Adalet Nedir?

By | 20 Mayıs 2015

adalet-nedirAdâlet, ifrat ve tefrit arasında bir orta hâldir. Yani, aşırılıkla, alâkasızlık arası dengeli bir yoldur. Adâlet, pek çok hayra vesile olmak üzere insanın mâhiyetinde bulunan bir kısım istidatların, Yaratıcı tarafından belirlenen yönde kullanılmasından ibarettir. Evet, insanda bulunan şehvet, öfke, vehim ve akıl gibi kuvve ve istidatlar, güzelce kanalize edilirse adalet; ifrat ve tefrite düşülürse, sapıklıklar meydana gelir.

Meselâ: İnsandaki şehvet duygusu ki; umumî mânâsı itibarıyla hem ferdin hayatının devamına, hem de insan nevinin devamına vesile olan şeylere arzu duyma anlamına gelir. Bu duygunun bir yönü olan yeme, içme ve şâire gibi şeylerle insan, cismanî varlığını ve sıhhatini devam ettirmeye muvaffak olur. Şimdi, bu duyguya, arz edilen mülâhazanın dışında bakıldığında, ya onu, kemâle giden yolda önümüzü kesen bir cellat görerek ve bazılarının yaptığı gibi, ondan tamamen uzaklaşacağız ki, bu bir tefrit ve alâkasızlıktır veya günümüzün sefil anlayışı içinde, hiçbir ölçü tanımadan bu mevzûda her münasebeti meşrû sayacağız ki, bu da bir ifrat ve taşkınlıktır.

Öfke de öyledir; hiç olmayacak şeyler karşısında feveran ve halk dilinde “pireye kızıp yorgan yakmak” bir ifrat; en aziz ve mukaddes şeylerin pâyimâl oluşu, ırzın çiğnenip, namusun doğranması karşısında sükût da, bir tefrittir. Adâlet ise, küfür, zulüm ve cevr karşısında bir kükreme ve bunların berisinde ve bilhassa sabır ve hayra vesile olacak yerlerde de, müsâmahalı ve yumuşak olma hâlidir.

Aynı durum, vehimde de cereyan eder; olmayacak şeylerden korku ve endişe, hayatı azaba çeviren bir ifrat; korkulması, endişe edilmesi gereken şeylerden korkup endişe etmeme işi, bir tefrittir. Birinde kâinattaki her şeyden korkup, her şeye ulûhiyet isnât etme düşüncesi vardır ki; Ganj dolayları, bu telâşın doğurduğu putlarla doludur. Diğeri de, yerde ve gökte kimseden endişe etmeme gibi bir cinnet, kendini ve kendine bağlı olanları ölümlere sürükleyebilecek bir çılgınlıktır. Adâlet ise, hayâtî ehemmiyet arz eden şeyleri hesaba katarak, ihtiyat ve tedbire riâyetle beraber, çok uzak ihtimâllerle melhuz olan bir kısım endişe verici şeylere karşı da olduğundan fazla ehemmiyet vermemekten ibarettir.
Akıl için de benzeri mütalâalar serd edilebilir: Müşahede ve hissin ürünlerini hesaba katmadan, sadece akla itimat bir ifrat; aklı tamamen azl edip, katı bir mistisizme girme veya sadece vicdânı esas alıp; onun dışındaki her şeyi inkâr etmek de bir tefrittir.