Adımlama Usulü Nedir?

By | 30 Mart 2015

adimlama-usulu-nedir     Bilki geçmiş astronomi bilginlerinin verdikleri bilgilere göre güneş tepe noktasındayken en kısa gölge, haziran ayında iki adım olur ve bu gölge aralık ayında sekiz adıma kadar çıkar. Eylülde beş adım; ekimde altı adım; kasımda yedi adım, aralıkta ise sekiz adım olur. Aralık ayı gündüzlerin en kısa, gecelerin en uzun olduğu ve güneş tepe noktasında iken gölgenin en uzun olduğu dönemdir. Sonra gölge kısalmaya ve gündüzler uzamaya başlar. Öğle vaktinin başlangıcında gölge boyu ocak ayında yedi adım; şubatta altı adım; martta beş adımdır. Bu ay, gündüzle gecenin birbirine eşitlendiği aydır (ekinoks). Nisanda gölge boyu dört adım; mayısta üç adım; haziranda ise iki adımdır. Haziran ayı gündüzün en uzun, gecenin ise en kısa olduğu aydır. Gölge boyunun en kısa olduğu ay da bu aydır. Bu dönemde gündüzler on beş saat, geceler dokuz saat sürer. Gölge boyu temmuz ayında üç adım; ağustos ayında dört adım; eylül ayında ise beş adımdır. Ayrıca eylül ayında gündüz ile gece eşitlenir (ekinoks).

Süfyan-t Sevrî’nin şöyle dediği nakledilmiştir:

“Güneş tepe noktasında iken gölge boyu en çok yedi adım; en az bir adım olur.
Abdullah b. Mes’ûd’dan (r.a.) şöyle nakledilmiştir:

“Yazları Hz. Peygamber ile (s.a.v.) öğle namazını kıldığımız vakitte gölge boyu üç adım ile beş adım arasında değişirdi; kışlan ise beş adım ile altı adım arasında değişirdi.”

Kimileri de şöyle açıklamışlardır:

Mart ayının ilk on dokuz gününde kişinin veya dikilen bir cismin gölgesi üç adım iken güneş batıya döner. Çünkü o günlerde bir cismin gölgesi yedide üçü kadarken güneş batıya döner. Sonra gölge gün be gün kısalmaya başlar ve haziranın on dokuzunda gündüzün uzaması ve gecenin kısalması son buluncaya kadar kısalma devam eder. Bu gün gelince insanın gölgesi yarım adım kadarken güneş batıya döner. Bu dönem güneş batıya döndüğünde gölge boyunun en kısa olduğu dönemdir. Bundan sonra gölge uzamaya başlar. Her otuz gün ilerlediğinde gölge bir ayak boyu uzar ve bu süreç eylül ayında gece ile gündüzün eşitlendiği güne değin devam eder. Eylülün on dokuzu gelince güneş, cisimlerin gölge boyu üç adım iken batıya döner. Sonra gölge uzamaya devam eder ve her on dört günde bir gölge, bir adım boyu uzar ve bu süreç, gecenin uzaması ve gündüzün kısalması son buluncaya kadar devam eder. Bunun son bulduğu tarih ise aralık ayının on dokuzudur. Bu günde cisimlerin gölge boyu yedi buçuk adım iken güneş batıya döner. Güneşin batıya döndüğü sırada gölge boyunun en uzun olduğu dönem bu dönemdir. Sonra her on dört gün sonunda gölge bir adım boyu uzar ve bu süreç mart ayının on dokuzuna kadar devam eder. Bu gün, gece ile gündüzün eşitlendiği gün olup, cisimlerin gölge boyu üç adımken güneş batıya döner. Aynı zamanda bugün yaz başlangıcıdır. Gölge boyunun her otuz günde bir adım boyu uzadığını söylediğimiz dönem yaz; her on dört günde bir adım boyu uzadığını söylediğimiz günler ise kış mevsimidir.

