Ebû Said el-Hudri’den (rivayet edildiğine göre kendisine ölüm yaklaşınca yeni elbiseler isteyip onları giymiş, sonra (şöyle) demiştir: “Ben Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’i,(kişi) ölürken üzerinde bulunan elbiseler içerisinde diriltilir, derken işittim.”
Açıklama:
Hz. Ebû Said el-Hudri, bu hadis-i şerifin zahiriyle amel ederek ölümünden önce yeni elbiselerini giyinmiş ve yeni elbiseleri içerisinde hayata gözlerini kapamıştır. Çünkü hadis-i şerifin zahirinden anlaşılan, manaya göre, kişi ölürken üzerinde bulunan elbiseler içerisinde diriltilerek kabrinden kalkacaktır.
Bu mana “Ey insanlar, hiç şüphe yok ki siz Allah(m huzurund)a yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak haşredileceksiniz. Mealindeki hadis-i şerife aykırı değildir. Çünkü ba’s (dirilip kabirden kalkma) ile haşr (arasat meydanında toplanma) ayrı ayrı şeylerdir. Binaenaleyh, insanlar ölürken giyinmiş oldukları elbiseler içerisinde kabirlerinden kalkacaklar, fakat arasat meydanında çıplak olarak toplanacaklardır. Muhakkik hadis âlimleri ise, mevzumuzu teşkil eden ve bu hadis-i şerifte geçen “siyab = elbiseler” kelimesine amel manası vermişler ve “İnsan iyi veya kötü hangi ameli işleyerek ölürse, mezarından kalkarken de o ameli işleyerek kalkar.” demişlerdir.
Gerçekten de Araplar, bir kimsenin iyiliğini, temizliğini ve ayıplardan uzak olduğunu ifade etmek istedikleri zaman; “Falan kimse temiz elbiselidir” derler. Bir kimsenin kötülüğünü ifade edecekleri zaman da “Falan kimsenin elbiseleri kirlidir.” tabirini kullanırlar. Nitekim Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’inde “Elbiseni temizle” buyruğuyla güzel ameller yapmayı emretmiştir. Her ne kadar bazıları sözkonusu siyab, kelimesine “kefen” manâsı vermişlerse de, bu manânın hiç bir dayanağı yoktur. Çünkü burada ölmeden önce giyilecek olan elbise söz konusudur, kefense öldükten sonra giyilir. Bu bakımdan bu görüş Aynî ve Harevî gibi muhakkik âlimler tarafından reddedilmiştir.