Anne Babaya İtaat Cihaddan Daha Üstündür

By | 21 Ağustos 2014

pardesu

 

yaşlılarla-şakalaşmakAbdullah b. Ömer (radıyallâhu ‘anh) anlatıyor: “Adamın biri Resûlullah’m (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) yanına geldi ve,

–         Ey Allah’ın Resûlü! Ben cihada katılmak istiyorum, dedi. Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem),

–         Annen baban hayatta mı? diye sordu. Adam, “Evet hayatta” diye cevap verdi. Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem),

–         Öyleyse onlarla ilgilen; senin cihadın da odur, buyurdular. Zikredilen hadisten de anlaşılacağı üzere, anne babaya iyi davranmak, Al­lah yolunda cihada katılmaktan daha faziletlidir. Çünkü Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem), yanma cihada katılmak için gelen kişiye, geri dönüp anne ba­basına bakmasını emretmiştir. Bu anlamda, biz de deriz ki, seferberlik du­rumları hariç, kişinin anne ve babasının izni olmadan cihada katılması caiz olmaz. Anne babaya itaat savaşa katılmaktan daha üstündür.

Behz b. Hakîm babasından, o da dedesinden rivayet ediyor: “Rasûlullah’a (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem),

–         Ey Allah’ın Resûlü! Kime iyilik etmeliyim? diye sordum,

–         Annene, dedi.

–         Sonra kime iyilik etmeliyim? diye sordum,

-Annene, dedi. Tekrar,

–         Bundan sonra kime? dedim.

–         Annene, dedi.

–         Bundan sonra kime? diye sordum.

– Babana, sonra sırası ile akrabalarına, diye cevap verdi.

Zeyd b. Ali’nin (rahimehullâh) babası vasıtasıyla Resûlullah’tan (saNailâhu ‘aleyhi ve sellem) rivayet ettiği bir hadis-i şerif şöyledir:

“Şayet Allah Teâlâ, anne babaya isyan anlamında öf demekten daha küçük bir şeklini bilseydi -ki bilir-, elbette onu da yasaklardı. Anne babasına baş kal­dıran kimse, dilediği kadar amel etsin, o asla cennete giremeyecektir. Onlara iyi davranan da elbette cehenneme girmeyecektir.”

“Şayet Allah Teâlâ Kitab’ında anne babaya hürmet etme konusunu zik­retmemiş ve bu hususta tavsiyelerde bulunmamış olsaydı dahi bu, akıl yo­luyla bilinebilirdi. Aklı başında olan kimse onlara hürmet edilmesi gerekti­ğini gayet iyi bilir ve onların hukukunu gözetir. Yüce Allah peygamberlerine gönderdiği bütün kitaplarda bu hususa değinmiş ve bunu bütün peygam­berlerine emretmiştir. Kendi rızasını onların rızasına, yine öfkesini onların öfkesine bağlamıştır.

Denilir ki: Üç ayet indirilmiş ve bu ayetlerde yapılması emredilen işleri de bunlarla birlikte sayılanların yapılmasına bağlanmıştır.

Birincisi: “Namazı tam kılın, zekâtı verin” Bu ayet-i keli­meye göre kim namazını kılar, ancak üzerine farz olduğu halde zekâtını ver­mezse, onun namazı da kabul olunmaz.

İkincisi: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin” O halde kim Allah’a itaat ettiği halde Resûlü Hz. Muhammed’e itaat etmezse, Allah’a olan itaati de kabul olunmaz.

Üçüncüsü: “Önce bana, sonra da ana-babana şükret” Bu durumda Allah’a şükredip anne babasına şükretmeyenin Rabbi’ne karşı göstermiş olduğu şükür kabul olunmaz.

Bu anlatılanlara şu hadis-i şerif ile delil gösterilebilir:

“‘Kişi anne babasına asi olur ve onlar da evlâtlarına lanet (beddua) ederse, bu onun kökünü kurutur (bereketiniyok eder). Rabbinin rızası ana babanın razı edilmesine bağlıdır. Rabbinin öfke ve hışmı ise ana babanın öfke ve hışmına bağ­lıdır. Kim anne babasına veya onlardan birine yetişir de onlara iyi muamele ile bakmazsa cehenneme girer. Allah o kimseyi rahmetinden uzak tutar.”5

Resûlullah’a (saiiailâhu ‘aleyhi ve sellem), “En faziletli amel hangisidir? diye bir soru soruldu. Resûlullah (saiiailâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi:

Vaktinde kılman namazdır. Sonra anne babaya iyilik etmek, sonra da Allah yolunda cihad etmektir.”

Ferkad es-Sebehî (rahimehullâh) der ki: “Okuduğum bazı kitaplarda geçtiğine göre, kişi anne ve babasının huzurunda iken onların müsaadesi olmadan ko­nuşmamalı, onların önünde, sağında veya solunda yürümemek, kölenin efen­disinin ardından gittiği gibi arkalarından gitmelidir. Kendisini çağırdıklarında hemen cevap vermelidir.”