Şeyhlerimizden biri ise adım hesabını şu şekilde açıklamıştır: Güneş haziran ayı boyunca gölge boyları üç adımken batıya döner. Bir adım, her-kesin boyunun yedide biridir. İkindi namazının ilk vakti gölge boyu dokuz buçuk adım olduğunda girer. Temmuz ayında öğle namazının ilk vakti gölge boyu dört adım olduğunda girer. İkindi namazının vakti ise gölge boyu on buçuk adım olduğunda başlar. Ağustos ayında öğle namazının ilk vakti gölge boyu beş adımken girer. İkindi namazının ilk vakti ise gölge boyu on bir buçuk adım olduğunda girer. Eylül ayında öğle namazının ilk vakti gölge boyu altı adımken başlar; ikindi namazının ilk vakti ise gölge boyu on iki buçuk adım olduğunda başlar. Ekimde öğle namazının ilk vakti gölge boyu yedi adımken girer; ikindi namazının vakti ise gölge boyu on üç buçuk adımken girer. Kasım ayında öğle vaktinin başında gölge boyu sekiz adım olur; ikindi vaktinin başında ise on dört buçuk adımdır. Aralık ayında öğle vaktinin başında gölge boyu on buçuk adımdır; ikindi namazının vaktinin başlangıcı ise on yedi adımdır. Ocak ayında öğle vaktinin başında gölge boyu dokuz adımdır, ikindi namazının vaktinin başında ise on beş adımdır. Şubat ayında öğle namazının ilk vaktinde gölge boyu yedi buçuk adım; ikindi namazının ilk vaktinde ise on dört buçuk adımdır. Mart ayında öğle namazının ilk vaktinde gölge boyu altı adım; ikindi namazının ilk vaktinde ise on iki buçuk adımdır. Nisan ayında öğle namazının ilk vaktinde gölge boyu dört buçuk adım; ikindi namazının ilk vaktinde ise on bir adımdır. Mayıs ayında öğle namazının ilk vakti üç buçuk adım; ikindi namazının ilk vakti ise on adımdır. Söylediğimiz bu miktarlar güneşin yılın bütün aylar boyunca batıya döndüğü vakitlerdir. Algılarımızla dakik bir şekilde tespit edemediğimiz bütün bu vakitleri yegâne bilen ise kuşkusuz Allâh’tır.

Güneşin batıya döndüğü vakitlerin kılı kırk yararcasına net bir şekilde bilinip tespit edilmesi dinî açıdan zorunlu değildir. Bütün bu saydıklarımız, zeval vaktinin bilinmesinin bazı yollarıdır; fakat herkesin bunları lılıâk etme imkânı yoktur. Dolayısıyla bir kişi, güneşin batıya döndüğüne kanaat getirince öğle namazını kılması farz olur.

İnsanlar vakitleri tespit etmek konusunda üç sınıftır:

Birinci grup vakti tam olarak bilmesi gerekenler olup bunlar dakika ve saatleri, gezegenlerin yörüngelerindeki hareketini bilen ve bundan hareketle vakti kesin bir şekilde tespit etme imkân ve kudretine sahip olanlardır.

İkinci grup ietihad etmekle ve kendi yaptıkları işe göre bir belirleme vnpmakla ya da diğer insanları taklit etmekle mükellef olanlar olup bunlar, vakitler konusunda bilgi sahibi olmayan câhil zenaatkârlardır. Bunlar kendi işlerine kıyasla bir belirleme yaparlar. Mesela bir fırıncının âdeti iki veya üç kalıp hamuru öğle vaktine kadar ekmek yapmaktır ya da değirmenci bir ölçek buğdayı öğle vaktine kadar öğütür. İşi bittikten sonra bir süre daha bekleyerek öğleyi kılar. Çünkü bulutlu günlerde güneşin kaybolması sebebiyle vaktin tespiti zorlaşır ve insanlar vakti tam olarak bilemezler ya da kendi işleriyle meşgul olabilirler. Vakitleri bilen bir kimse ezanı duyunca müezzinin vakitleri bildiğini ya da vakitleri bilen birinin verdiği izne göre ezan okuduğunu biliyorsa ona uyar.

