Mahrem Olmayan Yakın Akrabalar Kimlerdir?

By | 29 Ocak 2015

mahrem-olmayan-yakin-akrabalar-kimlerdirErkeğin geçici olarak mahremi sayılan hanımının akrabalarıyla münasebeti sınırlıdır. Bunlar, hanımının kız kardeşi (balta), hanımının halası, teyzesi, kayınbiraderinin ve baldızının kızıdır. Erkek, hanımı hayatta olduğu sürece ve boşanıp ayrılmadıkça bu kadınlarla evlenemez.

Mahremiyet meselesinde, en çok birbirine mahrem olmayan yakın akrabalar arasında dikkat edilmelidir.
Çünkü bu kimseler her ne kadar kan bağı ve evlilik dolayısıyla akraba sayılsalar da, birbirlerine nâmahremdirler. Yani birbirlerine nikahları düşer.

İşte çok kere mahrem sayılmayan erkek ve kadın akrabalar arasındaki münasebetler önemsenmiyor, hassas davranılması gereken yerlerde ihmal ediliyor.

Halbuki erkek ve kadın ancak kendisine ebedî olarak nikâhı düşmeyen kimselerle bir arada bulunup rahat hareket edebilir. Mahremi sayılmayan kimseler kadın ve erkek için bir yabancıdan farksızdır ve münasebetler de sınırlıdır.

Erkeğin geçici olarak mahremi sayılan hanımının akrabalarıyla da münasebeti sınırlıdır. Bunlar, hanımının kız kardeşi (baldızı), hanımının halası, teyzesi, kayınbiraderinin ve baldızının kızıdır.

Erkek, hanımı hayatta olduğu sürece ve boşanıp ayrılmadıkça bu kadınlarla evlenemez. Çünkü iki kız kardeşi ve hanımının teyze ve halasını bir nikâh altında bulundurmak âyet ve hadislerde yasaklanmıştır.

Ancak, erkek bu kadınlarla da üçüncü bir kişi bulunmadan tek başına bir arada bulunamaz. Yolculuk yapamaz. Yüz ve ellerinden başka uzuvlarına bakamaz. Onlarla tokalaşamaz veya birbirlerinin elini öpemezler. Böyle bir durumun sınırını da Peygamberimiz (a.s.m.) çizmişlerdir.

Hz. Âişe validemizin anlattığına göre, bir gün Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Esma, tenini gösterecek kadar şeffaf bir elbise ile Peygamberimizin (a.s.m.) huzuruna gider.

Bunu görür görmez Peygamberimiz yüzünü bir tarafa çevirerek, “Ya Esma, bir kadın büluğ çağına erince vücudunun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi doğru değildir” buyurur ve yüzüyle ellerini gösterir.

Bilindiği gibi Hz. Esma, Peygamberimizin (a.s.m.) hanımı Hz. Âişe’nin kız kardeşidir. Peygamberimiz ona kendisi yanında, yalnız yüz ve ellerini açabileceğini haürlatmıştır.

Peygamber Efendimiz bu meselede çok titiz davranmaktadır. Bir keresinde “Kadınların bulunduğu yere girmekten sakının” buyurunca, Ensardan bir zât, “Ya Resulallah, kayınlar (erkeğin akrabaları) hakkında ne buyurursunuz?” diye sordu.

Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m.), “Kayın ölümdür” buyurdular.

Kayınlar zaman zaman kadının evine girip çıktıklarından aile içinde bazı sırlara vakıf olabilirler. Kadınla bu kayınlar arasında istenmeyen bir durum meydana gelirse, aile içinde büyük bir huzursuzluk ve önü alınmayan bir tehlike meydana gelmiş olur.

Sonuçta akrabalar arasında kötü zanlar düşünülür, şüpheler başlarsa akrabalık münasebetleri kopmaya yüz tutar.
İşte Peygamberimiz meydana gelmesi ihtimali olan bu tehlikeyi ölüme benzetmiştir. Durumun önemini göstermek için de ürkütücü bir ifade kullanarak dikkatli olunmasını tavsiye buyurmuştur.

Birbirine nâmahrem olan erkekle kadının yanlarında üçüncü birisi bulunmadan yalnız başlarına kalmalarını Peygamberimiz yine şiddetle yasaklamıştır:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse mahremi olmayan yabancı bir kadınla bir arada bulunmasın, zira üçüncüleri şeytandır.’

Kadınla erkeğin bir arada bulunması ateşle barutun yan yana bulunması gibidir. Şeytan bu durumda her iki cinsteki kötü duyguları tahrik edip, onları yoldan çıkarabilir.

Erkeğin yakın akrabalarının, kadınla bir işleri olduğu takdirde veya kocası evde bulunmadığı zaman eve uğradıklarında ihtiyaçlarını kapı dışından görmeleri gerekir.

Evde, hayra şerre aklı eren üçüncü bir kimse yoksa içeri girmelerine cevaz verilmez. Bu durumda dahi kadının tesettüre tam mânâsıyla riayet etmesi gerekir.