere koymuş, secdeye vardığında onlar yine sırtına binmişlerdir. Bu durum namaz bitene kadar böyle devam etmiş, namaz bittiğinde de Rasûlullah hiç kızmadan onları alıp dizine oturtmuştur. Rasûlullah hutbe okurken mescide tökezleyerek giren torununu kaldırmak üzere hutbesini kesip aşağıya inmiş, kucaklayarak minberin üzerine oturtmuş ve hutbesine devam etmişti.
Camide çocuklara kızılmaması, çocukların azarlanmaması, camiden kovulmaması, onlara cami cemaatinin iyi ve güler yüzle davranması önemlidir, Çocuk herhangi bir şekilde babası veya bir büyüğü ile camiye gitmek istemezse niye gitmek istemediği tespit edilmeli: “Onlara kızan biri mi var yoksa bir başka olumsuz neden mi?” söz konusu bu durum tespit edilerek çok geçmeden çözüm yolları aranmalıdır.