Üçüncü grup ise öğle namazının giriş vaktini kollamakla ve girdiğine kanaat getirinceye kadar namazı geciktirmekle yükümlü olanlar olup bunlar, vakti tespit edebilmek için herhangi bir işarete sahip olmayan veya herhangi birinden duyma ya da ezanı dinleme imkânı bulunmayan zindan vb. kapalı yerlerde bulunan kimselerdir. Bunların bundan daha ötesini yapabilme imkânı bulunmadığı için mükellefiyetleri bununla sınırlıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Size bir şey buyurduğum zaman om elinizden geldiğince yapmaya gayret edin. ”

Zeval vaktini dakik olarak tespit etmek ise oldukça zor ve incelik gerektiren bir husustur. Nitekim bir hadiste şöyle varid olmuştur:

Hz. Peygamber (s.a.v.) Cebrâil’e (a.s.) “Güneş batıya döndü mü?” diye sorunca o, “Hayır, evet” demiştir. Hz. Peygamber “Hem evet, hem hayır. Böyle bir şey nasıl olur?” diye sonınca Cebrail, “Benim hayır ile evet sözüm arasında güneş yörüngesinde elli bin fersah yol aldı” demiştir.

Şu halde muhtemelen Hz. Peygamber (s.a.v.) güneşin, Allâh’ın ilmin de batıya döndüğü vakti sormuştur.

Ama sen kıbleye yöneldiğinde güneş yaz aylarında senin sağ kaşın üzerinde yer alıyorsa hiç kuşkusuz batıya dönmüş demektir. Dolayısıyla öğle namazını kılabilirsin. Her şeyin gölge boyu kendi boyuna ulaştığında ise ikindi vakti girmiştir. Yaz aylarında sen kıbleye dönükken güneş sol kaşın üzerinde duruyorsa bil ki güneş henüz batıya dönmemiştir. İki gözün arasında bulunuyorsa tepe noktasında olduğu anlaşılır. Ancak kış mevsiminin başlannda ve gündüzlerin kısa olduğu dönemlerde güneş, iki göz arasında iken batıya dönmüş de olabilir.
Kış aylarında ise güneş sağ kaşın üzerinde ise bütün zamanlarda güneş batıya dönmüş olabilir. Çünkü yaz aylarında bu, öğle vaktinin başlangıcıdır; kış aylannda ise öğle vaktinin sonudur. Kışın güneş sol kaşı üzerinde bulunuyorsa kış mevsiminin ilk dönemlerinde gündüzler kısa olduğu için güneş batıya dönmüş olabilir. Yaz ayının başında ise gündüzler uzun olduğu ve gün be gün daha da uzadığı için bu mümkün olmaz. Kışın güneş iki gözün arasında bulunduğunda hiç kuşkusuz batıya dönmüş demektir. Sağ kaşın üzerinde bulunduğunda ise öğle vaktinin sonu gelmiştir. Ancak verdiğimiz bu bilgi, Kâ’be’nin Haceru’l-esved rüknüne ve l’eytullah’ın kapısına doğru namaz kılan Iraklı ve Horasanlılar için geçerlidir. Yemen, Mağrib ve bu bölgelere yakın olanlar içinse bunun tam tersi geçerlidir. Çünkü onlar Rükn-i Yemânî’ye ve Kâ’be’nin arka tarafına yönelerek namaz kılarlar. Bundan dolayı vaktin belirlenme usûlü bu bölgeler arasında farklılık arz eder.
Güneşin batıya döndüğünü tespit ettikten sonra kıblenin hangi yönde olduğunu tespit etmek istersen gölgeni sol tarafına al. O zaman hiçbir meşakkat çekmeden kestirme yoldan kıbleye yönelmiş olursun.

Zeval vaktini tesbit etme usûllerini bu kadar uzatmamın sebebi bu vaktin tesbitinin diğer vakitlere kıyasla daha zor almasıdır. Adımlama n ailimden -yukarıda da belirttiğimiz gibi- İbn Mes’ûd’dan gelen bir rivayetle de söz edilmiştir.

Doğrusunu Allâh bilir.