İbn Mesud (radıyallâhu ‘anh) der ki: “Sizin şu dünyadaki ateşiniz, cehennem ateşinin yetmişte biri kadardır. Cehennem ateşinden bir parça denize iki defa daldırılıp çıkarılsa, ondan artık bir daha faydalanamazsınız”
Mücâhid (radıyallâhu ‘anh) der ki: “Dünyadaki ateş, cehennem ateşinin şiddetinden Allah’a sığınır.”
Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Cehennem ehlinin en hafif azaba uğrayanına ateşten bir çift ayakkabı giydirilir. Bu ayakkabılar o kişinin beynini kaynatır. Kafası âdeta kaynayan bir tencere gibi olur. Kulakları ve dişleri kor ateş gibi, göz kapakları kızgın alev gibidir. Bütün iç organları ayağının dibine dökülür. Kendisinin, cehennemlikler içinde en ağır azaba uğrayan kişi olarak görür. Hâlbuki o en hafif azaba uğrayan kişidir.”
Abdullah b. Amr b. el-Âs (radıyallâhu ‘anh) anlatıyor: “Cehennemlikler Mâlik adlı meleğin yanlarına gelmesini isterler. Mâlik bu çağrıya tam kırk yıl cevap vermez. Daha sonra onlara, “Siz burada ebedi olarak kalacaksınız”(Zuhruf 43/77) der. Bunun üzerine cehennem ehli rablerine dua ederek, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar(ıp dünyaya geri gönder). Eğer bir daha (kötülükler yaparak cehenneme) dönersek, muhakkak ki biz zalimlerdeniz.”(Müminûn 23/107) Dünya hayatının iki misli zaman geçene kadar onlara hiçbir cevap verilmez. Daha sonra Allah (celle celâiüh) onlara, “Alçaldıkça alçalın orada. Bana karşı konuşmayın”(Müminûn 23/108) der.
Bundan sonra hiç kimse tek kelime dahi konuşmaz. Sadece cehennemin, âdeta başı eşek anırmasına, sonu ise inlemesine benzer bir uğultu ve iniltisi duyulur.”
Katâde (radıyallâhu ‘anh) demiştir ki: “Ey topluluk! Sizin bu ateşten kaçacak bir yeriniz var mı? Ya da buna dayanabilecek takatiniz ve sabrınız? Ey cemaat! Allah’a itaat etmek sizin için en kolay olanıdır. 0 halde Allah’a olan kulluğunuzu yerine getiriniz.”