Ana-Babaya Şefkat Etmek

By | 9 Ağustos 2014

kuran

 

annebabaSalih evlat ana babaya şefkat eder. Babası kâfir olsa dahi onun için hayır is­ter ve hidayete ermesini diler. Babası için azap istemez. Bilakis ona nasihat eder ve ölene kadar öğütte bulunur.

Allah’u Tealanın şu ayeti kerimesinde beyan buyurduğu gibi İbrahim (a.s) her seferinde “Ey babacığım! Ey babacığım! Ey babacığım! Diye sürekli tekrarlar.

“Kitap’ta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir pey­gamberdi. Hani babasına demişti: Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun? Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım. Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)’a başkaldırandır. Babacı­ğım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağın­dan korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun. ”

Babası öldükten sonra Allah’u Teala (c.c) ona yasaklayana kadar babasına bağışlanma diliyor.

“İbrahim’in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah’a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. ”

Açıklama:

“Sana selam olsun” sözünden kasıt; Ben sana eziyet etmeyeceğim, kötülük yapmayacağım. Bana iftiralarda bulunduğun gibi sana iftira atmayacağım. Ve bendan sana karşı güven göreceksin…

Abdullah bin Übey Bin Selül; Babası münafıkların başıydı. Fakat babası öl­dükten sonra bakın babasına nasıl davranmıştır; Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’i cenaze namazını kılması için çağırmıştır. Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- onun cenaze namazını kılmaya niyetlendiği vakit Allah’u Teala tarafın­dan men edilmiştir.

• Buhari ve Müslim, Abdullah Bin Ömer kanalıyla şu hadisi rivayet eder­ler: “Abdullah b. Übey İbnû Selül vefat ettiği vakit oğlu Abdullah b. Abdillah, Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’e gelerek babasını kefenlemek için ondan gömleğini vermesini istedi. O da verdi. Sonra cenaze namazını kılmasını istedi. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’de namazını kılmak için ayağa kalktı. Derken Omer, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’in elbisesinden tutarak;

–         Ya Resûlallah! Allah onun namazını kılmayı sana yasak ettiği halde onun namazını mı kılacaksın? Dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem;

“Beni Allah sadece muhayyer bıraktı ve: Onlar için ister istiğfar et, ister etme. Onlar için yetmiş kere istiğfar etsen..” buyurdu. Ben yetmişten de ziyade yapacağım, dedi. Ömer:

–         Hiç şüphe yok ki, o münafıktır, dedi. Müteakiben Resûlullah sallallâhu aleyhi ve  sellem onun namazını kıldı. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle):

“Onlardan Ölen bir kimsenin üzerine ebediyyen namaz kılma! Ve onun ba­şına da dikilme.” ayetini indirdi.

Ebu Hureyre radıyallâhu anh müşrik olan anası için, Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem’den dua istiyor;

• İmam Müslim sahih olan hadis kitabında ebu Hureyre’den radıyallâhu anh şu olayı rivayet eder, ebu Hureyre radıyallâhu anh dedi ki;

“Annem’i İslâm’a davet ediyordum. Kendisi müşrik idi. Bir gön onu davet ettim de bana Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem hakkında hoşlanmadığım sözler işittirdi. Bunun üzerine ağlayarak Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem’e geldim:

–         Ya Resûlallah! Ben annemi İslâm’a davet ediyordum da kabulden çekini­yordu. Bugün kendisini yine davet ettim; bana senin hakkında hoşlanmadığım sözler işittirdi. Şimdi Ebû Hureyre’nin annesine hidayet vermesi için Allah’a dua et! Dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem:

“Allah’ım! Ebû Hureyre’nin annesine hidayet ver” diye dua etti. Ben Nebiy yullah sallallâhu aleyhi vesellem’in duasına sevinerek çıktım. (Eve) gelerek kapıya dayandığımda onun kapalı olduğunu gördüm. Derken annem ayak seslerimi işitti ve:

–         Yerinde dur ey Ebû Hureyre! Dedi. Bir de suyun şırıltısını işittim. Annem yıkandı, gömleğini giydi. Acele başörtüsünü sardı. Arkasından kapıyı açtı. Sonra şunu söyledi:

–         Ya Ebâ Hureyre! Ben Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Muhammed’in onun kulu ve Resûlü olduğuna da şehâdet ederim. Ben hemen Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’e döndüm. Sevincimden ona ağlayarak geldim:

–         Ya Resûlallah, müjde! Allah senin duanı kabul etti ve Ebû Hureyre’nin an­nesine hidayet verdi, dedim. Bunun üzerine Allah’a hamdü sena etti. Ve hayırlı sözler söyledi.

–         Ya Resûlallah! Annemle beni mü’min kullarına, onları da bize sevdirmeleri için Allah’a dua et! Dedim. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-:

“Allah’ım! Şu kulcağızını yani Ebû Hureyre’yi ve annesini mü’min kulları­na, mü’minleri de bunlara sevdir!” diye dua etti. Artık yaratılmış hiç bir mü’min yoktu ki, beni işitsin veya görsün de beni sevmemiş olsun”.

Hz. Aişe babasına merhamet ediyor;

Hz. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem ölüm hastalığında dedi ki; “Ebubekir e söyleyin namazı kıldırsın!”

Hz. Aişe radıyallâhu anhâ, Hafsa radıyallâhu anhâ’ya dedi ki; O’na deki Ömer’e emretsin, namazı o kıldırsın.

  •  Buhari, Ebu Musa’dan rivayet ediyor. Ebu Musa dedi ki: Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- hastalandı. Ve hastalığı şiddetlendi. Dedi ki; “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın!” Hz. Aişe radıyallâhu anh validemiz dedi ki; O ince kalp­li bir adamdır. Eğer senin makamında durursa insanlara namaz kıldıramaz. Dedi ki: “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın!” Hz. Aişe aynı şeyi tekrarladı.

Dedi ki: “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın sizler Yusuf’un arkadaşlarısı­nız.” Elçi Ebubekir’e gelince, Hz. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem hayattayken insanlara namaz kıldırdı.

  •  Yine Buhari Hz Aişe’den şu rivayeti getirir: “Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem- hastalanıpta ağırlaştığı vakit, Bilal gelip Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’e namazı haber verdi.

Dedi ki: “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın!”

Hz. Aişe radıyallâhu anh validemiz dedi ki; O ince kalpli bir adamdır. Eğer senin makamında durursa insanlar sesini işitemezler. Ömer’e emretsen.

Dedi ki: “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın!”

Hafsa’ya dedim ki; Hz. Resûlullah’a -sallallâhu aleyhi vesellem- de ki: Ebubekir ince kalpli bir adamdır. Eğer senin makamında durursa insanlar sesini işitemez­ler. Ömer’e emretsen.

Dedi ki: “Ebubekir’e söyleyin namazı kıldırsın sizler Yusuf peygamberin arkadaşlarısınız.”

  •  Bir rivayette de Hz. Aişe dedi ki: Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’e defalarca ısrar etmem, insanların belki Hz. Resûlün makamında duracak birini sevmezler düşüncesiydi. Çünkü Hz. Resûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem-’in ma­kamında duracak kişiye karşı insanlar belki uğursuzluk sayarlardı. Bu sebeple Ebubekir’den vazgeçmesini istedim.

İşte bu sebeple evlat, ana babasına hayırlı olanı sevmeli, onlara doğru olanı dilemeli, bu konuda men edilmediği müddetçe hırslı olmalıdır.