Kadere İman

By | 28 Ekim 2014

kadere-iman Câbir b. Abdullah (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Bir kul, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmedikçe, hatta başına gelen (hayr ve şerden) bir şeyin kendisinden şaşırıp başka bir tarafa gitmeyeceğine, kendisini atlayan (hayr ve şerden) bir şeyin de kendisine dönüp gelmesine imkân olmadığını kesinlikle bilmedikçe (gerçek anlamda) imana erişmiş olmaz.”

Tâvûs (rahmetullâhi aleyh)’den rivâyet edilmiştir:Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in sahabelerinden bir takım insanlara yetiştim. Onlar: ‘Her şey, kader iledir. Hatta acizlik ve tembellik bile’ diyorlardı.”

(Seyyid Sabık, kaderle ilgili olarak şunları şöylemektedir:
Kader, Kur’an-ı Kerim’de defalarca zikredilmiştir.
“O’nun katında her şey, bir “mikdâr”a (ölçüye) göredir. ”
“Her şeyin hâzineleri yalnız bizim yanımızdadır. Biz onu ancak belli bir “kader” (ölçü) ile indiririz.”
“Biz, her şeyi bir “kader”e (ölçüye) göre yarattık.”
Bütün bu ayetlerden çıkan sonuç şudur: Kader’den maksat; Allah’ın, bu alem için ortaya koyduğu sağlam düzen, genel kanunlar ve sebepleri mü sebbeplere bağlayan ilahi kanunlardır.
Nevevî, Kader’i şöyle tarif etmektedir: “Yüce Allah (meydana gelecek) şeyleri ezelde takdir etmiş ve meydana gelecek bu şeyleri, belirlenen zamanlar ile belirli sıfatlarda meydana geleceğini bilmiştir. Meydana gelen bütün şeyler, O’nun takdir ettiği şekilde meydana gelmektedir.”
İmam Hattâbî bu konu ile ilgili olarak şöyle demektedir: “İnsanların bir çoğu, ‘kaza ve kaderi, Allah’ın takdir ve tesbit ettiği şeylere kulları zorlaması’ şeklinde olduğunu zannetmektedir. Halbuki işin aslı, onların zannettikleri gibi değildir. Kader’in manası, kulun işliyeceği şeyleri yüce Allah’ın ezelde bildiğini ve kendi takdirinden doğduğunu, hayır ve şerri ile hepsini kendisinin yarattığını haber vermektir. Kader, önceden takdir edilen ve kadîr olan kişinin fiilinden sadır olan şeye verilen isimdir.”
Meydana gelecek şeyleri Allah’ın bilmesi ve bu bilmeye göre o şeylerin meydana gelmesinin insan üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Çünkü bilmek, etkinin sıfatı değil, bilinmeyen şeyleri açığa çıkarmanın sıfatıdır. Örneğin, bu; kişinin, oğlunun zeki olduğunu, derslerine çalıştığını, bütün konuları kavrayıp ezberlediğini bilmesi ile bunları yapması için çocuğu zorlaması arasındaki fark gibidir. Bunları bilmenin, çocuğun başarısı üzerinde hiçbir etkisi olmadığı açıktır.